Doğulu’dan ‘ex aşk’a şarkı Tanıdığım Derya Danacı bu değil, People bahçeye taşındı, ‘Yaşgünü Kızı’, Delicass Brasserie, Endonezya yemekleri, Reina’da köşe kapmaca, Çapamarka, Uğurkan’dan koreografi dersleri, Vogue’da brunch...Son günlerde medyayı Derya Danacı adlı bir genç adam meşgul ediyor. Kimine göre suçlu, kimine göre şöhret peşinde koşan biri. Sonunda aklının başına geldiğini söyleyen Yasemin Kozanoğlu’na göre ise kendini kullanan adam. Peki kim bu Derya Danacı? Bugüne kadar sustum, yazmadım ama bazı kişilerin onu biraz daha yakından tanımasını ve son noktayı koymayı istedim. Derya’yı medya dünyasında benim kadar yakından tanıyan bir kişi daha yoktur sanıyorum. Onun kısa pantolonlu halini bilirim. Derya’nın babası Cevdet Danacı, İzmir’den patronum olur. O tarihlerde İzmir medyasına pek çok iyi ismi transfer etmişti. İlk aklıma gelenler; Tanju Ateşer, Enver Demirkol. Sanırım 1978 yılıydı, İzmir’de ‘Merhaba’ adlı bir gazete çıkartmaya başlamıştık. Düşünün; magazinin merkezi İstanbul, biz İzmir’den kafa tutmaya çalışıyoruz. Kısa sürede büyümüştü şirket. Bina ve matbaalar da Danacı’nındı.
O tarihlerde İzmir Fuarı’ndaki Lunapark Gazinosu’nda sahneye çıkan, henüz ameliyat olmamış Bülent Ersoy’un fırlayan göğsünü çekip ikinci baskı yapmıştık. O sırada Cevdet Danacı baba adamdı. Bütün çalışanlara öyle kol kanat gererdi ki ondan ayrılmak çok zor olmuştu. Cevdet Danacı’nın ‘Merhaba’yı sevgili arkadaşım Osman Hattat’a satmasına aracılık etmiştim. Cevdet Bey, Danateks diye bir tekstil firması kurdu. Ardından ben İstanbul’a yerleştim, yıllarca sık sık görüştük. Evlerinde
yemek yedim. İngilizce öğretmeni olan, o zarif, dünya hanımefendisi eşi, pırıl pırıl iki oğlu Deniz ve Derya ile sıkı fıkıydık. Derya müthiş güzel bir çocuktu. Kısa pantolonla gazeteye geldiğinde herkes yanağından makas alır, kucağından indirmezdi. İlerde iyi bir gazeteci olmayı düşlerdi, zaten mürekkep kokusuyla büyümüştü. Şimdi yazılı ve görsel medyada çıkan Derya Danacı’ya bakıyorum da çok değişmiş, çok. Babası ve annesi onu çok iyi yetiştirmişlerdi.
Ya koşullar onu bu hale getirdi, ya o yoldan çıktı, bilemem. Aile son derece üzgün. Özellikle de annesi. Tanıdığım Derya Danacı, bu değil. Derya’nın, babası Cevdet Danacı ile fotoğrafına ilk kez bu sayfada yer veriyorum. Dilerim Derya doğru yolu bulur. Efendim, Etiler-Korukent girişindeki eski Biet Kebap Evi’nin yerinde 1 ay önce Casita-Delicass Brasserie açıldı. Eski bir arkadaşımın yeri olduğu halde gitmek yeni nasip oldu. Sahibi Haluk Tanrıverdi ve zarif eşi Lale
işi büyüttüler. Önce Etiler, ardından Şaşkınbakkal, son olarak da Bodrum’da açtıkları Casita Mantıevi’ni herhalde duymayan kalmamıştır. Etiler’deki o minicik dükkan; sanat, sosyete ve iş dünyasının pek çok ünlüsünün uğrak yeridir. Kışın bile insanlar içerde yer bulamazlar, masalar dışarı çıkarılır. Ve insanlar Casita’nın birbirinden lezzetli yemeklerine doyamazlar.
