12.12.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:
Efendim, uzun zamandır Akmerkeze uğramıyordum. Aslında burası beni rahatlatıyor, elektriğimi alıyor. Hele bazen gördüğüm bir dostla S Cafede oturup iki kelam etmek daha da hoşuma gidiyor. Ama ah vakit! Bunu ancak hafta sonları yapabiliyorum. Çarşamba günü eve Makrodan bir şeyler almak için Akmerkeze uğradım. Aradığım her şeyi, hem de kaliteli malı burada buluyorum da. Aslında pahalı olduğu söyleniyor Makronun ama... Diğer alışveriş yaptığım Chompain, Tansaş, Maxiden pek farkı yok bence. Zaten kredi kartına taksit modası da başladı ya. Kasadaki kız "Kaça böleyim Şenay Hanım?" dediğinde "Böl bölebildiğin kadar" cevabını veriyorum. O gün de elimde poşetlerle, yürüyen merdivenlerden garaja inerken tanıdık bir ses duydum. S Cafenin patronu Metin Sarıer. "Mönüyü yeniledik, gel de bak" dedi. Zaten şef Mehmet Topçuyu, yakışıklı garson Burak Karabulutun esprilerini de özlemiştim. Elimdeki poşetlerle oturdum. Kavalyem, Peopleın başarılı işletmecilerinden Ali Sayar da tesadüf oradaydı. Hemen lafı yapıştırdı; "Ne bu halin? Pazardan mı geliyorsun?". Ali, oldum olası poşet taşımayı sevmez. Neyse, mutfak şefi Mustafa Demirhan önüme mönüyü uzatıverdi. Ispanaklı ve sebze püreli kuzu filesini gördüm. Acıktığım için direkt ana yemeğe geçtim. Enfesti. Ardından muzlu krep aldım. Patron Metin damak tadı olan biri. Gerçekten güzel şeyler var. Sadece salatalar, üşenmeyip saydım, 25 çeşit. Porsiyonlar büyük olduğu için salatayla doyabilirsiniz. Çocuk mönüsü bile var; Hamburger, ızgara köfte, soyalı piliç köfte. Bir seferinde çocuk mönüsünden ızgara köfteyi tercih etmiştim, bayağı da doymuştum. Buranın susamlı pilici, Meksika usulü sebzesi, Tempura karides salataları çok meşhur. İsteyene de her çeşit pizza var. Akmerkezde alışveriş ya da sinema öncesi-sonrası S Cafeye uğrayın, kesenize uygun seçiminizi yapın, keyifle yiyin. Orada günün hemen her saatinde sanat, moda, sosyete, spor dünyasından bir ünlüyle karşılaşmanız mümkün. Telefon numarası (0212) 282 05 23. Efendim, özellikle Ramazan aylarında bir kez bile olsa iftara gittiğim Mövenpick Hoteldeki İstanbul Azzur Restaurant pazar günleri Asya mutfağından esintiler taşıyan özel bir brunch sunuyor. Türkiyedeki ilk kadın başaşçı Lorraine Sinclair tarafından hazırlanan, 11.30 -15.00 saatleri arasında servis edilen brunchda yok yok; Peynir, şarküteri ve kahvaltılık çeşitleri, ev yapımı ekmekler, danish, muffin, kruvasan, uluslararası salata çeşitleri, deniz ürünleri, sıcak yemek büfesi... Japonların ünlü lezzeti suşi ve nori-roolsun yanı sıra misafirlerin gözü önünde hazırlanıp servis edilen Tayland ve Wok yemeklerini de deneyebilirsiniz. Hem göz hem de damak zevkinize hitap edecek brunchda cheese cake, tiramisu gibi lezzetli tatlılar var. Zaten tatlı büfesi çok zengin. Büyükler brunch keyfi yaşarken çocuklar da Theodora Vakfı tarafından görevlendirilen Palyaço Doktorlarla oyun odasında eğlenir. Fiyat mı? Tabii herkesin kesesine uygun değil. Ama açık büfe olduğunu ve tıka basa doyduğunuzu düşünürsek, o kadar da yüksek sayılmaz. Düşünün; Sabah, öğle ve akşam yemeğinizi bir arada çıkarabilirsiniz. Kişi başı 59 milyon lira. 0 -6 yaş arası çocuklar ücretsiz. 