Z kuşağının gereksinim ve taleplerine o kadar odaklanmışken, yakın Z yani Y kuşağını unutuyor muyuz? Hali hazırda tüketim yapan hatta sosyallikte istikamet çizen bu kuşak! Ülke nüfusunun yüzde 25’inden fazlasını oluşturuyorlar. Bu kuşağın erkeklerinin moda ve sosyalliklerini tekdüze görüp aldanmayın! En az kendi yaş grubundaki kadınlar kadar harcama yapıyorlar. Pandemi onları nasıl mı vurdu? Tabii ki kendilerini alfa erkek hissettikleri nargile kafelerden...
SEO içeriklerine konu
Ser, lüle, marpuç, köz! 15 yıl önce aşina olmadığımız terimler bunlar. Sahi, ne ara benimsedik biz bu garip kültürü? Düşünün; internet sitelerindeki tıklanma savaşında SEO içeriklerde her gün ‘Nargile kafeler ne zaman açılacak?’ cevapları üretiliyor. New York’taki gençler mekanlardaki önlemleri aratırken, bizdeki bu kitle Google’a aynı soruyu defalarca soruyor.
Kimler seviyor?
Tabii ki genellemeler tam anlamıyla gerçeği yansıtmaz ama resmen 25-40 yaş arasında çoğunluğu yansıtan bir davranış biçimi bu... Tüketimi sürükleyen Y kuşağının en rahat hissettikleri, bonkörlüklerini sergilediği mekanlar bunlar. Bahsettiğimiz çoğunluğun kendince ‘racon’ pozlandığı sosyal buluşma alanları buralar.
Bir tişörte 2-3 bin TL para veriyorlar; üzerinde Paris’teki modaevinin isminin yazılı olduğu... Kendilerini ciddi hissettirmek istediklerinde mutlaka yelek giyiyorlar. Duble paça mı! Çorap sevmiyor, tokalı ayakkabılarıyla ayakları yana doğru yürüyorlar. Çevremizde o kadar çok var ki bu tiplerden.
Hiç bu kültürün mekanlarını aşağılamayın. Şehrin en lüks otellerinin içerisinde bu tip konseptli mekanlar açılıyor. Hatta Boğaz’da beş çayının yerini alıyor! Yanlarındaki kız arkadaşlarının ‘fendi’ onların alfa erkekliğini yenmiyor, tek tip moda anlayışlarını yüceltiyor!
Yakın Y dememizin bir sebebi de Z kuşağından da alışkanlıklara yatkın olmaları. Mesele hepsinin bir gömer alışkanlığı var. Kendilerini yeni kuşağı yakalamış hissetmeyi ama tanımladıkları gelenekçi kodlardan da uzaklaşmamaya çaba sarfediyor. Hepsinin sevdiği bir Marvel karakteri var ama replikleri ‘Kolpaçino’ filminden!
Dönüşüm muhtemel
Bence Y kuşağının kültürel erezyonu bu dumanlı hava sahaları! Peki her gün sordukları soru: Ne zaman açılacak? Bilim Kurulu için en riskli işletmeler bunlar. Tabii ki bir yerin kapalı kalmasını istemeyi, ekonomik açıdan doğru bulmuyorum. Neticede bu işletmelere yatırım yapanlardan çok, onların çalışanı olup evlerini geçindiren hiç de az olmayan bir kitle var. Pandemiyle mecbur tutulması beklenilen sertifikaları bu konseptlerin alması mümkün değil. Muhtemelen bu kafeler ufak bir revizyon değil, büyük bir dönüşüm yaşayacak. Umarım aynı dönüşüm, bu tip yeni sosyallikte olumlu şekilde yansır!
NASIL KLASİK OLDU?
Alaçatı’da kahvaltı etmek kadar klişe bir harekete döndü Limon Koyiçi’nde akşam yemeği... Emaye tencereli otlu yemeklerin, yoğurtlu mezeli salaş ama pahalı meyhanelerin konsept olduğu yerde Alaçatı akşamlarında mekanın popülerliğini sadece Eyüp Gül’ün iddialı menüsü ve Türkçe müzik eğlenceleriyle anlatmak yetmez. Aslında burada bir nevi evinde hissetme durumu var. Bunun da arkasında markanın kurucusu Yasin Becek geliyor.
Belki işletmeci için mekan ziyareti eskilerde kaldı ama Yasin dost yakınlığını misafirden ‘eviniz’ hissiyatına çok rahat çeviriyor. Bu arada; mekan o eski yapı ve limon bahçeleri arasında o övülen Toskana yerleşkelerinin çok ama çok daha iyi ambiyansında. Dört yıl sonunda “Kendi konseptinde bir Alaçatı klasiği oldu” dememek için hiçbir aksi sebep yok…