05.10.2014 - 20:56 | Son Güncellenme:
SENEM AYDIN
Müzik otoritelerince 21’inci yüzyılın en saf sesi olarak adlandırılan Mario Frangoulis ve George Perris, 8 Ekim’de TİM Show Center’da konser verecek. 10 Ekim’de de Ankara Congressium Sahnesi’nde olmaya hazırlanan ikili, Cadde okurları için özel açıklamalar yaptı.
İstanbul’a kaçıncı gelişiniz? Şehir hakkında ne düşünüyorsunuz?
Mario Frangoulis: Daha önce birçok sebeple İstanbul’da bulundum. Tarihi geçmişi olan Topkapı Sarayı, Kuruçeşme Arena, Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda şarkı söylemek inanılmazdı.
George Perris: İstanbul’da yaptığım üçüncü konser. Bu şehre her gelişim ayrı bir keşif tadında... Öncelikle seyirci gerçekten harika ve çok sıcak. İstanbul benim için, sır dolu ve içinde öyküler saklayan gizemli bir şehir. En sevdiğim yerler Mısır Çarşısı ve Boğaz...
İstanbul konserinizde izleyiciyi neler bekliyor?
G.P.: Oldukça ilginç bir program olacak. Konserin akışını Mario ile birlikte yarattık. İzleyiciye sunacağımız sürprizler üzerine epeyce kafa yorduk, çalıştık. Yunanca, Fransızca, İtalyanca, İngilizce ve İspanyolca şarkılar seslendireceğiz.
Farklı dillerde şarkı söylemek nasıl bir his?
M.F.: Beş dilde birden insanlarla iletişime geçmek, şarkı söylemek sahnede daha zengin ve kuvvetli hissettiriyor. Bence bu durum; bütünlüğün bir dile, bir dine ve tek tip bir sanata bağlı olmadığını gösteriyor. Dünya müziğine inanıyorum...
G.P.: Dilin duyguları sınırlamadığına inananlardanım. Yunanca ya da Fransızca söylediğimde, izleyicilerin o dili bilmeseler de etkilendiklerini görüyorum. Bana göre de müziğin sınırları, duvarları yok...
PAVAROTTİ İLE KIYASLANIYORUM
Arkadaşlığınız için neler söyleyeceksiniz? Nasıl tanıştınız?
M.F.: Biz George ile Telethon konserinde tanıştık. O gün inanılmaz bir sesin, büyük bir kalabalık önünde birbirinden güzel parçaları nasıl seslendirdiğini duydum ve çok etkilendim. O an, George’u konserime davet etmenin süper olacağını düşündüm ve sesi dışında insan olarak da keşfetmiş oldum.
G.P.: İlk kez, albümümü çıkardığım sırada Atina’da karşılaştık . 22 yaşın toyluğuyla beni dinlemesini ve sesimi nasıl bulduğunu söylemesini istedim. O da genç müzisyenlere değer veren biri olduğu için; beni dinledi ve sonrasında yapacağı yaz turnesine katılıp katılmayacağımı sordu. Benim için rüyanın gerçek olduğu andı... Yıllar geçtikçe çok daha iyi arkadaş olduk.
Pavarotti’nin tahtına aday gösteriliyorsunuz. Böyle bir iddianız var mı?
M.F.: Sık sık Pavarotti ve Mario Lanza ile kıyaslanıyorum ama ben insanların beni Mario Frangoulis olarak bilmesini isterim; başkalarıyla kıyaslanan bir isim olarak değil. Çünkü Pavarotti ile çok farklıyız aslında... Ben crossover tenör’üm; yapmak istediğim şeyde bunu dünyayla paylaşabilmek.
EN BÜYÜK TUTKUMUZ MÜZiK
Müzik dışında tutkularınız var mı?
M.F.: Tiyatro! Sinemayı da çok seviyorum ama tiyatronun bende yeri ayrı. Birkaç senedir aktörlük yapmadım ama oyunculuğu da seviyorum.
En son Prometheus Bound’u oynamıştık Bergama’daki Antik Tiyatro’da. George’da bütün performans boyunca parçalarıyla eşlik etmişti gösteriye.
G.P.: Elbette... En büyük tutkum öncelikle müzik. Kendimi bildim bileli hep bir şeye dertlendiğimde beni sakinleştiren müzik oldu. Bir de yemek yapmayı seviyorum.
BU KONSERLE BAĞIMIZ GÜÇLENECEK
George Perris: Yakın zamanda Bangkok’ta Dans ve Müzik Festivali'nde sahnedeydik. Şimdi sırada Türkiye’deki iki konserimiz var. Bu konserlerle bağımız daha da güçlenecek. 3-4 senedir birlikte şarkı söylememiştik; tekrar birlikte olmak çok eğlenceli. Türkiye’ye
gelmek için sabırsızlanıyorum. Çok güzel bir konser olacak!