7-12 yaş arasına ise yüzde 50 indirim yapılıyor. Telefon numarası (0212) 319 29 29. Suşili bruncha buyrun Efendim, son günlerde favori yerlerim arasında olan Süzer Plazanın gözde mekanı Margaux Clubın açılışı geçen hafta ortasında yapıldı. İşletmesini Şenay Çevikin yaptığı kulübün, Cutty Shark tarafından düzenlenen süper partisinde cemiyet hayatının ünlü isimleri vardı. Türkiyenin en büyük BMW bayinin ortağı Süleyman Kosif, uslanan eski playboy Nurettin Hasman ve kız arkadaşı Eda Taşpınar, yakışıklı oyuncu Gökhan Arsoy, ünlü DJ Salih Saka, Seba İnşaatın ortağı Nedim Keçeli, Turan Ceylan, Taner Yıldırım, Serdar Ortaç, Varol Kaynar, İlgi Gövsa, Tuğba Özay, Okan Gürbüz, Sevda Demircan, Sencer Can, Ali Ünal, Helin Avşar o kalabalıkta görebildiğim isimler oldu. Müge-Burak Türecinin Margauxu ve Clubı bence İstanbul eğlence yaşamının favori mekanlarından biri olacak. Margaux Club Hatırlar mısınız bilmem. Başrollerini Ajda Pekkan, Ediz Hun, Gökhan Arsoy, genç oyuncu Banu Zorlunun paylaştığı, Halil Ergün ve Melike Demirağın konuk oyuncu olarak yer aldığı Şöhret Sandalı adlı televizyon filmi 2001 yılında çekilmişti. Yapımcı sevgili Oya Demirtok, yönetmen ise sevgili Ayşe Ersayındı. Film bazı sahtekarlıklar yüzünden hacizli duruma düştüğü için yayınlanamamıştı. Sonunda adalet yerini bulmuş, hiçbir hukuk sorunu kalmamış ortada. Montajlanarak satışa hazır hale getirilen Şöhret Sandalına ilk talep Yunanistandan gelmiş. Oya Demirtok, bir yakını kanalıyla yapılan teklife, sanatçıların da onayını aldıktan sonra olumlu yanıt vermiş. Oya "Ajda Pekkan ve Ediz Hunu 30 yıl sonra bir araya getiren film, Rumca alt yazıyla Yunan televizyonunda yayınlanacak. Çok güzel bir senaryo. Türk kanallarından da teklif bekliyoruz" dedi. Şöhret Sandalı satıldı Hostes bir arkadaşım götürmüştü beni Florya Kasabaya. Geçen gün de yeni asistanım Zeycanın eşi Askerin doğum günü vardı, evlerine yakın diye Kasabada yer ayırdım onlara. Pek memnun kalmışlar. Kasaba yeşillikler içinde, denize nazır harika bir manzaraya sahip, kaliteli ekibi ve servisiyle hoş bir yer. Özellikle çocuklu aileleri rahat ettiriyorlar, çünkü özel oyun alanları var. Sayfamın görsel yönetmeni sevgili Filiz Sunci de memnun kalmıştı Kasabadan. Özenle seçilen etleri (Trakya süt kuzuları), Ayvalıktan gelen halis zeytinyağıyla marine edildikten sonra servise sunuluyor. Baharatlar Gaziantepten geliyor. Peynir Malatyadan, nar ekşisi Adanadan, el yapımı biber salçası Urfadan, acur ve biber turşusu ise Gaziantepten. Hepsi de Kasaba için özel hazırlanmış. Ayrıca dağ kekiği, ısırgan otu ve Egeye has bazı yöresel otlar da mevsimine göre sunuluyor. Başarılı ve genç İşletme Müdürü Can Gürel de güler yüzlü ekibi de işi biliyor. Aşçıbaşı Sinan Kırkoca, garsonlar Ersin Karabacak ve Halil Baydağ, şef garson Ayhan Altunla Kasaba özel davetlere, toplantılara filan da ev sahipliği yapıyor. Gidin, şikayetiniz olursa bana bildirin. Telefon numarası (0212) 662 43 43. Asu Maralman ve Baha Boduroğlu benim kuşağımın iki başarılı şarkıcısıdır. İki sanatçı bundan böyle Arkadaşlar adıyla her cuma ve cumartesi İstanbul-Gayrettepedeki Meşalede olacaklar. Kaçırmayın. Nazan Öncel de ilk kez bu gece Günayda çıkacak. Beyoğlu Krepende de bu akşam DJ Münir ile 80li, 90lı yıllara nostaljik bir seyahat yapılacak. İkram; Votka ve fındık. Evet, bugünlük de bu kadar. Sevinçleriniz okyanuslar, üzüntüleriniz ise kum