CumartesiDesa’nın İtalyan tasarım ekibi

Desa’nın İtalyan tasarım ekibi

09.10.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

Her ne kadar deri ürünleriyle tanınsa da 38 yıllık Desa markasının mağazalarında artık her tür giysiyi bulmak mümkün.

Desa’nın İtalyan tasarım ekibi

Ünlü markaların kreatif direktörlüğünü yapmış olan Fred Tutino; Versace, Ferre gibi markalar için aksesuar tasarlayan Davide Gatto ve Armani’de uzun yıllar görsel düzenleme direktörlüğü görevinde bulunmuş Gianfranco Schifano artık Desa için çalışıyor. Bu ünlü tasarımcılarla Nişantaşı’ndaki Desa mağazasında buluşuyoruz ve onlardan tasarımlarının ayrıntılarını öğreniyoruz. İşte İtalyan tasarımcılarının ağzından “moda”...



“Türk kadınını çok dişi buluyorum”
Fred TutIno (Kreatif Direktör)

Bu işe nasıl başladınız?
39 yaşındayım. Bu işe New York’ta W dergisinde moda editörü olarak başladım. Ayrıca CNN’de bir moda programı hazırladım. Daha sonra bir arkadaşımla New York’ta kendi koleksiyonumuzu oluşturduk. Patricia Field bile müşterimizdi. Daha sonra Zara’da kreatif direktör olarak çalıştım.

Desa ile tanışmanız nasıl oldu?Londra’da Desa’nın sahipleriyle tanıştım. Çok iyi bir teklif aldım ve Türkiye’ye geldim.
Üç yıldır çalışıyorum. Bütün koleksiyonlar ve tasarımlarından sorumluyum. Londra’da yaşıyorum ama çok sık gidip geliyorum.

Türkiye’deki trendler ve buradaki moda anlayışı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Türkiye’ye ilk kez gelen bir insan çok şaşırır. Çünkü burada aklınıza gelen bütün markalar var. Özellikle Nişantaşı’nı bu yüzden çok seviyorum. Türk kadınını ise çok dişi buluyorum. Modaya da meraklı, hatta âşık olduklarını görüyorum.

Sizce Türk kadınının stili nasıl?
Tabii ki Amerika ya da Avrupalı kadınlardan farklı. Başta kültürel farklılıklar var. Ama Türk kadını çok modern ve modaya uygun giyiniyor. İtalyan ve Türk kadınlarının stili birbirine benziyor. Sonuçta iki ülke de Akdeniz ülkesi.

Bu sezon gibi ne gibi tasarımlar hazırladınız? Yeni trendler neler?
Bu yılki sonbahar-kış koleksiyonu 1940’larla 1980’lerin bir karışımı aslında. Bu yıllardan ilham aldım; bu iki dönemin modası birbirine benziyor, omuz modelleri mesela. 1980’lerde ise etekler, pantolonlar, bluzlar, ceketler her şey daha dar. Ceket ve pardösülerde askeri formalardan da etkilendim.


“Aksesuar tasarımı benim için günlük yazmak gibi”
DavIde Gatto (Ayakkabı ve aksesuar tasarımcısı)

-İstanbul’a iki ay önce taşındım. Köpeğim ve bir arkadaşımla birlikte Bahçeşehir’de bir villada yaşıyorum. İstanbul gerçekten çok güzel bir şehir. Nişantaşı’nı çok seviyorum.
-Ben aslında kimyagerim. Milano’da doğup büyüdüm. Dolayısıyla moda dünyasına adım atmam zor olmadı. İlk olarak bir mağazada direktör olarak çalışmaya başladım. Çocukluğumdan beri çizimi, resmi çok severim. Dünyaya farklı bakıyorum. Bir uzaylı gibiyim. Aksesuar tasarımı daha üç boyutlu. Bir mimar gibisiniz adeta.
-Bugüne kadar İtalya’da, Alberta Ferretti, Moschino, Versace, Gianfranco Ferre gibi markalarla çalıştım. Hep aksesuarlardan sorumluydum. Farklı kültürlerle bir arada olmayı çok seviyorum. Sonbahar-kış koleksiyonuna benim de katkım oldu.
-Bir aksesuar tasarlamak benim için günlük yazmak gibi bir şey. Şu an tasarlamakta olduğum bir çantanın üzerinde İstanbul’la ilgili motifler var.
Bu şehirle ilgili düşüncelerimi, hayranlığımı çantaya aktardım.



“İtalyanların modaya ayıracak vakti çok”
GIanfranco SchIfano (Görsel düzenleme sorumlusu)

-Ben de Davide gibi iki ay önce geldim. Mandarina Duck, Replay ve Armani’de uzun yıllar çalıştım. Armani benim için çok önemliydi.
-Gördüğüm kadarıyla Türkler rahat yani günlük giyinmeyi seviyorlar. Nişantaşı’ndakiler hariç, onlar modaya çok uygun giyiniyor.
-Türklerle İtalyanlar arasında farklar var. İtalyanların modaya ayıracak vakitleri çok, Türklerin ise yok. İtalyanların çoğu şık giyinir.
-Ben Desa’da vitrinlerden, raflardan ve ürünlerin nasıl konulacağından sorumluyum.
Bu ürünlerin ilk olarak müşterilerin gözüne hitap etmesini sağlıyorum. Müşterileri dizayn ile etkilemek oldukça önemli.