20.08.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
nornek@milliyet.com.tr Bir kere ben ona "Nasılsın?" diye sormadan yazılmış inanılmaz içten ve duygusal mektuptu okuduÇum. Bir yılımızı, ABD'de hemen her günümüzü birlikte geçirmiş, iyi kötü çoÇu eÇlenceli pek çok şeyi paylaşmış, üç yıl boyunca da sürekli birbirimize yazmıştık ama yine de bu garipti.Ay ne yapacaktım ben? İki satır bile yazamadım, baktım baktım yine yazamadım.İnsanın sevdiÇine başka bir dilde "Seni seviyorum" demesi ne kadar işin tabiatindan uzaksa, birini başka bir dille, hele de başka bir ülkeden, e-maille teselli etmesi o kadar zor."Sana hiçbir sey yazmıyorum. Yüzyüze konuşacaÇız, oraya geliyorum" dedim. Peki kolay mı; işte asıl soru bu. Her aşaması daha da zorlaşan ve bir bilgisayar oyununu andıran İspanya'ya gidiş hikâyesi, yani o sorunun yanıtı da burada, kısaca… Her şey yaklaşık dört ay önce aldıÇım bir elektronik mektupla başladı. Benim canım İspanyol dostum, ruh kardeşim, biricik arkadaşım çok kötü olduÇunu söylüyordu. Öncelikle Julide Örnek kızdı bu işe… "Ne bu yahu? Bizim bu kadar işimiz, gücümüz, sorunumuz var; 'Benim bir derdimi dinle' desem Bakırköyden Kadıköy'e geçmeyecek olan Nilay Hanım arkadaşının canı sıkkın diye İspanya'ya gidecekmiş. Oldu canım" dedi… Postayı koydu. E, biraz da haklı oldu. Ben de işi Bodrum ile İspanya arasındaki yedi farka çevirdim!"Bak anne 10 günüm var. Şimdi tatile Bodum'a Çeşme'ye gitsem… Arkadaşları ayarla, planlar yapılırken en sevdiÇin arkadaşları gırtlaklama sınırına gel, tatile gidince de 'cinayete ölüm süsü verme formülleri' geliştirmeye başla! Olmuyor… Belde soyledi, gidiyormuşsun bilmem ne beach club'a girişte 50 YTL, içerde hamburger yedin 25, patates kızartması 15 YTL, bir de kola içtin 10, oldu mu sana 100 YTL, sadece 3-4 saat denize. Gitmesi, gelmesi, kalması, eÇlenmesi… Yurtiçi çok pahalı anne, çok…" dedim; takriben iki ay boyunca her gün… Yani bana "Güle güle" falan demedi, telefonlarıma da çıkmıyor ama Barcelona'dayım! (Bundan 15 puan alır mıyıım?) Engel 1: Valide sultan (20 puan) Sonra "Benim ne olsa kalacak yerim var, biletimi alayım" dedim, o da ne! Barcelona'ya direkt bir Türk bir de İspanyol Havayolları uçuyor ve de fiyatlar 570 Euro'dan başlıyor! Seçim yüzünden kimse tatile gidememiş, herkes tatil için AÇustos'u seviyor, bir de Turklerin İspanyası gelmiş!Bana "Merhaba" diyen herkese "Nasıl ucuz bilet bulurum?" diye sormaya başladım. Sonuçta onlarca kişi, başka onlarca kişiyi aradı, büyük insan Serhat bir başka büyük insan Mustafa'yı, o da bir başka buyuk insan İnci'yi aradı bana Lufthansa'yla aktarmalı ama yarı fiyata bilet bulundu! Neymiş bilet 3-5 ay once alınacakmış; yarın için yaptıÇım plan bile 10 kere deÇişiyorken, oldu!!! (Bundan 20'de 20) Engel 2: Bilet mi alıyoruz, arsa mı? (20 puan!) Anne tamam gibi, kardeş beyaz renk bir saat, bir küpe, iki yüzük karşılıÇında tatlıya baÇlandı, izin tarihim belli, bilet tamam, üç hafta daha var, vize de alınır deÇil mi? Yok öyle… Başıma bin türlü dert açan Satürn 16 Temmuz'da OÇlak burcundan çıkmamış, çıkıyor numarası