23.12.2017 - 01:30 | Son Güncellenme:
Tülin Açıkbaş - tülin.acikbas@milliyet.com.tr
Sağlık turizminin iyice ivme kazandığı bugünlerde, sadece Arapları değil, Avrupalı hastaları da Türkiye’ye getirmeyi başaran Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Dr. Nihat Tanfer, implant alanındaki yeni çalışmasıyla ülke ekonomisine katkı sağlıyor.
- En son yaptığımız röportajda Levent’teki merkezinizin açılışını yapacaktınız... O günden bugüne neler oldu?
Levent’teki estetik merkezimiz açıldı. Medikal ve estetik cerrahi alanlarında hizmet veriyoruz. Anlaşmalı olduğumuz hekimler var. Nişantaşı’ndaki diş merkezimize gelen hastalar, saç ekimi ve botoks gibi hizmetler için de yardım istiyordu. Yeni mekanımızı hayata geçirme planımıza bu yoldan çıktık. Bu, aynı zamanda sağlık turizminin tamamlayıcı bir unsuru.
Beş yıldır sağlık turizmi yapıyoruz ve bazı alanlarda eksik kalıyorduk. Şimdi o eksiğimizi tamamladık. Portföyümüze kilo vermeyi, sporu ve nefes terapisini de ekledik. İstanbul gibi yoğun bir metropolde, insanlar her dakika stres altında. Nefes terapisiyle 30-45 dakika boyunca kafasını boşaltabilir. Egzersiz de aynı şekilde, bir saat pilates yaparak deşarj olabilir. Ardından bir de masaj hediye ediyoruz. Hastaların porselen veya kronları hazırlanırken, keyifli vakit geçirmelerine yardımcı oluyoruz. Bu konsepti Bodrum’a da taşıyacağız.
- Detay verebilir misiniz?
Ekim 2018’de ilk kazmayı vuracağız. Hem bir butik otel hem de wellness ve sağlık merkezi yapacağız. Hedef kitlemiz, İngilizler çünkü Bodrum’u seviyorlar. Tatillerini bu otelde yapıp, bir yandan da ihtiyaç duydukları tedavi ve bakımları yaptıracaklar. Böylece ailelerinden ayrılmadan, ek zaman ayırmaya gerek kalmadan, tatil süreci içinde yenilenecekler. Küçük bir butik otel ama bir zincirle oturup, konuşacağız. Hastanın 10 porselen dişi yapılıyorsa, 10’unu da aynı gün hazırlıyoruz. Gerek laboratuar gerekse ekip olarak bunu yapabilecek donanıma sahibiz.
- Sağlık turizminde ne durumdayız?
Araplar’ın Türkiye’ye gelmeleri iyi bir şey. Bu, gerek konsept gerek zihniyet, gerekse de hekim kalitesi açısından ne kadar iyi olduğumuzu gösteriyor. Çok iyi hizmet alıyorlar. Sadece onlar değil, Avrupa ülkelerinden gelenler de var. Kendimizi kanıtlamamız gereken yerler, Avrupa, Amerika, Kanada ve Avusturalya... Amacımız, Almanya, Fransa ve İngiliz vatandaşlarını buraya getirmek. Avrupa’da insanlar çok büyük paralar kazanmıyor. Doktora ulaşma ve randevu alma süreleri çok uzun. Sigorta sorunları var. Onlar da sağlık turizmi için maddi ve manevi anlamda iyi karşılandıkları yerleri tercih ediyorlar. En kısa zamanda en iyi hizmeti en kaliteli şekilde nasıl verebiliriz? Bunu çözdüğümüzde, insanlar Türkiye’ye gelecektir. Fiyat dengesini iki ülke çok iyi kullanıyor, Macaristan ve Romanya... AB ülkesi oldukları için bazı sigortaların orada geçerlilikleri var, bu yüzden hasta potansiyelleri büyük. Tedavilerini yaptırıp, dönüşte ülkelerinden sigorta ödemelerini alıyorlar.
Ekip olarak bunu bir sene araştırdık ve şu kanaate vardık: Tedavi ücretlerini öyle bir seviyeye çekelim ki, insanlar Macaristan ya da Romanya’ya değil, Türkiye’ye gelsin. Amacım, ülkemizi ağız ve diş sağlığı konusunda bir numara yapmak. Yani memleket meselesi.
Fiyatları öyle bir ayarladık ki, dünyada eşi yok. İki ay için denemek istedik ama o kadar yoğun talep gördü ki, devam ediyoruz. İtalya’da yıllardır birlikte çalıştığımız fabrikayla görüştüm. Onlara projemi anlattım. AB’de kullanılan en kaliteli implantı tercih ederek, fiyatları bir yerde sabitlememiz gerektiğini söyledim. Dünyadaki en zor şey, İtalyanlar’la pazarlık etmek! Tabii tartıştık ama başardık. Ülkeye ciddi bir katkı sağlayabileceğimize inanıyorum. Yani sadece klinik kazanmıyor, Türkiye de kazanıyor.
