28.05.2016 - 16:39 | Son Güncellenme:
İki çocuk annesi Gül Gölge Saygı'nın, televizyoncu Murat Saygı'yla güzel bir evliliği var. Uzun zamandır ekranlardan uzak kalan 36 yaşındaki sunucu, 'Gardırop Savaşları' isimli programda jüri üyesi olarak geri döndü.
Gül Gölge Saygı, Posta Gazetesi'nden Kezban Yılmaz'a konuştu.
Ekşi Sözlük’te sizin için “Selülitlerini sergileyecek kadar özgüvenli kadın” diye bir yorum var. Ne diyorsunuz?
Selülitim hiç yoktu ama geçen sene oldu. Hiç takmadım. Karbonhidratı kestim hemen gitti. Böyle şeyleri hiç umursamam. İkinci hamileliğimde 18 ay kilolu gezdim. Emzirirken de çok kilo aldım. “Güzel olmalıyım” diye bir misyonum yok. Ünlü gibi değil normal bir insan gibi yaşamaya çalışıyorum.
"PİMPİRİKLİ BİR ANNEYİM"
Uzun zamandır ekranlarda yoksunuz, neden?
Üniversite zamanında çalışmaya başladım. Hızlı bir iş hayatım oldu. Derken evlilik, iki çocuk, 18 ay arayla... Çocuklarımın tadını çıkarmak, bana ihtiyaçları olan zamanda yanlarında olmak istedim. Kendimi işe güce versem yıllar sonra pişmanlık duyabilirdim.
Hem çalışıp hem çocuk büyütemiyor musunuz?
Yapanlara saygı duyuyorum ama ben ikisini aynı anda götüremem, götüremedim de. İkinci oğluma hamileliğimde anne-çocuk programı yapıyordum. Doğumdan 40 gün sonra dönmek üzere ara verdim ama yapamadım. Programı bıraktım.
Biraz pimpirikli bir anne misiniz?
Hem de nasıl! Ali 8, Emir 6.5 yaşına geldi, hâlâ rahat değilim. Setteyken bile arayıp, yemeklerini yediklerinden emin olmak istiyorum.
"YARIŞMA BU, KISKANÇLIK NORMAL"
‘Gardırop Savaşları’ programının jüri üyelerindensiniz. Neden 'evet' dediniz bu programa?
Bu tarz bir program dahil çok teklif geldi. Çocuklarımı büyüttüğüm için kabul etmedim. Geçen yıl 'Seneye artık çalışabilirim' diyordum. Doğru zamanda, doğru iş gelince kabul ettim.
Programın adı ‘Gardırop Savaşları’. Kavga, kıyamet çok yani.
Kavga değil, moda konuşalım istiyoruz. Ama olmaması mümkün değil. Birbirini hiç tanımayan, farklı karakterlerde 8 kızımız var. Yarışıyorlar ve kıskançlık normal.
"İDDALI GİYİNİNCE BAKIŞLARDAN RAHATSIZ OLMAM"
Gardırobunuz nasıl?
Önceden bazı parçalara deli gibi para harcardım. Şimdi “Ben bunu nasıl aldım ve giydim?” diyorum. Artık çok beğenmiş olsam da bir kez giyeceğim kıyafeti almıyorum. Sürekli kullanacağım, kendime yakıştırdığım ve rahat ettiğimi alıyorum. Hissettiğim gibi giyiniyorum. Mesela şu an gardırobumda klasik parçalar var.
Davetlere giderken giydiğiniz kıyafetleri ne yapıyorsunuz?
Bir giydiğimi bir daha giymemek gibi takıntılarım yok. Davette giydiğim kıyafetleri farklı kombin yaparak tekrar giyiyorum. Kıyafetleri karıştırmaktan hoşlanıyorum.
İddialı kıyafetler giydiğinizde bakışlardan rahatsız olur musunuz?
Hayır. Çünkü bunun olabileceğini bilerek giymişimdir.
Ülkemizde tarzını en beğendiğiniz kadın kim?
Yonca Ebüzziya ve Esra Oflaz Güvenkaya’yı çok beğenirim.
"YÖNETMEN OLMAYI HAYAL EDİYORDUM"
En son ‘Çiçek Taksi’de oyunculuk yapmıştınız. Tekrar düşünür müsünüz?
Oyuncu değilim. Ama çok dizi teklifi geldi, hâlâ geliyor. Uzun set saatleri beni korkutuyor. İçime sinen bir şey olursa ve yapacağıma inanırsam olabilir.
Film ve televizyon programcılığı okudunuz ama hep kamera önünde oldunuz.Sebebi güzelliğiniz mi?