yapmış! AÇustos'un 10'unda tatile çıkacaÇım 12 Temmuz'da İspanya KonsolosluÇu'nu arıyorum "Tek kişiyseniz 16 AÇustos'a sıra verebiliriz" diyorlar. "E, biletim ayın 10'unda" diyorum, telefondaki kadın "DeÇiştirin" diyor. Bilmiyor ki Milliyet Yazı İşleri'nde insanlar bir gün fazla izin için bir krallık veriyor!Tabii benim "Bilet aÇlamalarımdan" bıkan gazete ahalisi bu defa vize sorgulamasına giriyor. Schengen vizesi lazım ya bana, aktarmayı yapacaÇım Almanya'yı arıyorum; 15 günden önceye randevu vermiyor. Fransa ya da Yunanistan'dan vize alayım diyorum, insanlar başka ülke konsolosluklarından alınmış Schengen ile İspanya'ya giremeyeceÇimi söyleyip korkutuyor. Sonra merak ediyoruz "E, ben gazeteciyim eÇer acil işim olsa nasıl gidecektik?" öyle başvuralım diyoruz bu defa 25 AÇustos'a veriyorlar tarihi… Sonuçta 15 günluk ve yaklaşık 50 kişilik bir çalışma sonucu yazı isleri müdürlerimizden Tahir Özyurtseven (ismini özellikle yazıyorum çünkü benim gitmem için benden cok çalıştı! Masalarımızın yakın olmasının ve de çok konuşmamın etkisi olabilir mi?) Fatih'in Istanbul'u fethetme azmiyle çalışıp Ankara'dan vize almamı saÇladı… (40 puanı hak ettik, 50 kişi paylaşacaÇız ama olsun.)Aşama 4 - Engeller fırtınası: Zehirlenme, uçak, bavul vs. (20 puan)Bitmedi ve yetmedi! Gelmeden iki gün önce yediÇim bir şeyden zehirlendim, serumlandım, ilaçlandım! Yılmadım bavulumu yaptım, sürünerek hediyelerimi aldım. Havaalanında "UçaÇınız 1.5 saat geç. Aktarmanızı kaçırma olasılıÇınız yüzde 90" dediler. UçaÇım Münih'e diÇer uçaÇımın kalkmasına 15 dakika kala indi. Ben uçaÇı ve havaalanını birbirine katarak, Allah bana ne güç verdiyse onunla koşarak, hatta laptop çıkarmalı, bol aramalı sıradan geçerek, uçaÇa binen son kişi oldum. E, tabii bendeki koşma gücü bavulumda yok, o Barcelona'ya bir gün sonra vardı. (18 puan) Engel 3: İspanya vizesi (40 puan) Barcelona'ya bavulsuz da olsa geldim ama biter mi? Üçüncü gün ıstakoza alerjim olduÇu ortaya çıktı, şişen yüzüm gözüm için ilaca başladım. Dördüncü gün Modern Sanat Muzesi'nin 100 merdivenini koşarak çıkarken "Rocky" filminden hatırlanabilecek "Eye Of The Tiger" adlı parcayı cep telefonumdan dinleyelim dedik… Komik oluyor, müziÇi duyup filme yapılan göndermeyi algılayan genç turistlerle koşarak merdiven çıkıyorsun, tepeye ulaşınca da kollarını kaldırıyorsun Rocky misali… Ama Rocky'deki bilek bizde yok tabii, cep telefonum uçtu uçtu yere düştü, iletişim derdi bitti! Beşinci gün gidilen plaj sonrası sinüsler yapacaÇını yaptı, gezisinde iki gün 39 derece ateşle yatırdı… Altıncı gün yatakla aramdaki ilişkiyi bitirmeye, Picasso ve Miro ile görüşmeye karar verdim, öncesinde burada yayımlanacak yazımı gönderdim. Çok sevdiÇim, beÇenisine de çok güvendiÇim bir arkadaşım "Ne bu karamsar yazılar. Ne yap yap yenisini yaz" dedi ve kıllandım, tatilimin bitmesine iki gün kala sabaha karşı 4'te bunları yazıyorum.Ama mesaj ne? Ne olursa olsun zor zamanında bir arkadaşımın yanında olabilmeyi başardım, hem de yerlisinden bir Barcelona gezisi kazandım. 93 puanla da oyunu tamamladım. Game over! Ve bonuslar!