Tarkan, Michael Jackson'a özendiJoy, Karafaki, Nupera, Mado'dan diyet baklava, Cilveli'de Baha, 'İyilik Bul, İyilik Yap', Drum Circle, Keops, Ayşe'nin rüyası...Efendim, ekonomik kriz beni de etkiledi. Hem halkımla olmak ve bazı şeylere alışmak için de son günlerde otobüse, dolmuşa biniyorum. Tabii erken saatlerde. Geç kalınca taksiyle dönüyorum gittiğim eğlence yerlerinden. Hafta içi, yüreği insan ve hayvan sevgisi ile dolu olan, 25 yıllık arkadaşım, hemşerim, güzel insan, Hürriyet Gazetesi'nin en çok okunan yazarlarından sevgili Pako (Pakize Suda) ile minik bir eğlence turu yaptık. Ben Ortaköy'e İstinye, Sarıyer, Beşiktaş dolmuşuyla gittim, 350 bin lira verdim. 34 M 2065 plakalı dolmuşta güzel olaylar yaşadım. Vatandaşın biri, affedersiniz, öküz gibi üç kişilik yere yayılmış. Zavallı bir kızcağız tepesinde sallanarak gidiyor. Adamcağıza toplanmasını, bize yer açmasını istedim. Suradını sallayarak köşeye sindi. Dolmuşta Bilgi Üniversitesi'nde okuyan Kemal adlı bir öğrenci tanıdım. Okuyucummuş. "Ne olacak Şenay Abla bu memleketin hali? Başta bir sürü hırsız var, onları gazeteci olarak temizleyemiyor musunuz?" diye sordu. Ne diyeceğimi şaşırdım. Dolmuşun şoförü, zavallı, burnundan soluyor. "Abla yine benzine zam yaptılar. Şimdi tekrar ücretleri nasıl dengeleyelim?" diye yakındı. Ardından Ortaköy'deki esnaf ile görüştüm. Burger King'de 3, Ertekin'de 5,
balık restoranlarının çoğunda ise 3'er, 5'er masa vardı. Bu arada baktım, ayakkabı, giysi satan yerlerin vitrinleri sıfırları çoktan atmışlar. 25 milyonluk ayakkabıya 25 lira, 30 milyonluk elbiseye 30 lira etiket koymuşlar. Yani vatandaş sıfırları görmemeyi yeğliyor artık. Yemeği Joy'da yedik. Joy'un güzel sahibesi Arzu Dalokay bir Pakize Suda hayranı. Daha sonra masaya Yıldo ve Hakan Dalokay geldi,
yemek boyunca ülke sorunlarını tartıştık. Herkes Kemal Derviş'e büyük destek verdi. Servisi sevgili Tamer Arslantaş yaptı. Pako yemeklere bayıldı. İkinci kapı Karafaki oldu. İlk kez Beyoğlu'nu ve Karafaki'yi biraz boş buldum. Sadece su içtik, ama eğlence ortamını beğenen Pakize "Hah, buraya da gelirim" dedi. Ardında da Nupera'ya geçtik. Sadece bar kısmı doluydu. Nupera'da da müşteriler bu kez Pako'ya "Ne olacak bu memleketin hali?" dediler. Vallahi şaşırdım. Pakize yanıtlamaktan yoruldu. Zaten Nupera'yı da pek sevmedi. Ertesi sabah Nupera'da olan tanıdık sosyetik bir bey, "Aman Şenay Hanım, siz gördüğünüz isimleri yazıyorsunuz, bizi yazmayın" dedi. Anladığım kadarıyla insanlar stres atmaktan bile korkmaya başladılar. Gerçekten ne olacak halimiz?.. Şimdi sıra biraz da megalomanlıkta. Her gittiğimiz yerde Pako da ben de övgü aldık. Halkın, insanların sizi sevmesi güzel. Bu arada son günlerde bakıyorum da pek çok magazinci arkadaşım ekranlarda boy göstermeye başladı. Ee, ilk olmak da hoş. Üslubumun taklit edilmesinden sonra pek çok magazinci ekranlara çıkmamdan cesaret alıyor demek ki. Ama çevrem, benim kadar cesaretli konuşanın olmadığını söylüyor. Olsun, taklit edilmek de hoş.
