"Burnunu küçültmek, düzeltmek isteyen erkek genellikle problemli oluyor"

axcum011.jpg "Bu adam delirmiş mi?" diyenler olabilir. "Mantıksız" diyenler de olabilir. "Haklı" diyenler de...Serdar Eren uluslararası üne sahip, gerçekten insanı şaşırtan, dinlerken ağzınızı açık bırakacak fikirleri olan bir plastik cerrah. Hastaları arasında İspanya kraliyet ailesi üyeleri, İsveç Kraliçesi, şarkıcı Tina Turner, İngiliz kraliyet ailesinden Barones Christina, Gülben Ergen gibi isimler yer alıyor.Üstelik haftaya Milliyet gazetesinde köşe yazısı yazmaya başlayacak. Genel Yayın Yönetmenimiz Mehmet Y. Yılmaz, "Serdar beyin gerçekten çok ilginç fikirleri var, bence bir röportaj yap" dediğinde, itiraf etmeliyim ki, pek de ilginç olacağını düşünmemiştim. Fakat Serdar Erenle konuştukça onun gerçekten sıradışı olduğuna ikna oldum. Kaç doktor oturup da, "Niye başkaları kesemiyor da ben insan kesebiliyorum?" diye bir şey düşünür ki! Burnunu yaptıran erkeğin cinsel organının da işlevini azalttığını düşündüğü için erkeklere burun estetiği yapmıyor. Eşcinselse durum değişiyor. Bir insanın psikolojik durumunun vücudundaki, mesela dizindeki bir yaranın iyileşme hızını değiştirdiğini iddia ediyor. Ona göre mutluysak yaralarımız kızarmıyor, acımıyor, çabucak iyileşiyor. Mutsuzsak da kabarıyor, kızarıyor, yanıyor ve zor iyileşiyor. Ben sizi yeniden yaratmam, bütün estetiğinize uygun hale getiririm. Çok büyük burnu olan birine mükemmel minicik bir burun yapılmaz. Yüzde anlamsız durur. Yani el becerisi yetmiyor, vizyon da gerekiyor. Ayrıca sıradışıyım galiba. Farklı konulara kafa yoruyorum. Mesela herkesi de ameliyat etmem. Hakkınızda biraz bilgi topladım da, yazılanlara göre bütün dünya peşinizden koşuyor! Siz daha mı "güzel" yapıyorsunuz insanları? Bir hasta bana gelip "Ben bu memeyle, bu burunla yaşayamam" diyorsa, ameliyat etmiyorum. Psikoloğa gönderiyorum. Çünkü onun memesini yapın, iki ay sonra başka bir yeri için gelecektir. Bıçakla psikoterapi yapılmaz. Erkeklere de burun ameliyatı yapmıyorum. Kimleri etmezsiniz? Şöyle bir şey. Psikiyatrlar burun ve erkek cinsel organı arasında bir ilişki olduğunu söylerler. Burnunu küçültmek, düzeltmek isteyen, burun estetiğine önem veren erkek genellikle problemli oluyor. Burnunu küçülten aslında cinsel organını da küçültüyor. Küçültüyor derken kastettiğim işlevini azaltıyor olması. O niye? Böyle şeyler konuşuluyor. Bir erkek tam erkekse kendi güzelliğini erkeklik olarak görür. Bazı erkekler "Burnum mükemmel olsun" diyor. Bunu diyenler feminen erkekler genellikle. Tabii bunu yazdığınız zaman büyük tepki olabilir. O yüzden şöyle söyleyeyim: Bir erkek sadece ve sadece burnunu güzelleştirmek istiyorsa dikkat etmek gerekir, bunun arkasında çok daha değişik sebepler yatabilir. Burnu büyük olanının cinsel organı da mı büyük oluyor yani? Tabii fonksiyonal bozukluğu varsa ya da kaza