26.02.2015 - 13:49 | Son Güncellenme:
Hülya Avşar evde herkesin kendisine Malakan dediğini söyledi. İşte o açıklama:
“Ben de Kürt’üm, sende de var…Ben senin kadar ağır yaşamadım o anlattığın meseleleri. Babam bir gün eve gelmişti. Otobüsle gidip geliyordu işe. Üstelik bankacıydı, banka müdürüydü. Dayak yemiş ya da dayak atmış. Her neyse karmançorman… Ne o Kürtçe bi kelime çıkmış ağzından diye… yani ben de anlatsam… O yüzden sen anlatırken hiçbir şey yabancı gelmedi. Şimdi artık konuşabiliyoruz. Ben her yerde konuşuyorum. Hatta ben ilk Kürtçe şarkı söyleyenlerden biriyim televizyonda Yılmaz Erdoğan ile birlikte… Bütün sülale yani Avşar aşireti “Nolcak şimdi, seni içeri alacaklar” dediler. “Ben ne yaptım ki, sadece şarkı söyledim” dedim. Babannemin bana öğrettiğiydi…
Babannem hiçbir şekilde Türkçe bilmiyordu. Dedem de aynıydı. Dedemin adı Apo, babannemin adı Daduk. Babamın adı Ello asıl Kürtçe, benim adım Malakan…
Evde bana Malakan diyorlardı, hala da Malakan derler. Kimse Hülya demez yani bizim akrabalardan.”
BABAMIN ADI ELLO BENİM ADIM MALAKAN
2009 yıllarında Hülya Avşar ile yapılan bir röportajda hayatı hakkında tüm çıplaklığıyla açıklamıştı. Türk Emral Bozkır’la Kürt Celâl Avşar’ın kızı olarak dünyaya geldi. O etnik kimliği hakkında çok konuşmadı, Türkiye onu hep Kürt kökenli olarak tanıdı. Oysa ki Avşar kızı "koyu Kürt" bir babanın kızıymış... Babası işin politik yanındaymış... Onun da ailede herkesin olduğu gibi Kürtçe bir ismi varmış: Malakan!
Hülya Avşar, Kürt açılımına destek veren Sezen Aksu'ya "Ne biliyor ki konuşuyor?" diyerek cevap verince yeniden Kürtlüğü gündeme geldi. Ancak Avşar kızı tüm bunları anlatırken rahatsız olduğunu söylüyor. Çünkü o hem Kürt, hem de Türk olmaktan mutlu hissediyor. Türküm derse baba tarafını incitmekten korkuyor, ama Kürdüm demek de istemiyor! Nasıl yetiştiğini ve içinde bulunduğu durumu Milliyet'ten Devrim Sevimay'a anlattı:
KÜRT OLDUĞUNU NE ZAMAN FARK ETTİ?
Hülya Avşar yüzünde bir yara görünce annesine soruyor. O da "O şark çıbanı" diyor. "O yörede yaşayan herkeste olur"
Avşar kızı hikayenin gerisini şöyle anlatıyor: "Kars-Ardahan; daha doğrusu Hasköy. Ben altı aylıkken annemle babam bir süre babamın memleketinde yaşamışlar ve şark çıbanı da gelip bir şekilde beni orada bulmuş. Bu hikâyeyi dinledikten sonra “o yöre” yavaş yavaş benim merakımı cezbetmeye başladı. Anlatılan her hikâyede “orası” benim daha fazla dikkatimi çekiyordu.
BABAANNEM NİYE BANA MALAKAN DİYOR?
Sonunda artık soruşturur olmuştum. Niye dedemin adı Apo; babaannemin Daduk? Niye babaannem beni hep Malakan (Sarışın) diye çağırıyor? Kardeşimin adı Leyla, ama niye Mışki de diyorlar veya babamın adı Celâl, ama niye “Ello” diye de sesleniyorlar?
Hikâyeler hoşuma gittikçe daha da fark eder oluyordum her şeyi. Amcamlar, halamlar birkaç apartman aşağıda oturuyordu ve evdeki bu bütün hava bana çok eğlenceli geliyordu.
KÜRT OLDUĞUNU HER ZAMAN SÖYLEDİ Mİ?
Hayır, hep değil. Mesela bu bahsi okulda, sokakta uzun bir zaman kimseye diyemedim. Korkuyordum. Anlatmamam gerektiğini hissediyordum. Çünkü benim babam o dönem bankacıydı ve Kürt olduğu için hep problemler yaşıyordu, bir şubeden başkasına gönderiliyordu. Ben de bunları zaman zaman duyuyordum.