Ukala devam, Keops ve Cilveli Nedir Ermiş gazino dünyasını yaşatmaya devam ediyor. Yeni kral o bence. Bu hafta da Seda Sayan ile Mehmet Ali Erbil'i koydu. Fakat Bülent Ersoy, Ajda Pekkan kadrosunda toplam zarar duyumlarıma göre 20 milyarı buluyormuş. Tabii dedikodu da olabilir. Bu cumartesi devam ederse Seda'yı mutlaka izleyeceğim. İlk galasında Erzurum'daydım. Ama Bülent Ersoy'un son galasında sevgili Veysel, karısı Aynur Şenel, Adnan ve Hülya Bel, Hakan Aydın önce Ersoy'u izledik, ardından Keops'a gittik. Cenk Eren havasındaydı. Bizi görünce programını uzattı. Benim iki 'hit' şarkım, Candan Erçetin'den 'Söz Vermiştin Bana' ve Sezen Aksu'dan 'Keskin Bıçak'ı okudu. Keops, Element ve Cilveli'nin sahibi Nida Büyükbayraktar, Cilveli'de Baha'nın başladığını söyleyince finali Cilveli'de yaptık. Baha'nın sesinin güzel olduğunu Radyo D'den sevgili Şebnem Öz'den zaten duymuştum. Özellikle de 'Kutupta Yaz Gibi' adlı şarkıyı o kadar yürekten okuyor ki insanın içi titriyor. Diğer şarkıları da öyle. Çocuğu çok başarılı buldum. Üstelik de tam genç kızların beğeneceği türden, yakışıklı. Zaten orkestrasının yanısıra kendisi de çalıp söylüyor ve çok güzel eğlendiriyor, öneririm.
Drum Circle, diyet baklava, müthiş bir film Vallahi insan yalnız yaşayınca ya sokaklarda karnını doyuruyor ya da eş, dost güzel yemek yapınca gidiyor. Bir dostum, evinde, Antep kebabı ve taze fasulye yapınca gittim. Şöhretli bir erkek sanatçı. Ama harika yemekler yapıyor neme lazım. Şimdi kimliğini açıklamayayım, çocukcağız hep konuk ağırlamak durumunda kalır, olan da bana olur. E, yemeğe gidince adettir, tatlı falan götürülür. Maslak'da Migros'un içindeki Mado'ya uğradım. Baktım, diyet baklava. Tattım. Hiç de fena değil. Kilosu 10 milyon. Bir yığın özelliğini saydılar. Herkes bayıldı. Özellikle sevgili Rıfat Ababay'a öneririm. Kendileri hayli kilo verdiler, dal gibi oldular. Ama bu arada damak tadı ne vaziyette, bilemem. Tatlıyı çok sever. Doktoru Muzaffer Kuşhan'a danışıp bence afiyetle yiyebilir. Hafta içi tek başıma müthiş bir film izledim. Üç oscar ödüllü. Dev oyuncular, Helen Hunt, Kevin Spacey ve çocuk yaşında bu ödülü hak eden Haley Jel Osment'ın adını görünce 'İyilik Bul İyilik Yap'a gittim. Nasıl mutlu oldum anlatamam, geç kalmadan görün. Çocuğunu babasız büyüten, iyi yetişmesi için iki işte birden çalışan bekar anne Arlene, çok çabuk gelişen oğlu Trevor, mesleğine fazlasıyla bağlı hayat bilgisi öğretmeni Simonet arasında geçiyor. Öğretmen Simonet, Trevor'ın da aralarında bulunduğu öğrencilerine bir ev ödevi verir. Konu 'Çevrenize iyice bakın, hoşunuza gitmeyenleri değiştirin. Fakat insanları değiştirebilir misiniz?'dir. Trevor, işe mutsuz olan annesi ile öğretmenini tanıştırmakla başlıyor. Yaşamınızda bedelini ödeyemediğiniz bazı iyilikler mutlaka olmuştur. Mucizelerin gerçekleştiği, izlemekle kalmayıp yaşadığınız bir film bu. Hele şu ortamda öylesine ihtiyacımız var ki güzel duygulara. Üç dışlanmış