05.11.2016 - 15:45 | Son Güncellenme:
SAMSUN (DHA)
Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Sağlık Kültür Spor Daire Başkanlığı ile OMÜ Gençlik Topluluğu iş birliğiyle Samsun'a davet edilen Wilma Elles, Mühendislik Fakültesi Konferans Salonu'nda 'Sağlıklı Yaşam, Kanserle Mücadele' konulu söyleşiye katıldı.
OMÜ Tıp Fakültesi'nden İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanları Prof.Dr.İdris Yücel ile Prof.Dr.Güzin Demirağ'ın da konuşmacı olduğu söyleşiye, Hayatta Kal Derneği Başkanı Doç.Dr.Mutlu Vural, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Söyleşinin açılış konuşmasında söz alan Gençlik Topluluğu'nun akademik danışmanı Yrd.Doç.Dr. Tamer Aslan, Wilma Elles'in çok özel bir konu üzerinde çalıştığını ve bunu katılımcılarla paylaşacağını belirterek üniversitenin gençlik topluluğu aracığıyla böyle bir oluşum içinde olmasından mutlu olduğunu söyledi. Prof.Dr.İdris Yücel, konuşmasında kanserin, ülkemizde ve dünyada hastalıklara bağlı ölümlerde ikinci sırada yer aldığını vurguladı. Her yıl dünyada 10 milyonun üzerinde kanser vakası ortaya çıktığını belirten Prof.Dr.Yücel, Türkiye'de de her yıl 150 bin kanser vakası görüldüğünü dile getirdi. Bütün bu çarpıcı rakam ve boyutlara rağmen kanserin çok da korkunç bir hastalık olmadığını söyleyen Prof.Dr.Yücel, şöyle dedi:
"Kanserin en az yüzde 40'ı önlenebilir. Yani başka bir deyişle biz istersek kanser olma ihtimalimizi yüzde 40 azaltabiliriz. Dolayısıyla bize düşen, bu konuda bilinçli olmak, edindiğimiz doğru bilgileri başka insanlara aktarmak ve kanserle mücadelede mümkün olduğunca fazla taraftar kazanmaktır."
KANSERLE MÜCADELE EKİP İŞİ
Annesini kanser nedeniyle 5 ay önce kaybeden oyuncu Wilma Elles ise kanser hastası yakını olarak hastalık sürecinde yaşadıkları ve deneyimlerini katılımcılarla paylaştı. Elles, söyleşide annesinin hastalığı boyunca bizzat birçok araştırma yaptığını, farklı doktorlara başvurduklarını ve son güne kadar annesinin moralini yüksek tutmaya çalıştıklarını belirtti. Wilma Elles, çok daha sistematik olarak kanserle ilgili bilgilere ulaşmak için 'Hayatta Kal Derneği' ile bir platform kurduklarını, kanserle mücadelenin bir ekip işi olduğunu ve bu süreçte doktor, hasta ve yakınlarına büyük görevler düştüğünü vurguladı.
Wilma Elles, kanserle mücadelede kemoterapi ve radyasyonla tedavinin yanı sıra hastalık süresince tedaviyi destekleyen bir çok terapi yöntemlerinden de söz ederek, annesinin hastalığı boyunca deneyimlerini tecrübe ettiklerini katılımcılarla paylaştı.
Wilma Elles, annesinin kansere yakalanmasındaki faktörlere de değinerek, şöyle konuştu:
"Trafo merkezine yakın bir yerleşim biriminde yaşıyorduk. Kendisinin çok fazla elektrik dalgalarına maruz kalması bu hastalığı tetikledi diye düşünüyorum. Üstüne üstlük fazla iş yükü ve dolayısıyla strese girmesi hastalığının seyrini hızlandırdı. Bir de ailemizin genetik yapısı annemin kansere yakalanmasında etkili oldu galiba. O nedenle benim ve diğer aile bireylerinin bu hastalığa yakalanma riski var. Dünya çok fazla kirlendi. Her şey kimyasallaşıyor, bunda hepimizin sorumluluğu var."
"BİTKİSEL ÜRÜNLER KEMOTERAPİ SÜRECİ DIŞINDA KULLANILMALI"
Prof.Dr.Güzin Demirağ'da söyleşide yaptığı konuşmasında kanserle mücadelede bitkisel ürünlerin rolüne ilişkin konuşarak şöyle dedi:
"Bitkisel ürünler kemoterapi süresince değil de onun dışında kullanılmalı. Bitkisel ürünlerin hangi dozda ve oranda kullanılacağı çok belli değil. Bununla ilgili özellikle Almanya'da enstitüler var ve bazı bilimsel çalışmalarda ispatlanmış veriler söz konusu. Örneğin ülkemizde, tadının çok kötü olması ve de çok fazla yan etkisinin bulunmasına rağmen ısırgan otu kanserle mücadelede kullanılan bitkilerden bir tanesi."
Gıdalarla alınan vitaminlerin değil de dışarıdan alınan vitaminlerin çok masum olmadığına dikkat çeken Prof.Dr.Demirağ, yapılan çalışmalarda gerek A vitamini gerekse B vitamininin ihtiyaçtan fazla alındığında kanser yapacak etkiye sahip olduğunu ekledi.