tanesi kadar olsun. Hoş kalın. Florya Kasaba ve ... Efendim, biliyorsunuz, dört yıldır İbrahim Tatlıses ve Asena hakkında yazı yazmıyordum. Nedeni; Asena yüzünden Tatlıses ile benim mahkemelik olmamız. Ama dayanamadım şimdi yazıyorum. Niye mi? Sayın Tatlıses geçen hafta magazin programlarına çıkıp "Benim gazetem, televizyonum, elimde kalemim, köşem yok. O nedenle herkes vuruyor" dedi. Peki ama sevgili İbrahim Tatlısesin dört yıl önce elinde gazetesi, köşesi, radyosu, televizyonu ve bir de hayatında Asenası vardı ve Asenaya dokunan da yanıyordu. Bu nedenle 25 yıllık hayat arkadaşı, dünya beyefendisi oğlu İdonun annesi olan Derya ile de küstü. O tarihte meslektaşlarım bu konuda yorum yapsın diye Deryanın peşindeyken Derya beni arayıp "Sen benim 20 yıllık dostumsun. Sana konuşacağım" deyince sakınca görmemiştim. Röportaj POSTAda çıkmıştı. Deryanın bir cümlesini de o tarihlerde MİLLİYETin eki olarak çıkardığım Pasha Dergisindeki köşeme yazmıştım. İşte o zamanlar elinde gazetesi, televizyonu, radyosu ve köşesi olan Tatlıses bana yapmadığını bırakmamıştı. Gazetesine manşet atmış, radyosundan kişiliğimi zedeleyici hakaretler yağdırmıştı. Oysa ben bunlara layık değildim. Üstelik de Sayın Tatlıses ile neredeyse 30 yıla dayanan bir dostluğumuz vardı. Ya da ben öyle sanıyordum. Bu olaylar olmadan birkaç ay önce İzmir Kültürpark Mogambonun sahnesinden bana "Gazete ve televizyonlarıma tek transfer etmek istediğim sensin. Delikanlı kızsın. Ne istiyorsan vereyim" diyen aynı Tatlısesti. Biraz daha geriye gidelim; Tatlıses 1978 yılında İzmir Akasyalar Bahçesinde ilk sahneye çıktığında ben de yerel Ekspres Gazetesinde Magazin Müdürü, Haftasonu, tvde 7 Gün ve Kelebek Gazetelerinde de İzmir temsilciliği yapıyordum. Tatlısesin hayat hikayesini kendi istediği doğrultuda yazmıştım. Bana bekar olduğunu söyleyen kendisiydi. Ama dizi yayınlandığı an büyük yankı yapmış, telefonlarım kilitlenmiş, birileri, Tatlısesin evli ve üç çocuk babası olduğunu belgelerle ispatlamıştı. O zaman Tatlıses ve menajeri olan Hasan Bora "Sakın yazma bacım, çok kadın hayranı var, onları hayal kırıklığına uğratmayalım, biraz bekle" diyerek beni önlemişlerdi. Hatta hiç unutmam, baba dostum olan Atalay Noyaneri de haberin çıkmaması için araya sokmuşlardı. O tarihte belki de beni magazin dalında yılın gazetecisi yapacak haberi yayınlamamıştım. Sadece o mu? Daha ne haberleri Tatlısesin sanatına duyduğum hayranlık ve yüreğini bildiğimi sandığımdan es geçtim. Şimdi görüyorum; O zamanlar Tatlısesin yayın organlarında çalışan, yıllar önce ekmek verdiğim iki gazeteci bugün yoklar. Uğruna beni yaraladığı Asena ise Tatlısesten ayrı. Üstelik Asena, yaptıklarından dolayı tanıklar huzurunda benden özür de diledi. Kısacası bu, etme-bulma dünyası sevgili okurlar. Buna rağmen sesine hayran olduğum Tatlısesin yeni albümünde yer alan Arama adlı şarkısını gittiğim gece kulüplerinde 3-4 kez çaldırıyorum. Ki, bu gece kulüplerinin patronları çok yakın dostlarım, istesem şarkıları yasaklarım. Büyüklük bende kalsın. Ama keşke bunlar olmasaydı. Çünkü ortak dostlarımız bu küslüğü bize yakıştıramıyorlar. Neyse her şeye rağmen yolunuz açık olsun Sayın Tatlıses. Etme bulma dünyası Sırlarını düşmanlarından saklamak istiyorsan dostlarına söyleme. Altın Öğütler sdudek@simge.com.tr Benjamin Franklin