Hele
o çifte kavrulmuş kadar lezzetli olan mantısı, feraye ve çökertmesi yok mu?.. Şimdilerde Casita, 20 yıllık tecrübesini Korukent girişindeki Delicass Brasserie’de konuşturuyor. Fransız şef Nicolas Cartier imzalı İtalyan, Fransız ve Türk mutfaklarının seçkin örnekleri sunuluyor. Sevgili Haluk Tanrıverdi’nin önerileri; soğan çorbası, dinozor, curcuna, bilumum makarna, çökertme, feraye, kalamar, carpaccio, Akdeniz kulesi, beğendili dürüm, odun fırınında pişen pizzalar. Casita Delicass öğle yemekleri için de ideal. Dekorasyonu Hakan Kurbanzade yapmış. O gün biz, başlangıç olarak ortaya karışık ızgara ve sote sebzelerden oluşan ‘Nicolas’ın gizli bahçesi’nden istedik. Bir de roka ve parmezan peynirli
dana carpaccio... Ana yemek olarak ben kremalı kuşkonmaz sosu ve brokoli graten ile sunulan ızgara tavuk istedim; ‘Argenteuil ızgara tavuk’. Sırdaşım İsmail Akkaya ise sebze katları ve patates püresi eşliğinde, dana bonfileden meydana gelen ‘Akdeniz kulesi’ yedi. Dikkatimi çekti; mönüde sıcak salatalar vardı. ‘Bayan Piggy Salatası’ çok cazip geldi. Tek başına bile doyuracak kadar zengin; bacon, ceviz, domates, balzamik hardal sosu... Finali French Kiss ile yaptık. Çikolatalı fudge kek,
muz püresi ve tahinli sos. Kişi başı
25-30 milyona çıkabilirsiniz. Mönüde çeşit o kadar çok ki insan tercihte zorlanıyor. Bir kez daha giderim doğrusu. Yakında bahçesini de açıyorlar. Bilginize.
Telefon numarası (0212) 281 42 82.
People bahçeye taşındı, ‘Yaşgünü Kızı’ Can dostumun sağ kolu sevgili Aykut Gündüz ve People’ın başarılı aşçısı
Gazi Ateş, Londra’dan geldiğimden beri başımın etini yiyorlardı. Havuz kenarını açıp bahçeyi güzelleştirmişler, mönüyü de yenilemeye karar vermişler ya, illa ki göreceğim. Sanki gurmeyim. Bir akşam gazeteden çıkınca gittim. Aykut, ben, şef Murat, Aykut’un karısı Mine ve buranın işletmecisi sevgili Tolga Sezgin oturduk masanın başına. Benim mide nazik, öyle her önüne konulanı kabul etmiyor. Önce haşlanmış sebze ile birlikte portakallı ördek getirdiler. Ardından tavuk şinitzel, limonlu levrek, fırında patatesli kuzu pirzola ve sebzeli ravioli... Hepsinden tattık. Daha neler varmış, neler. Tatlı mönüsüne sakız muhallebisi koymaları konusunda ısrar ettim. Bu kadar kahırlarını çektiğime göre bakalım Gazi Usta koyacak mı? Bahçe harika. Biraz üşüdüm ama kazakla idare ettim. DJ Özhan da karma Türkçe CD koydu. Keyfime diyecek yoktu valla. People’ın yazlık bahçesi kaçmaz, haziran sonuna kadar açık. Hammam’ın devreye girmesiyle People kışa hazırlanacak. Ortaklardan Sabi Totah, Las Vegas’a gitmiş. Sevgilisi Sevcan’ı almamış, dönüşte kıyamet kopmuş. People’dan çıktıktan sonra film seyretmek istedi canım. Arabayı evin garajına koyup Maslak’daki Seba Sinemaları’na gittim. Saç doktorum ve kankam Veysel Şenel ile karısı Aynur önermişlerdi, ‘Birthday Girl -Yaşgünü Kızı’na girdim. Komedi, dram ve romantizmin iç içe olduğu bir Amerikan filmi. Nicole Kidman, Ben Chaplin, Vincent Cassel başrollerde. Konu şöyle; Hiç bir şeyi yakalayamayan 30 yaşlarındaki John Buckingham, hayatını aynı kasabada ve işte geçirmiş bekar bir adam olarak arayış içindedir. Başarılı bir bankacı olmasına rağmen aşk ilişkilerindeki çekingenliği yüzünden aradığını bulamamıştır. Sonunda internet kanalıyla bir Rus güzeli Nadia (Nicole Kidman) ile tanışır ama başına gelmeyen de kalmaz. Nadia’nın doğum gününde sürpriz yapıp Rusya’dan gelen akrabaları Ben’in hayatını altüst ederler. Filmi izlerken yine bu yıl izleyip hayran kaldığım, başrollerini Antonio Banderas ile Angelina Jolie’nin oynadıkları
‘Original Sin-Günahkar’a aklım gitti.
O filmde de kahve tüccarı olan Luis (Antonio Banderas)’in başı, mektupla tanıştığı Julia (Angelina Jolie) yüzünden belaya giriyordu. Bir başka deyişle ‘Yaşgünü Kızı’, ‘Günahkar’dan kopya çekmiş. Senaryo hırsızlığı sadece Yeşilçam’da olacak değil ya.