geçirdiyse, deforme olduysa ameliyat ediyorum. Ya da "Ben gayim, daha feminen bir burun istiyorum" desin, ameliyat yapayım. Güzellik erkekten çok kadına layık bence. Ne demişler: Kadına "Erkeğin nesini güzel bulursunuz?" diye sormuşlar. Kadın da, "Başarısını ve cüzdanını" demiş. Bütün erkekler yasak listenizde mi? "Mutlu insanın kırışıklıkları yukarı, mutsuzlarınsa aşağı doğrudur" Hiç olmadı. Burnunu büyütmek isteyenler oluyor mu? Hayır. Kadınlar daha objektif olabiliyor. Yüzü kırışan her kadının yüz gerdirmeye ihtiyacı yoktur. Çünkü kırışıklıkları yukarı doğru olan insan gözümüze güzel, aşağı doğru olan çirkin görünür. Mutlu insanın kırışıklıkları yukarı, mutsuz insanın aşağıya sarkıktır. Kadınlar için de var mı böyle kurallarınız? Sizce? Sizin çizgileriniz ne yöne doğru? Bence de öyle. Çünkü yaşayan bir yüz. Yukarı gibi... Evet. Mesela siz birini kesebiliyor musunuz? Sizin cerrahlıkla da ilgili enteresan düşünceleriniz varmış! Kesebilir miydiniz? Denemedim! Biz cerrah olduğumuz için kesmiyoruz, kesebildiğimiz için cerrah oluyoruz. Sadece davranış örneği olarak bakarsanız yaptığımız şey bir insanı kesmek. Psikolojide bir agresyonu yaşama olayı aslında. Niye dahiliyeci, cerrah olamadı? Kesemediği için. Cerrah olsaydım belki... İnsan kızgınlığını, agresyonunu yaşayabilmek zorunda. Birisi gidiyor statta bağırıyor, çağırıyor, rahatlıyor. Ben de bunu herhalde bıçağımla yaşıyorum. Ama zarar vererek değil, yardım ederek. Ama davranış olarak baktığınızda agresyonumu ortaya çıkarıyorum. Niye başkası kesemiyor da siz kesebiliyorsunuz peki? Çünkü karıma aşık oldum ve peşinden gittim. Çapa Tıp Fakültesinde çalışıyordum. Kendisi de tıp talebesiydi. Orada tanıştık. Dört hafta sonra Almanyaya ailesinin yanına dönmeye karar verdi. Peşinden gittim ve hemen evlendik. Hemen de çocuğumuz oldu. Yeni ülke, yeni kadın, yeni iş, yeni lisan. Ama başardım. Yani hanımköylüyüm. Niye Almanyada yaşıyorsunuz? Sevemedim. Ama eşim orada büyümüştü. Dönmek istemiyordu. Sevdiniz mi Almanyayı? "Yazılarımla bilinçlendireceğim" Uluslararası camiada tanınan biriyim. Yaklaşımım da değişik. Türkiyedeki dostlarımı ziyaretlerim sırasında tıp üzerine konuşurken fikirlerimi anlatınca "Senin her anlattığından ayrı bir yazı konusu çıkar" dediler. Yazmaya nasıl karar verdiniz? Yazılarımda hem hastaları bilinçlendirecek hem de fikirlerimi paylaşacağım. Mesela her organın bir konuşma tarzı vardır. Bir meme için, bir yaranın iyileşmesi için... Hep derim ki fırtınalı ruh dünyası olan insan fırtınalı bir iyileşme yaşar. Ne yazacaksınız? Evet. Mesela kanserli hastalarda... Ruhunda yaraları olan insanın canı bıçak vurduğun zaman iki misli daha fazla yanar, kızarık kalır, o kadar çok acır, geç iyileşir. Mutluysanız yaranız acımaz, çabuk iyileşir. Nasıl yani! Siz bir yaranın iyileşme hızının hastanın psikolojik durumuna bağlı olduğunu mu iddia ediyorsunuz?