Evet. Aslında fiziğime rağmen ünlü olma isteğim yoktu. Bana hep “Sen kameranın arkasında değil önünde olmalısın” dediler. Bu yüzden böyle gelişti. Ama hayalim hep yönetmen olmaktı. Okuldayken kısa filmler çekerdik. O başka bir duygu ve hâlâ içimde.
"EŞEK SÜTLÜ SABUNLA YÜZÜMÜ YIKIYORUM"
Güzel, seksi, alımlı, zeki... Bu sözcüklerden hangisi sizi tanımlıyor?
Ben eğlenceliyimdir. Çevremdeki insanlar da böyle düşünür. Anı yaşar, tadını çıkarırım her şeyin. Tabii ki kendimi alımlı ve güzel buluyorum ama bu sıfatların farkında olarak yaşamıyorum.
Nasıl böyle güzel kalıyorsunuz?
Yaşamayı seviyorum. En zor anımda bile gülmeye çalışırım. Hayata bakışınız olumluysa, bu güzelliğinize de yansıyor. Ayrıca fazla makyaj yapmamaya çalışıyorum. Gece yatmadan mutlaka yüzümü eşek sütlü sabunla yıkarım. Eşek sütü inanılmaz faydalı. Sabah kalktığımda cildimde bir yağlanma olmuyor. Gözeneklerde de sıkılaşma fark ettim. En vazgeçilmez ürünlerimden biri o. Doğa yürüyüşü ve spor da yaparım. At biniyorum.
"ESTETİK YOK, BOTOKS VAR"
Estetik var mı?
Estetik yok ama kaş arama botoks yaptırıyorum.
Fiziksel olarak beğenmediğiniz bir tarafınız var mı?
Yok, çok şükür. Annem bana hep şunu öğütledi: Güzelliğine güvenme bir sivilce yeter, parana güvenme bir kıvılcım yeter. Düşünsem belki bir şey bulurum ama önemsemiyorum.
"KISKANIYORUZ"
9 yıldır Murat Saygı ile evlisiniz. Artık evlilik yürütmek zor. Siz nasıl yapıyorsunuz?
İki insanın birbirini tanıması en önemli detay. Sonra da sevgi, saygı geliyor. Bunlar olursa evlilik yürüyor. Bazı çiftlere bakıyorum her şey güllük gülistanlık ama bir yılda boşanıyorlar. Çünkü tanımıyorlar birbirlerini. Evlendikten sonra asıl yüzleri ortaya çıkıyor. Yürütmek istemiyorlarsa da bitiyor. Bence hayat arkadaşı olmak istemek çok önemli.
Kavga ettiğinizde siz mi, eşiniz Murat Bey mi alttan alır?
Duruma göre değişir. O anda taraflardan biri sinirliyse diğeri alttan alır. İki taraf da bağırıp çağırırsa zor. Mesela bizim hiç bağırışlı çağırışlı büyük kavgalarımız olmadı. Çünkü ikimiz de durmamız gereken yeri biliriz.
Eşiniz sizi kıskanır mı?
İllaki. Lüzumsuz kıskançlıklar yapmaz ama kıskanır. Hareketlerinden, tavrından anlarım kıskandığını. Ben de onu kıskanırım. “Ne gerek var şimdi?” falan derim mesela. İkimiz de birbirimizi hala kıskanıyoruz, bu çok güzel bir şey bence.
Dışarıdan bakınca hayatınızda sanki hiç sorun yok gibi görünüyor. Öyle mi, yoksa umursamaz mısınız?
Umursamaz tarafım da vardır ama ben içimde yaşarım her şeyi. Bilmesi gereken, bilmesi gerektiği kadarını bilir. Gerisini yukarıdakiyle hallederim.
"NEFRET EDECEK KADAR DEĞER VERMEM"
Cemiyet hayatından sizi kıskananlar oluyor mu?
Bilmem, olabilir. Herkesin kendi problemi.
Kinci misinizdir, yoksa kolay mı affedersiniz?
O kadar mutluyum, o kadar çok şey biriktirmişim ve sevdiğim o kadar çok insan var ki... Kimseye nefret edecek kadar değer vermem. “Nefret ediyorum” diyeceğim bir kişi bile yok. Çünkü o zaman ona çok büyük değer vermiş olurum. Nefret çok kuvvetli bir duygu, hayranlık barındırır çünkü.
Şu cümleyi tamamlayın: "Karşımdaki ........ yaparsa onu ne kadar sevsem de buz gibi soğurum."
Nankörlük!