19.08.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:
Kandilli vapur iskelesi tamir ediliyor. Beyaza boyanıyor. İskelenin hemen yanında, rıhtımın üstünde bir masaya oturduk. Deniz ve Boğaz ayaklarımızın altında. Suna'nın Yeri'nde 34 yıldır hizmet veren Erol Temel masamızı donatıyor. Şansımız Suna ablanın da lokantada olması. Suna abla bize nefis yeşillikli bir "duble salata" hazırlamış. Naneli, fesleğenli, domatesli özel bir salata. Kıtır midye tava. Bir tabakta iki tane midye dolması. Daha sonra bir küçük tabak sardalye ızgarası.Balıklar ortadan açılmış, kılçıkları çıkarılmış. İki balık birleştirilerek ızgara yapılmış. Tabağın ortasına kekik konulmuş. Nefis mi nefis... Sonra bir tabak küçük istavrit. Tabağın bir köşesinde üç-beş tane gümüşbalığı. Kıtır kıtır kızartılmış. Geçen cumartesi saat 15.00 dolayında karımla Kandilli'de, Suna'nın Yeri'nde 30 YTL'ye kendimize nefis bir balık ziyafeti çektik. Masamızla Coşkun Güneş ilgileniyor. Çalışanların hemen hepsi bu lokantanın açılışından bu yana Suna ablayla birlikte.Çalışanlar şimdi lokantanın ortağı. Suna abla Kandilli'deki lokantayı onlara devretmiş. Onlar Beylerbeyi'nde, Tuzla'da benzer lokantalar açmış. Ardahanlı Cemal Yıldız, İrfan Koç şimdilerde Kandilli'nin ortakları. Cemal Yıldız'ın kardeşi Yılmaz Yıldız, Kandilli'deki lokantada doğup büyümüş. Şimdi müşterilerle ilgileniyor.Suna'nın Yeri Kandilli'de, iskelenin bulunduğu meydanda. O meydanın başında bir cami, ortasında da bir çeşme vardır.Suna hanımı yıllar önce tanıdık. Kış mevsiminde, bir pazar günü Dr. Cemalettin Topuzlu'nun rehberliğinde Metin Sözen, Oktay Ekşi ve ben, karılarımızla önce Beylerbeyi Sarayı'nı gezdik, sonra Kandilli'de vapur iskelesinin hemen bitişiğinde, tek katlı küçük bir kahveye gittik. Ortada bir soba yanıyordu. Suna hanım sigaraböreği sarıyordu. Bize sigaraböregi, istavrit tava ve salata ikram etti.Suna hanım daha sonra o küçük dükkana sığamaz oldu. İskelenin öte yanındaki barakayı kiraladı. 10 yıl kadar o camlı barakada balık pişirdi. Bir öğle vakti Sakıp Sabancı'yı o camlı barakada balık yemeye götürdüm. Bayıldı. Beykoz Belediyesi barakayı yıkınca Suna hanım tekrar eski küçük dükkanına döndü. Sakıp Sabancı da beğenmişti Zamanla Suna hanım Suna abla oldu. Kandilli'nin sembolü haline geldi. Beykoz Belediyesi'nin izniyle güzel havalarda İskele Meydanı'nda, ağaçların altında müşterilere hizmet vermeye başladı. Gecenin geç saatlerine kadar her mevsim gidilebilecek bir lokanta burası.Suna'nın Yeri "içkili Boğaz lokantası" veya "lüks Boğaz balıkçısı" tipi bir yer değil. Böyle beklentisi olanlar sakın gitmesin. Burası, Kandilli'yi sevenlerin temiz bir masada, temiz bir mutfakta hazırlanmış, yağ çekmemiş kızartma balık yiyecekleri bir aile lokantası.Fiyatları da makul çizgide. İstavrit, sardalye, gümüş 10 YTL. Mezgit, tekir ve uskumru 20 YTL. Midye 5 YTL. Duble salata 10 YTL. Mezelerden patlıcan, fava, fasulye, biber dolma, midye dolma 5 YTL. Yemekten sonra tatlı olarak, masamızla ilgilenen Coşkun Güneş'in Karslı eşi Günay Güneş'in yaptığı ev baklavasını tattık. Cevizli baklava pek güzeldi.Dönüşte Çengelköy çarşısına uğradık. Tat uzmanı Artun Ünsal, Yunus ve Cebrail Gök'ün Çengelköy Balıkçısı'ndan lipsos alıyordu. Bize de orta boy bir lipsos seçti. İki parça ızgaralık, kalanını çorbalık kestirdi. Kemal ve Kadir Taş'ın Vatandaş Manavı'ndan da meyve ve sebzelerimizi aldık. Balık da, sebze de, meyveler de çok taze ve fiyatları bizim Yeniköy'e göre çok ucuzdu. Cevizli baklava pek güzeldi