insan, iki yetişkin ve sorunlu bir çocuk neler yaratıyorlar görün. Yaşamınızda da bunu mutlaka uygulayın. Yapın iyiliği, atın denize. Size dönmesini asla beklemeyin. Bu filmden, özellikle bizim sanat ve sosyete takımının, riyakarlıktan, çıkar ilişkilerinden başka hiçbir şey düşünmeyen pek çok insanın alacağı dersler var. Tam kalbinizin orta yerine geliyor ok, unuttuğunuz bazı değerleri anımsamanızı sağlıyor. Kısacası insanlığını unutanlar için bir umut. Film çıkışında, açıldığı günden beri sözüm olduğu halde gidemediğim, iki gerçek müzisyenin Levent'de açtığı Drum Circle'a gittim. Tansu Atak ve Aydın Karabulut'un sahibi olduğu Drum Circle'da o akşam kimler yoktu ki. Cihan Okan, Sertap Erener, Kenan Doğulu, Demir Demirkan... Tansu'ya, Circle'ın anlamını sordum. Yeni başlayanlardan usta davulculara, müziğe meraklılardan annelere, çocuklara ve yaşlılara kadar herkesin kendisini ritmle ifade edeceği bir toplulukmuş. Stresle mi savaşıyorsunuz? Kendinize güveniniz mi az? Mutsuz musunuz? O zaman gidin, siz de Drum Circle'ın üyeleri arasına girin. Telefon numarası (0212) 281 91 50.
Tarkan uçtu, Ayşe'nin rüyası Aslında şimdi birileri çıkıp "Acaba Şenay, Tarkan ile röportaj yapmak istedi de reddedildi mi böyle yazılar yazıyor?" diyebilir. Yemin ederim teklif bile götürmedim. Çünkü fanatikleri kızmasınlar, Tarkan'ın bana göre cazip bir tarafı yok. Sanatçı kişiliğine saygım, insan olarak da sevgim var tabii. Ama son günlerde Tarkan'a bir haller olmuş gibi. Bence eski süksesi de gidiyor, haberi olsun. Yandaşları, yalakaları biraz kendilerine gelirse iyi olur. Bu millet kimleri zirveye çıkarıp tepetaklak etti. Neyse gelelim sadede, Tarkan özel bir kanalın güzellik yarışması için baloda sahneye çıkma teklifi almış. Bunun karşılığında tam 250 bin
dolar istemiş. Yani 250 milyarı aşan bir rakam. Evet, şaka değil.
Bu ekonomik krizde sonuç ne mi olmuş? Kocaman bir s....r. Tarkan, kulisde kendisine çok özel bir oda istemiş. İçerde yalnızca mum ışığı olacakmış. Kapıda 10 tane bodyguard onu koruyacakmış. Özel bir banyo ve tuvalet bulunacakmış. Son günlerin trend içkisi Absolut Vodka, Redbul, Pepsi, konukları için viski ile çok özel şarap ve bol meyve olacakmış. Diğerlerini söylemeyeyim. Cortes'i beğenmeyen, kendini Michael Jackson ile kıyaslayan Tarkan'a bol şans diliyorum. Geçtiğimiz gün sevgili Ayşe Hatun Önal ziyaretime geldi. Bir süredir kırgındık. Aslında dünya standartlarında bir güzel. Yıldızı da parlak, ama hatalı hareket ettiği için bana göre istediği yerde değil. Neyse, onun tüm arzusu yurt dışına açılmak ve dünyaca ünlü top modeller arasına adını yazdırmakmış. Epey dertleştik. Ekonomik olarak kendini güçlü hissettiği an Amerika'ya yerleşmeyi kafasına takmış. Şimdilerde Uğurkan Erez ile çalışıyor, bu konuda Uğurkan'ın da bazı girişimleri olmuş. Dilerim Ayşe'nin bu rüyası gerçekleşir. Efendim, bu pazar da bu kadar. Kalın sağlıcakla, en kötü gününüz benimkinden iyi olsun.
Yazara e-mail:
MAGAZİN