Cinsellik tarihi safsata ve tevatürden geçilmiyorKadın seks ister mi?Zaman makinasıyla kısa bir yolculuk yaptık. Gördük ki, tarihin bir yerinde sevişmek ayıp olmuş, ayıp yorgan altı edilmiş BANU İÇÖZKADINLARIN bir gıdım tatmin talebinin savaş bıraktırdığı yıllardan yola çıktık. Seks isteyen kadın ya evlenmeli ya da dağları, denizleri aşıp göz önünden yitmeli diyen Oxford Tıp Fakültesi’nde mola verdik. Sevişmeyi iblis oyunu sananlar da çıktı karşımıza, üreme dersi vermeye çalışanlar da. Kadında seks ihtiyacını istisna sanan zihniyete en güzel cevap "elin yapamadığını yapan" vibratörden geldi sonunda...
Kadınların da sekse ihtiyacı var. Ancak 21. yüzyıla girdiğimiz şu günlerde bile, dünyanın pek çok ülkesinde, kadının seks ihtiyacını açıkça dile getirmesi ayıp kabul ediliyor. Oysa bundan tam 933 yıl önce, Normandiyalı kadınlar, hem de kralın huzurunda, cinsel taleplerini söyleyebiliyorlardı.
O dönemde erkekler, ömürlerinin büyük bölümünü savaş meydanlarında geçirmeye yazgılıydı. Kadına düşen ise, evde oturmak, iki arada bir derede peydahlanan çocuklara bakmak ve erkeklerin yolunu beklemekti. Sonunda canlarına tak etmiş olmalı ki, günün birinde kadınlar toplaşıp, kralın huzuruna çıktılar. Talep çok açıktı: "Ya savaştan çekilin ya da en azından bir süre için ara verin. Cinsel doyuma, bu yüzden de erkeğe ihtiyacımız var."
Habis seks isteği Kadının sekse ihtiyacı olduğu, 14. yüzyılda da, en azından tıp çevrelerince yadsınmıyordu. Ancak bu kez, kadınla erkeğin aynı yatağa girmesi için resmi makamların izni, yani "kutsal evlilik bağı" gerekiyordu. Kadınsanız, zaman makinasına bindiyseniz, 14. yüzyılda indiyseniz ve cinsel istek taşıyorsanız, zamanın Oxford Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görev yapan uzmanlara kulak kabartmanızda fayda var:
"Eğer rahim kendi içindeki meniyi boşaltamadığında rahatsız edici bir durum hasıl oluyorsa, kadın hemen bir erkek bulmalı ve evlilik kontratı yapmalı. Bunu yapmıyorsa ya da yapamıyorsa, rahibeyse veya isteklerini karşılayamayacak kadar yaşlı bir erkekle evliyse, o zaman uzaklara gitmeli, denizaşırı yolculuklara çıkmalı." Habis hislerinizi kontrol altına aldıktan sonra geri dönebilirsiniz elbette.
Karı-koca arasına iblis girerse
Gerçi kadınsanız, zaman makinasına bindiyseniz, 2001 Türkiye’sinde indiyseniz ve seks ihtiyacınızı dillendirdiyseniz de, üç aşağı beş yukarı benzer bir cevap alırsınız. Tek fark, artık denizaşırı ülkelere gitmek için vize almak gerekiyor.
Diyelim evlendiniz. Her evlilik, dosdoğru kutsal evlilik olmuyor ama. Evlilik hayatının ve seksin de kendine göre kuralları var. 15. yüzyılda Cherubinoo da Siena tarafından kaleme alınan "Evlilik Hayatının Kuralları" adlı eseri okumadan, sekse girişmeseniz iyi olur. Çünkü "İblis, karı ve koca arasında sızarak, nasıl etkili olacağını çok iyi biliyor. Onları, birbirlerinin salt münasip yerlerine değil, namünasip yerlerine de dokunmaları ve hatta buraları öpmeleri için zorluyor. Bunu yalnızca düşünmek bile içimde dehşet, korku ve hayret uyandırıyor... Siz buna kutsal evlilik bağı diyebilir misiniz?" Peki ya siz, yorganın altında yapılan kör dövüşüne sağlıklı cinsel hayat diyebilir misiniz?
Sperm bozulmasın diye... Sağlıklı cinsel hayat, üremek demek zaten.
En azından, 15. yüzyılda İtalyan doktor Michele Savonorola’ya göre böyle. Bir çocuk peydah etmeyecekseniz eğer, yatakta itişip kakışmanız gerekmiyor. Nasıl çocuk yapılacağını bilmiyorsanız, Savonorola’nın "
Hamilelik Rehberi"nde gereken tüm bilgileri bulabilirsiniz.
"Girmeden önce, erkek kadını okşamalı, öpmeli, onun hazır olduğundan emin olmalı. Sonra erkek, kadının içinde, içeri dışarı hareket eder. Burada önemli olan erkeğin, damla damla değil, bir kerede tam fışkırmayla spermini kadının içine boşaltması. Boşalma esnasında, erkek hazzı artırmak amacıyla öne geriye hareket etmemeli, deliğin içinde sabit kalmalı. Böylece içeri
hava girmez ve sperm bozulmaz." Kadın erkek ilişkisine, 15. yüzyıl zihniyetiyle bakanlar, mutlaka denemeli bu yöntemi. Belki göl maya tutar.
Sekste istisna Normandiyalı kadınların isyanının üzerinden yüzyıllar geçtikten sonra, 19. yüzyılda ise, kadının seks ihtiyacı tıp çevreleri tarafından reddediliyor. İngiliz doktor William Acton’ın, 1817’de yayımlanan "Çocukluk, Gençlik, Olgunluk Ve Yaşlılık Dönemlerinde Üreme Organlarının Fonksiyonu
ve Problemleri" kitabında, kadınlar "bir şekilde" övülüyor. Çünkü onlar cinsel isteklerle
hareket etmiyor:
"Kadınların büyük bölümü seks duygusunun ve ihtiyacının hiçbir türünü içinde taşımıyor. Ne mutlu onlara. Erkekler için kural olan, kadınlarda yalnızca istisna."
Alet kimin elinde? Neyse ki 1917’de, Anthony Matijaca diye bir adam, kadınların da cinsel ihtiyaçları olabileceğini, bu hissi taşıyan kadınların istisna olmadığını ve sırf bu ihtiyaçlar nedeniyle okyanuslar aşmaları gerekmediğini söylüyor. "Hiçbir el bu derece hızlı, sürekli ve uzun titreşimlerle dokulara temas edemez ve böylesine düzenli vurma harekete yapamaz. Vibratör, elin yapmaya muktedir olamadığını yapabiliyor." Ne yazık ki Matijaca’nın kim olduğu, mesleği bilinmiyor. Araştırmaya da korkuyorum açıkçası. Ya pazarlamacı çıkarsa...
CUMARTESİ