23.04.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:
ŞD-Meltem, çocukluğunu bilirim. Aileni de kendi ailem kadar tanırım. "Adam olacak çocuk bokundan belli olur" derler, sen o zaman da fırlamaydın. Sanata karşı ilgin de vardı ama bu kadar şöhret olacağını umuyor muydun?MC-Benim asıl amacım başarılı olmaktı. Şöhret gelince, nasıl olduğunu anlayamadım. Başarı şöhreti getirdi. Onu da kollarımı açarak karşıladım. İnsanlar tarafından sevilmek çok güzel. Ben ilgi çekmek için bu işi yapıyorum. Gösterilerle insanları başka dünyalara taşımayı seviyorum. İnsanlar teşekkürlerini bana sarılarak, fotoğraf isteyerek iletiyorlar. Çocukken seyircim; ailem ve komşulardı. Okulda arkadaşlarım, radyoda ise dinleyicilerim oldu. Kitle dizilerle büyüdü. Ummuyordum ama başarılı olacağımı biliyordum, çünkü hep disiplinli çalıştım.ŞD-İzmirden çıktın, İstanbul, Londra, DJlik, sunuculuk, sinema oyunculuğu, şov dünyası. Nasıl oldu bunlar Meltem? MC-İstanbula geldiğimizde 13 yaşındaydım. Konservatuvar sınavına hazırlandım. Annem, Sait Sökmene dans derslerine yolladı. Özel şan dersleri aldırdı, tam bir oyuncu gibi yetişeyim istedi. İnanılmaz emek verdi annem. Zaten teyzem de halk müziği sanatçısıydı. Konservatuvara girdim. Hocalarımı çok sömürdüm. Bir şeyler kapayım, öğreneyim diye. Hiç bir dersi kaçırmadan çalıştım. Mezun olunca Şehir Tiyatrosuna girme şansım varken vizyonumu genişletmek için İngiltereye gittim. Bana göre oyunculuğun yeri ve yurdu olmazdı. Radyo hayatıma tesadüfen girdi. Az param vardı ve ilk Genç Çizgiyi yaparak para kazandım. O aralar kamerayla da flört ediyordum. Yaptığım program en iyi gençlik programı seçildi. O sıralar Kanal 6ın açtığı Radyotek başladı. Ben de girdim. Türkiyede çok beğenildiğimi biliyordum. Zaten dönünce çok büyük coşkuyla karşılandım. Bu heyecanla İngilterede fazla kalamadım, üç yıl sonra döndüm. Çünkü İngilterede 10 yıl da kalsam bugün Türkiyede sağladığım kariyerimi elde etmem çok zordu. İngilizceyi ne kadar iyi konuşsam da bana ancak ikinci roller verilirdi. Çok üretebileceğim ortamın Türkiye olduğuna karar verdim. Geldiğim an işe soyundum. 7 işe birden koşuyordum. 1997de branşlaşmam gerektiğine inandım. Radyoculuğu ve showgirllüğü sevsem de karakter yaratmak istedim ve ikisini de bıraktım. Daha az para kazandım. 97-98 yılları arasında 3 tane film çektim. Karışık Pizza, Propaganda ve Avusturyada çektiğim Doğum Yeri Absürdistan. Bunlardan sonra da insanların kafasına oyuncu olarak yerleştim. Ardından o büyük dizi Yılan Hikayesi ve diğer sinema filmleri geldi. Yeni vizyona giren Abdülhamid Düşerken adlı film ile gözler yine onun üzerine çevrildi. İhtiraslı değil, hırslı, çalışkan, dürüst, insanın gözlerinin içine bakarak konuşuyor. Cıvıl cıvıl, hayat dolu. Bence geleceğin starı. Zaten 32 yaşında zirveye oturmuş ama nedense o bunu kabul etmiyor. İyi bir showgirl, sunucu ve oyuncu. Evet, bugünkü konuğum; Meltem Cumbul. Son günlerin in mekanı Salopette buluştuk. Aşk, iş, özel yaşam üzerine pek çok şey konuştuk. Şenay Ablasına cesur yanıtlar verdi. Buyrun... ŞD-Gencecik yaşta ödül sahibi olmak nasıl bir şey? 1995 Altın Kelebek En İyi Sunucu, ardından