Ateşli kızlar

İki arkadaş "ateş dansı"nı sokak şovundan gece hayatına taşıdıAteşli kızlar
Gezginlerin bütün dünyada yaptığı ateş dansı şimdi İstanbul’a geldi
SELMA ŞABANOVİÇ

Felsefe şu: "İnsanın gözündeki perdelerin kalkmasıyla bir uyanış gerçekleşir. Bu uyanış da beraberinde ateş dansını getirir." Bu kelimeler Serra Onur’a ait. 27 yaşındaki Onur ve 22 yaşındaki Filiz Duran "ateş dansı" yapıyorlar. Loş ışıklı bir dans pistinde iki alev topu oluşturup kendilerini müziğin ritmine bırakıp salınıyorlar. Onur, Hindistan’da öğrendi bu şovu, Duran ise Kelebekler Vadisi’nde. Mısır, Hollanda derken Türkiye’de bazı açılışlarda ve tanıtım şovlarında dikkat çektiler. Düzensiz olarak, kimi zaman sokaklarda yaptıkları gösteri şimdi yerini yurdunu öğrendi, her salı Tarlabaşı’ndaki Manastre’da sırasının geleceğini idrak etti. Peki nasıl oluyor bu ateş dansı? Kamu yararı için sormalı, öğrenmeli...

Serna Onur ve Filiz Duran, iki "ateş kız." Tarlabaşı’ndaki Manastre’a giderken çakmak götürmeye lüzum bırakmıyorlar
Ne zaman ateşle dans etmeye başladınız?
Filiz: Benim iki buçuk yıl oldu. İlk Hindistan’da gördüm. Başta sadece keyif için yapıyordum. Sonra işe dönüştü.
S: Ben ateş dansını ilk Kelebekler Vadisi’nde gördüm. Yaklaşık üç yıl önceydi. Oraya gelen gezginler yapıyordu. Zincir ve sopa görmüştüm. Sopayı çok sevdim ve onunla başladım. Ben kendi başıma öğrendim. O ritimdeysen, oluyor.
Ateş dansının ritüel bir anlamı var mı?
S: Ateş dansı Yeni Zelanda’dan geliyor, onlar için öyle bir anlamı vardır. Bizim başlamamızda da etkili olan oydu. Kendi ritüellerimizde kumsalda ateş yakıyoruz, o ateşle beraber doğaçlama müzik yapıp, o müzikle beraber dönüyoruz. Bu dans doğada gelişiyor.
Meditasyon gibi bir şey mi bu o zaman?
S: Biraz trans gibi. Daha önce bunu hiç iş olarak yapmayı düşünmedik. Geçen sene bir arkadaşımın resim sergisine gitmiştim. Orada biri yanıma gelip ‘Dansçı mısın sen?’ diye sordu. Ben de ‘Profesyonel değilim ama ateş dansı yapıyorum’ dedim. O da Wella’nın saç tanıtma şovundan bahsetti, orada çıkmamı istedi. O şekilde başladı. Sonra da aklıma geldi, neden olmasın ki? Filiz’le beraber dans etmeye başladık. Ben sopa çeviriyordum, o zincir çeviriyordu. Böylece farklı kombinasyonlar yapıyorduk. Sonra buna fire finger ekledik.
Şu anda salı günleri Manastre’da çıkıyorsunuz. Orada her hafta çıkacak mısınız?
S: Evet, çıkacağız. Şu an tam kadro oluşmuş durumda. Bazen genişliyor, bazen daralıyor ama sonuçta herkese açık. Her şey kendini belirliyor, grup da kendini belirliyor. İlk hafta bir dolunay buluşması istediğimiz için çıktık. Dün de telefonla çağırdılar. Bundan sonra her salı çıkacağız.
Başka nerelerde dans ettiniz?
S: Ben Mısır’da dans ettim. Çok az param vardı ve orada ateş dansı yaparak geçimimi sağladım. Amsterdam’da da öyle yaptım, sokakta dans ettim. Bir şekilde gittiğiniz yerlerde ekmek kapınız oluyor. Geçen nisanda Carousel’de Fahri Kuz Optik kutlamasında dans ettik. Eski Andromeda’da bir partide dans ettik. Yılbaşında Çubuklu Hayal’deydik. Yazın Olimpos’taydık.

Dans ederken etrafı görüyor musunuz?
F: Ateşle birlikte dönüyorsun. Hele bir de müzik tam tadındaysa, o müzikle bütünleşmişsen, onunla birlikte dönüyorsun. Bu Matrix’teki o kırmızılı kadın gibi bir şey. İnsanlara takılırsan eğer kendini yakabilirsin. O yüzden yaptığın şeye konsantre olman gerekiyor. Dikkat çok önemli.
Ateş dansına bağlı bir felsefeniz var mı?
S: Mevlana’nın da dediği gibi, insanın gözündeki perdeler kalktığında onun içinde neler neler peydah olur. O perdelerin kalkmasıyla birlikte bir uyanış ve o uyanışın beraberinde getirdiği bir şey ateş dansı. Çok uzun bir süre doğada yaşadım ben, kumsalda yattım kalktım. Bana giydirilmiş olan bütün kılıkları attım. Sonra buraya gelip her şeyi dağıttım. Sırt çantamı aldım, içinde bana yetecek kadar giysi. Ve dört yıl göçebe gezdim. Hala da göçebeyim.
F: O kadar geniş bir yelpazesi var ki. Derler ya: Büyük yolun kapısı yok zaten. Birçok yol var. Ateş dansı onlardan sadece bir tanesi.
Ateş dansı hep doğaçlama olur, değil mi?
F: Müzik hep doğaçlama, biz de doğaçlama dans ediyoruz. Bir de doğaçlama yaşıyoruz.
S: Sadece orada performans yapmıyoruz, bütün hayatımız bir performans. Yaşamın ve dünyanın büyük bir ilüzyon olduğunu biliyoruz.
Ateş dansı dışında neler yapıyorsunuz?
S: Ben Yıldız Üniversitesi Şehir Planlama’yı bıraktım. Dönmeyi de kesinlikle düşünmüyorum.
F: Ben de tiyatro ve biyolojiyi bıraktım.
S: Biz dünyanın kozmik bir okul olduğuna inanıyoruz. Herkes yüreğinde olan şeyi yapmalı, onun üzerine gitmeli. Onun dışında ben part-time işlerde çalışıyorum. Ama yaşam full-time.



CUMARTESİ