'Her dizi yeni bir soluk'

- Artem karakterini sizden dinleyebilir miyiz?
Mardin kökenli, İstanbul’a göç etmiş bir adam. Birlikte çok badireler atlatıp, büyük işler peşinde koşup en sonunda halı dükkanı açtığı Yılmaz’ın (Talat Bulut) hem ortağı hem de en yakın dostu. Eşini yıllar önce kaybetmiş, tutunabileceği tek varlığı kızı ve işi. Bulunduğu mevkiye ve ortama sosyal açıdan her anlamda ayak uydurabilen, halıdan iyi anlayan, antika meraklısı, iyi ve sağlam bir karakter. Hayatındaki tek amacı kızıyla,
iyi bir gelecek kurmak. Dolayısıyla Cennet Hanım (Vahide Perçin) ve kızlarını da kendi ailesiyle özdeşleştirip aynı şekilde yardımcı olmaya, bir anlamda babalık etmeye çalışan
bir adam.

- Senaryoda sizi ne çekti?
Geçen sene yine Limon Film imzalı ‘Poyraz Karayel’ dizisindeki rolümden sonra yapımcımız Hayri Aslan, ‘Göç Zamanı’nın senaryosundan ve bir önceki rolümün tam tersi olan Artem karakterinden bahsetti. Gerçekten de Zafer karakteri arızalı psikopat bir karakterdi ve Artem’in tam tersiydi. Senaryoyu ve karakteri beğenince bu teklife olumlu baktım. Veli Çelik’le birlikte güzel bir ekibe dahil olmak fikri beni cezbetti.

- Töre hikayesi olan bir dizi. Günümüzde töre olaylarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ne günümüzde, ne geçmişimizde, ne de gelecekte töre olaylarının olmamasını, hepimizin eşit, kardeşçe ve insanca yaşayabilmesini umut ediyorum.

- Genç oyuncularla kamera karşısına geçiyorsunuz. Sette ortam nasıl?
Henüz yaşlandığımı düşünmüyorum. Şaka bir yana tabii ki hem tiyatroda hem de televizyonda deneyimlerim var. Sette benden daha tecrübeli ustalarım, abilerim de var. İlk kez ekran karşısına geçen, ilk oyunculuk deneyimi olan arkadaşlarımız da aramızdalar. Bunun dengeliyici bir unsur olduğunu düşünüyorum. Çok güzel bir aile ortamında, iyi bir iletişim kurduk diyebilirim.

- Diziden sonra nasıl tepkiler geldi?
‘Göç Zamanı’nın insanların duygularına hitap eden bir dizi olduğuna inanıyorum. İyi ve kötüler her yerde olduğu gibi burada da var. İyi bir karakteri canlandırdığım için iyi tepkiler alıyorum. İzleyiciler sıcak ve olumlu bakıyorlar. Bu da beni rahatlatıyor.

- ‘Göç Zamanı’ dizisi kariyerinizde nerede?
Her başlangıçta bir anlam vardır. Her yeni tiyatro oyunun bir heyecanı, her yeni dizinin yeni bir soluğu, yeni bir yüzü, yeni bir hayatı vardır. O yüzden ben de kariyerimin henüz hiç bitmeyen tarafındayım.

- Oyuncu olana kadar birçok işle uğraştınız. O günlerde hayal ettiğiniz başarıya ulaştınız mı?
Hayaller hiç bitmiyor ki...

- İzmit’te yaşıyordunuz, İstanbul’a alışabildiniz mi?
Ben İzmir doğumluyum, İzmir’in yeri benim için ayrı. Eskişehir’de okudum, sonra Bursa’da Devlet Tiyatrosu’nda görev aldım. Sonrasında Ankara, İzmit ve İstanbul olarak devam ediyor. İstanbul alışılması gereken bir yer değil, yaşanılması ve katlanılması gereken bir şehir bana göre...

‘Komedi yapmanın zamanı geldi’

- Setten kalan boş zamanlarınızda neler yapıyorsunuz?
Aynı zamanda Kocaeli Şehir Tiyatrosu’nda oyunculuk yapmaya devam ediyorum.
Şu aralar, ‘Baş Belası’ isimli oyunumuzu sahneliyoruz. Hem tiyatro hem de diziyi birlikte yürütmeye çalışıyorum. Boş kalan zamanlarımda ailemle, oğlumla ve eşimle vakit geçiriyorum. Onun dışında yüzmeyi ve gitar çalmayı seviyorum.

- Canlandırmak istediğiniz bir rol var mı?
Bu zamana kadar tiyatroda, televizyonda, sinemada çok farklı karakterler canlandırdım. Ama henüz bir komedi projesinde rol almadım. Artık komedi yapmanın zamanı geldi galiba.

- Şöhret kelimesi sizin içine ne ifade ediyor?
Şöhret aynı mevsimler gibi. Yazı var, kışı var. Her an ne olacağı belli olmayan bir muamma.