En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Radyo DJi... Sence starlık nasıl bir şey? MC-Altın Kelebekte yaptığım her branşta aslında ödül aldım. Gelelim starlık sistemine. Ben inanmıyorum. Benim iyi veya kötü oyuncu olduğumu seyirci ve otoriteler değerlendirsin isterim. İddialı laflar etmek benim karakterime göre bir şey değil. Ben işini iyi yapan, örnek olan, başarılı bir Türk kadını olmak istiyorum. ŞD-Peki kendini iyi bir oyuncu olarak da mı görmüyorsun?MC-İyi oyuncu olarak görüyorum ama daha çok bunun başkaları tarafından söylenmesi hoşuma gidiyor. Nitekim Abdülhamid Düşerken gibi tarihi ve büyük bir prodüksiyonda yönetmen Ziya Öztan alternatifsiz Nimet rolünü bana veriyor. Sen de izledin, film Nimet karakteri üzerine kurulu. Demek ki Öztan gibi bir yönetmen bunu görüyor. Halk ve sizler de görüyorsunuz ki bugüne değin yaptığım her işte bana destek geldi. ŞD-Bir de single çıkardın. Böylelerine "Her b..a maydanoz oluyor" derler ama senin için geçerli değil, çünkü her şeyi başardın. Kendini gerçek bir star olarak görüyor musun peki?MC-Daha önce de söyledim; Kendi adıma starlık sistemine inanmıyorum. Çünkü çok erken. Türkiyede Türkan Şoray bir stardır. Starlık için çok yıllar geçmesi gerekir. Ben hâlâ Türkan Şorayı keyifle izliyor, gördüğümde mutlu oluyorum. İşte starlık bu. Tarık Akan da bence bir star. Al Pacino, Kemal Sunal... Kendim ve yaşıtlarım için böyle bir şey söyleyemem. 55 yaşıma gelip bu işi başarıyla devam ettiriyorsam bana star denmesini isterim.ŞD-Çocukluğunda sanat dünyasında hiç özendiğin ya da örnek aldığın isimler oldu mu?MC-Hiç özendiğim biri olmadı. Örnek aldığım çok oldu. Benim bütün çocukluğum Filiz Akın filmleri izleyerek geçti. Ama şimdi onu göremiyorum. Şu anki starım Türkan Şoray. Bir de çok istediğim bir şey var; Allah uzun ömür verir de 80 yaşıma gelirsem Yıldız Kenter gibi olmak isterim. Amuda kalkmam gerekse yapmak isterim. ŞD-Kendini başarısız bulduğun iş oldu mu? Örneğin; başrolünü oynadığın Beşik Kertmesi dizisinin tutmadığı için kaldırıldığı söylendi.MC-Başarı, görecelidir. O dizi reyting rekorları kırdı. Kaldırılmadı, ekipte bir problem oldu. Zaten benim anladığım anlamda, televizyon sanat değildir. Önemli olan seyirciye ulaşabilmektir. Bir sinema filmi vizyona girer, gişe yapmayabilir. O zaman da bence iyi promosyon yapmamışsınızdır. Bence başarı, yapılan işin içime sinmesidir. Ama oyunculukta ekip çok önemli tabii. Ekipten biri eksik olduğunda yapabileceğiniz hiç bir şey yoktur. Kötü bir işin iyi oyuncusu olduğuna inanmıyorum. ŞD-Kıpır kıpır bir kızsın, insan senin üzüleceğine inanmıyor. Seni en çok üzen ne oldu Meltem?MC-Hayatı çok seven biri olduğum için sevdiklerimin ölmesi beni çok üzdü. Annem ve çok genç yaştaki ağabeyim öldü. Yıkılmama rağmen yaşamaya devam etmek zorundaydım. Annemin öldüğü günün ertesinde Smokey Joes Cafede çıkıp insanları eğlendirecektim, çünkü bu benim işim. Bazı insanlar "Şov devam eder" sözüne inanmıyor ama bu böyle. Hayat devam ediyor ve çalışmak beni kurtarıyor.