Cumartesi“Avangart modacı olarak Türkiye’den beni seçtiler”

“Avangart modacı olarak Türkiye’den beni seçtiler”

12.02.2011 - 01:00 | Son Güncellenme:

İstanbul Fashion Week’te Amerikalı müzisyen Patti Smith’den ilham alarak hazırladığı koleksiyonu sunan Gül Ağış: “Patti Smith oldukça android. Defilede kullandığım mankenlerin de mümkün olduğunca öyle olmasına özen gösterdim. Hatta defileden sonra erkek koleksiyonu yapmamda ısrar eden de çok oldu”

“Avangart modacı olarak Türkiye’den beni seçtiler”

Gül Ağış, adını ilk kez 2009 yılında yarattığı Lug Von Siga markasının “küresel ısınma” temalı koleksiyonuyla duyurmuştu. Tasarımcı, geçtiğimiz hafta İstanbul Fashion Week’te Bennu Gerede’nin de yıllar sonra podyuma çıktığı ilk solo defilesini gerçekleştirdi. Ağış’ın İstanbul’dan hemen önce de Paris’teki meşhur moda fuarı Who’s Next’te sergilediği 2012 Sonbahar-Kış Koleksiyonu’nun en önemli özelliği ise, 70’li yılların punk rock kraliçesi Patti Smith’in son günlerde çok konuşulan kitabı “Çoluk Çocuk”tan ve Picasso’dan ilham alınarak hazırlanmış olması.


* İstanbul Fashion Week’te pek çok yönüyle eleştiri alan bir organizasyon oldu. Sizce nasıl geçti?
Öncelikle, mekan seçimini doğru bulmadım maalesef. Santralistanbul her ne kadar atmosfer açısından hoş bir yer olsa da, pratiklik açısından İstanbul Moda Haftası için uygun bir yer değil bence. Bir diğer husus da defile saatleri ve günlerin defilelere göre dağılımıydı. Örneğin benim defilem Koton’dan önceki son defileydi. Bu da çok büyük risk demek. Çünkü pazar günü oraya o kadar insanı taşımak zor. Yine de neyse ki salon ağzına kadar doluydu. Bu ilgi de beni sevindirdi tabii ki. Sonra, moda tasarımcısı olarak belli isimlerin defileleri yoktu. Bu da ayrıca düşündürücü bir nokta...

Podyumda Bennu Gerede’yi de yürüttü
* Peki sizin koleksiyonunuz açınızdan nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gerek yabancı basın, gerekse modaseverler koleksiyonumu çok başarılı bulduklarını çıta atlattığını ifade ettiler. Yabancı basından İFW’nin en iyisi olduğumu ve benimle daha kapsamlı çalışmalar yapmak istediklerini söyleyenler de oldu. Bu yorumlar da Lug Von Siga markasının daha fazla tanınması ve benim yurt dışında yapacağım projelerle ilgili elbette oldukça umut verici. Pek çok izleyicinin en sevdiği nokta ise koleksiyonumun altında yatan derinlik olmuş. En azından bu koleksiyonu gördükten sonra pek çok kişide Patti Smith’in kitabını okuma isteği uyandırdığıma inanıyorum (gülüyor).

* Buradan önce de Paris’te Who’s Next Fuarı’ndaydınız. Orası nasıl geçti? Paris’te temaslarda bulunuyor musunuz?
Paris Who’s Next Fuarı’na New York’tan gelen bir alıcı tüm koleksiyonumu almak istiyor. Ayrıca Kuveyt’le de temas halindeyiz. Ancak orada beni en çok sevindiren ve en beklemediğim sürpriz, komitenin beni dünyadan 20 avangart tasarımcı seçerek oluşturdukları “Atelier” adlı bir sergiye dahil etmesiydi ki, burada Anne Valerie Hash gibi çok tanıdık isimler de var. Türkiye’den bir tek ben seçildim. Bu benim için inanılmaz bir mutluluktu.

* Defilenizde podyumda Bennu Gerede de yürüdü. Nereden aklınıza geldi böyle bir sürpriz yapmak?
Bennu’nun hem duruş hem de tarz olarak bu koleksiyonla çok uyumlu olduğunu düşündüm. Tabii iş Patti Smith olunca da yine Bennu çok doğru bir isim gibi geldi. Dolu, sıra dışı ama gerçek bir kadın o da... Patti gibi. O yüzden kendisini aradım ve durumu anlattım. Bu konsept Bennu’nun da çok hoşuna gitti. Uzun uzadıya sohbet ettik, zaten o da kitabı okumuş, filmi seyretmiş. Lug Von Siga markasında vurgulamaya çalıştığım hikayemi aktarırken zaten amacım gerçek insanlardan faydalanmaktı.

“Patti Smith’i, Patti Smith yapan unsurlardan biri Picasso”
* Koleksiyonun teması olan Patti Smith ve Picasso buluşması genel olarak koleksiyona ve tasarımlarınıza nasıl yansıdı?
Patti Smith’in “Çoluk Çocuk” kitabının ilk bölümünde Patti, 11 yaşındayken babasıyla Picasso’nun sergisine gider ve Picasso’nun tablosuyla ilk defa karşılaşır orada. Kitabın o bölümünde “Guernica” tablosu hakkındaki yorumları beni gerçekten çok etkiledi. Yaşamımızda da hep bir etkileşim içindeyiz. Olaylar, insanlar, sanat... Şimdi düşünüyorum da Patti Smith’i Patti Smith yapan unsurlardan biri de belki de Picasso. 70’lerin punk rock kraliçesi dediğinizde aklınıza gelenler farklı oysa ki. Patti Smith oldukca android. O yüzden defilede kullandığım mankenlerin de mümkün olduğunca öyle olmasına özen gösterdim. Hatta defileden sonra erkek koleksiyonu yapmamda ısrar eden de çok oldu. Güçlü bir kadın silüetinin yanında üç boyut efektli paltolar, elbiseler ve pantolonları transparan ipeklerle karıştırdım. İçinde hem 70’lerin ruhu hem de fütüristik ögeleri harmanlamayı istedim ve yeni bir çağdaş anlatımla izleyiciye sundum. “Çoluk Çocuk” kitabını herkesin okumasını tavsiye ederim. Çok içten ve insani bir yaklaşımla Patti Smith’in fotoğrafçı Robert Mapplethorpe ile olan ilişkisini ve 70’lerin inanılmaz bohem dönemini yalın bir dille anlatıyor.

* Bu koleksiyon önümüzdeki kış için hazırlandı ama önümüzde daha yaz var. Yazın moda trendleri neler olacak?
Bence bu yaz trendlerinde ultraviyole ve flaş renkler devam edecek. Ama silüetlerde yalın, sade ve rahat parçalara verilen önem artacak.