- Nedir bu kampanya?
İmplantta Macaristan’dan daha iyi fiyat vererek, hastaların Türkiye’ye gelmesine yardımcı oluyoruz. Program kapsamında; hastayı havaalanından alıp, oteline yerleştiriyoruz. Otel masrafı belirli bir rakamı aştıysa, ödemesini biz karşılıyoruz. Gerekiyorsa, önümüzdeki aydan itibaren uçak paralarını da vereceğiz. Macaristan’a gitmeyin, çünkü Türkiye hem iyi hem de başarılı...
‘Ekip olarak daha ilerideyiz’
“Bu yıl İspanya, Madrid’de düzenlenen FDI Dünya Dişhekimliği Kongresi Konferansı’na kalabalık bir ekip olarak gittik. Orada iki şeyden çok gurur duydum. Biri, üniversite son sınıftaki diş hekimliği öğrencilerinin yoğun katılımıydı. Bu, ülkemizin geleceği ve ileriye dönük çalışmaları açısından çok önemli. İkincisi, Tanfer Klinik olarak yaptığımız uygulamaları, dünyada yapılanlardan daha ileride bulduk. Bizim rutinde sık tercih ettiğimiz işlerin daha ilkellerini çok önemli ve yeniymiş gibi anlattılar. Yıllardır hem otojen hem de halojen greftleri, yani hastanın kendisinden alınıp kullanılan veya hayvandan elde edilen kemikleri kullanıyoruz.
Tıpta yenilikler her 50 veya 100 senede bir oluyor. Hâlâ 1975-1976’lardaki implant konuşuluyor. Son 5-6 yıldır da kemik yapımı gündemde.”
Dr. Nedret Tanfer’e saygı duruşu
“Bu yıl, KBB uzmanı babam Op. Dr. M. Nedret Tanfer’in ölümünün 20’nci yılı nedeniyle Levent’teki merkezimize bir KBB bölümü ekledik. 20 yıldır babamın hastalarından, “Nedret Bey olsaydı...” diye başlayan cümleler duyuyorum. Bu bölümün bir kısmını babamın eski eşyalarından oluşan mini bir müzeye çevirdik, anısını canlı tutmak istedik. Bugün düzenleyeceğimiz yılbaşı partimize, babamın hastalarını davet edip, açılışını yapacağız.”
‘Amaç, Türkiye’yi ağız ve diş alanında bir numara yapmak ‘
- Ağız ve diş sağlığı alanındaki gelişmeleri yakından takip ediyorsunuz. Ne gibi yenilikler var?
1985’te, yani 30 sene önce Türkiye’de implant işlerine başladığımızda, herkes gülüyordu. ‘Haydi canım sende, üç ay sonra o dişler dökülür’ deniyordu. Dişlerin dökülmediğini ve implantın çok başarılı bir uygulama olduğunu, diş hekimliğinde bir devrim yarattığını söylüyordum ama inanmadı insanlar. Önemini son 15 senede fark ettiler.
Bu alandaki en büyük yenilik, çenesinde kemik olmayan yani çene kemiği erimiş hastaları tedavi edip, onlara implant yapmak. Bizim de uyguladığımız Box Teknik’i dünyada 5-6 merkez yapıyor. Sonuçlar yüz güldürücü ve başarı oranları yüksek. Bugüne kadar, çenesinde hiç kemik olmayan 600’e yakın vakaya implant uygulandı.
Bence önümüzdeki yılların konusu, kemik yenilenmesi ve sabit protez olacak. İnsanlar artık konfor arıyor, ağızlarına girip çıkan protezleri ve damakları istemiyor. Maalesef çene kemiği erimiş 35 yaşında insanlar var. Diş etlerini, gerek bilgisizlik gerekse ekonomik sebeplerle yıllar içinde ihmal etmişler ve hiçbir bakım yaptırmamışlar. Box teknik ve uygulamaları, diş hekimliği alanında implant kadar büyük çığır açtı. Ama daha beşinci senesinde, önemi 15 yıl sonra falan anlaşılacak. O zaman, bizim ne kadar ileri görüşlü olduğumuz da ortaya çıkacak.
- Gelişmeler teknolojinin ilerlemesiyle paralel gidiyor mu?
Evet. Dünya genelinde bilim insanları, insan sağlığı için ciddi çalışmalar yürütüyor. Bunları uygulamak da biz hekimlere düşüyor. Ne kadarını yapabiliriz veya yapanlar işin bilimsel tarafına sadık kalırlar mı bilemem ama klinik prensibim, öncelikle hastaların huzurlu ve rahat olabilecekleri, ömür boyu kullanabilecekleri bir altyapı oluşturmak.
25-30 sene önce implant yaptığım hastalarım var. Hâlâ ağızlarında duruyor implantlar ve dişler. Evet, altı ayda bir diş doktorunu ziyaret etmek gerekiyor ama bu kadar kısa süre içinde tekrar tekrar kanal tedavi ya da dolgu yapılmaz.