ŞD-Biraz özele girelim; ilişkilerin uzun süreli oluyor ama mutlu son yok. Örneğin; Burak Kut, Şevket Gözalan... Üstelik hep sen bitiriyorsun. Nedir seni bu birlikteliklerde hayal kırıklığına uğratan?MC-Uzun yıllar devam ettikten sonra bitmesinden iyidir. İlişki devam etmiyorsa kimin bitirdiği hiç önemli değil. ŞD-Seni etkileyen ilişkin oldu mu?MC-Neden olmasın, oldu tabii. Bundan sonra da olacak. Çok ilişkim olmadı aslında benim. Çok öncelerde kaldı Burak Kut ve tabii ki güzeldi. ŞD-Bazen çok şık bazen rüküşsün. Giyim konusunda akıl hocan var mı?MC-Giyime çok merakım var, çocukluğumdan beri. Bunun sanatçı olmamla alakası yok. Bazen modayı çok yakından takip ediyorum ve medya görene kadar çok ileri gidiyorum, beni rüküş buluyorlar. Sonra diyorum ki "Ben anlaşılamıyorum". Bu sefer gözlerinin alıştığı gibi giyiniyorum, çok şık buluyorlar. Modacım yok, takıntılarım var. Mesela vazgeçemediğim Bahar Korçan. Çok pahalı şeyler giymiyorum, çünkü memleketimde çok aç insan var. Ancak çok beğenirsem alıyorum. Genelde ayakkabı merakım var. Model olarak da ayakkabıda Dolce&Gabbana ve Pradayı seviyorum. Spor kıyafetlere çok meraklıyım. LCW de sevdiğim bir marka. ŞD-Meltemin 24 saati nasıl geçiyor? Ne yiyor, ne içiyor?MC-Sabah sevmesem de erken kalkıyorum. Çünkü işler bu aralar yoğun. Abdülhamid Düşerkenin piar işleri var. Bu arada Biz Size Aşık Oldukun seti varsa mutlaka sabah 08.00de sette oluyorum. Tatil günümse 10.30 gibi kalkarım. Seyahat etmeyi çok severim. Hep yeni yerler görmek için program yaparım. Görmediğim çok az yer kaldı. Güney Afrikayı çok merak ediyorum. Ne yediğime, içtiğime gelince; sabahları müsli yerim, içine de mutlaka mevsim meyvelerinden koyarım. Mutlaka Centrum vitamini ve efervesan C vitamini alırım. Diyet yapmadım bugüne kadar ama çok dengeli besleniyorum. Sebze yemeği severim. Benim için evde sebze yapılır. Yoksa da ben yaparım. En sevdiğim zeytinyağlılar enginar ve ıspanak. İş koşuşturması yoksa 15.00-16.00 saatleri arasında Nükhet Eczacıbaşı ile vücut kontrol ve Zeynep Arkökle dans derslerim vardır. Akşam yemeklerine gitmeyi çok severim. Papermoon favori restoranım. Yazın eğlenceleri severim. O zaman da Buza giderim. ŞD-Yine özel yaşamına değinelim; Nedir bu Çağlayan Tuğal hikayesi? Biliyorsun 20 Ocakta POSTAdaki köşemde ilk ben yazmıştım. Seni onunla görmüştüm.MC-Evet var. Daha çok yeni, 3 ay filan oldu. Şenay Abla, hani sıkıştırmak yoktu (gülüşmeler)?..ŞD-Abdülhamid Düşerken filmini izledim. Gerçekten olağanüstü bir oyun sergiledin. İhtiraslı bir kadın olan Nimet erkeği elinde oyuncak etti. Gerçek hayatta böyle bir fantazin oldu mu hiç?MC-Nimet ve ben çok farklı insanlarız. Nimet kadınlığını çok kullanan bir kadın. Kocasını ödüllendirip cezalandırıyor. Bu tarz kadınlar hayran oldukları ya da güçlü erkeklere aşık olurlar. Çünkü onlar iktidarı severler. Benim aşka ve ilişkiye bakışım çok naif. Dünya vizyonuna ait. Paylaşmaya çok dayalı. İsteklerde bulunma, cezalandırma, ödüllendirme, kısıtlama gibi şeyler bende söz konusu bile değil. Nimet gibi kadınlar kendileri gibi erkeklerle beraber olabiliyorlar ancak. Onların ortaklığı var. Erkek de buna karşılık veriyorsa o da iktidarı seviyor demektir. İnsanlar kendi istekleri doğrultusundaki insanları buluyorlar. Filmin erkek karakteri Şefik bir devrimci. Ne işi var paşa kızı Nimetle? Ama demek ki onda da iktidar hırsı var. Zaten filmde Talat Paşanın çok güzel bir lafı var; "Bir devrimciyi ateşle sınamaktan daha zoru ihtişam ve görkemle sınamaktır" diyor. Çünkü devrimci ateşten korkmaz ama ihtişamdan korkmalı. Aslında bugün de Şefik ve Nimet gibileri çok.ŞD-Tarık Akan, Halil Ergün, Haluk Kurtoğlu, Müjdat Gezen, Erdal Özyağcılar, Ali Poyrazoğlu, Engin Cezzar, İsmet Ay gibi dev oyuncularla aynı filmde oynamak nasıl bir haz?MC-Muhteşem. Çünkü herkes kendine göre bir star. Çekimlere yazın başlandı, 3 ay sürdü. Yönetmen Ziya Bey (Öztan) bana "Nahit Sırrı Örikin romanını okudun mu?" dedi. Okumamıştım ama heyecanlandım, çünkü Öztan benim için çok kıymetli bir yönetmendi. Hemen alıp okudum ve bir oyuncunun başına gelebilecek en güzel şey olduğuna karar verdim. TRT dönem filmleri yapan tek kurum. Filmde Şefiki canlandıran Mehmet Kurtuluş ise Almanyada çok meşhur bir oyuncu ve benim arkadaşımdı. Ben Nimet rolünü aldıktan sonra da Şefik rolü için Mehmeti Ziya Öztana önerdim. İyi de oldu.ŞD-Nimet çok ateşli bir kadın. Şefik ile sevişme sahneleri müthiş. Zorlandın mı o rolde? Ne de olsa Şefik rolünü oynayan Mehmet Kurtuluş yakın arkadaşın. Bu sahneler ne kadar zamanda çekildi?MC-Zorlandım tabii ki. Zaten oyuncu olarak her sahnede zorlanıyorsun. Filme gerekli olduğuna inanmasaydım kabul etmezdim bu sahneleri. Ziya Bey de özel bir insan. Bu sahneleri koymasaydık inan eksik olurdu. Ayrıca çıplaklığı kullanmadım. Seyirciyi üzecek bir şey yok. Hiç prova yapmadan çektik ve tekrarı olmadı. Mehmetin arkadaşım olması avantaj getirdi. Çok başarılı olduk ama heyecanlandım tabii. Ziya Bey de çok heyecanlıydı. Kameralar karşısında kendimi Nimet gibi düşündüm ve oynadım. ŞD-Kanunları yok mu Meltemin ?MC-Tabii ki var. Mesela çıplak oynamam. Soyunmam gerekse de yapamam gibi geliyor. Çok kullanılır, ailemi de rahatsız eder. ŞD-Bugüne değin en beğendiğin dizin hangisi oldu? MC-Biz Size Aşık Olduk. İnanılmaz yoğun olduğum için belki, bu dizi çok hoşuma gitti.ŞD-Beyaz ile aranızda yakınlaşma oldu mu?MC-Beyaz yetenekli bir oyuncu. Soru işaretlerini çok iyi temizledi. Ayrıca arkadaşım. ŞD-Bundan sonraki projeler ne?MC-Duvara Karşı diye bir filmde misafir oyuncu olarak oynuyorum. Almanyada çekiliyor. Başrol oyuncusu yine Mehmet Kurtuluş. O bize Abdülhamid Düşerkende destek verdi, ben de şimdi ona vereceğim. Bir sonraki proje Mehmet ile benim üzerime kurulacak, Almanyada gösterilecek bir film olacak. İkimiz de Avrupada tanınacağız. Benim en büyük idealim; Türkiyede öyle bir film yapılsın ki tüm ödülleri toplasın. Ben içinde olsam da olmasam da. Tabii ki içinde olursam çok daha keyif alırım. Keşke bir Türk filmi Oscar alabilse.ŞD-Peki Meltemin hayatında evlilik ne zaman?MC-Kariyer programlanabiliyor. "2 yıl sonra burada olmak istiyorum" diyorum ve oluyorum. Ama özel hayatımda bunu yapamıyorum. Ne yaparsam yapayım bu bana bağlı değil. Üstelik ben güzel bir ailede büyüdüm. Tabii ki mutlu bir ailem, çocuğum olsun istiyorum ama... Kısmet. Evet bu pazar da bu kadar, kalın sağlıcakla. En kötü gününüz benimkinden iyi olsun efendim. Yazara e-mail: sdudek@simge.com.tr