Çapamarka yaza devam, Vogue’da keyifli bir pazar Haftasonu yine 40 kapının ipini çektim. Finali de Çapamarka’da yaptım. Maşallah gece saat 02.00 de kapıdan zor girdik. Çocuklar yer hazırlarken Özben Önal, Rıfat Dedeman ve Banu Dedeman’ı gördüm. Bir grup arkadaşlarıyla birlikte masaların üzerindeydiler, DJ Mert’in müziğiyle kendilerinden geçmişlerdi. Mert üç yıldızlı Galatasaray forması, başında şapkası ile hasta bir Galatasaraylı olarak şampiyonluğun verdiği mutlulukla konukları coşturdu. Mert iyi müzik yapıyor ama bazı geceler yorgunluktan mı nedir, suratı asık. Nitekim pazar günü Çapamarka’daki brunch’da konuştuk. Çocuk haklı; düşünün 200-300’e yakın insan. Gecenin bir saatinde ‘Keskin Bıçak’ ya da ‘Gülüm Benim’i isteyen müşteri oluyor. Bazı müşteriler azıtıp 3-4 şarkı birden talep ediyorlar, çocuk hangisine yetişeceğini şaşırıyor. İnsanları da kırmak istemiyor, mutsuzluğu yüzüne yansıyor. O gece People’da garsonların şovu vardı. Sosyete güzeli Sedef Bozok, Habertürk’ün başarılı haber spikeri Deniz Arman, İsmail Akkaya, can dostum İzzet Çapa, sevgili Feyza Kırca, yine çıkarmışlar bizim yakışıklı garsonlar Selçuk ile Ahmet’i, maytaplar içinde dansettiriyorlardı. Bir başka köşede
Muzi Karaata, Saffet Arıkan, artık
bu yaz evlenmeye karar veren sevgili Hande Bermek ve Murat Başoğlu çifti, New York’dan işleri nedeniyle
İstanbul’a gelen Gökhan Yüzbaşıoğlu ile kız kardeşi Neslihan ve yakın arkadaşı olan Beşiktaş’ın eski yöneticilerinden Bahattin Demir eğleniyorlardı. Yazın Çapamarka aynen devam ediyor. Hammam ile ilgili projelerden söz etmiştim, başka bombalar da var, yine benden duyacaksınız. Efendim, keyifli
bir pazar için İstanbul Doors
Restaurant Group’a bağlı olan,
Beşiktaş Plaza’nın teras katında yer
alan Vogue Restaurant’ı tercih edebilirsiniz. Her pazar 10.30-16.00 arası zengin mönüsü ile Vogue brunch sizleri bekliyor. Açık büfe kahvaltıda peynir çeşitleri, kekikli ve biberiyeli faccio, cevizli roll ekmek, pancake, french tost, bagel, donut, üzümlü danish, muffin, meyva salatası, sahanda yumurta çeşitleri gibi pek çok iştah açıcılar var. Bu pazar Vogue’a uğramak istiyorum. Eskiden kredi kartları geçerli
değildi, artık geçerli, bilginize. Vogue Restaurant’ın telefon numarası (0212) 227 44 04. Hilton İstanbul’da bir haftadır Endonezya’nın gizemli tatları lezzet düşkünlerine sunuluyor. Yarın son gün. Bir haftadır Çırağan Kempinski’deki Gazebo Restaurant-Cafe’de tatlı ve tuzlu krep günleri devam ediyor. Sevdiğim bir ağabeyim ile Gazebo’da buluştuk. Istakoz soslu ıspanaklı krep ve vanilyalı dondurma eşliğindeki krep harikaydı. Daha ne çeşitler var; Köri soslu acı karidesli, tavuk biberiyeli savoy, fıstıklı dondurma eşliğinde çikolatalı krep... Bugün bitiyor, uğrayın isterseniz.
Dilruba, Ali’yi görünce kaçtı; Kenan, Ebru’yu unutamıyor Bir arkadaşımla Reina’da randevum vardı. Karnım tok olduğu için bir duble rakı içtim. Sağolsun, genç ortak Ali Ünal eksport rakıyı eksik etmez. Benim de böyle bir alışkanlığım var işte, diğer rakı çeşitleri ağır geliyor. Baktım, içerde Tuncer Öztarhan ile Ece Erken. Bu çocuklar birbirlerine çok yakışıyorlar, dilerim bu birliktelik mutlu sona ulaşır. Bir başka köşede ise İzzet Antebi, sevgilisi Hande Demir, Melda Kamhi, Yasemin Sadıkoğlu, Habertürk’ün patronu Ufuk Güldemir, Habertürk Tev’de yayınlanan ‘Yüz Yüze’ ile ekranlara dönen Kenan Erçetingöz, Ali Haşhaş, Dilruba Sarıyer, Kenan Doğulu eğleniyorlardı. Bir ara Ali Sunal geldi. Malum Dilruba, Ali’nin eski kız arkadaşı. Ali’yi görünce önce saklandı, ardından da çıkıp gitti. Halbuki Dilruba medeni bir genç kız, bence eğlencesini sürdürecekti.
O arada Kenan, perşembe geceleri The Mix’in çok eğlenceli olduğunu söyledi. Ama ben perşembe geceleri çıkmadığım için Kenan’ı Şaziye’de izliyorum. Kenan’la ilgili bir haberi size nakletmek istiyorum. Sevgili Kenan’ın affına sığınarak. Kenan bir türlü eski sevgilisi Ebru Akel’i unutamamış. Geçtiğimiz gece yakın arkadaşı Cem Özer’in evinde dünya güzeli Funda adlı bir kızla birlikte olmuş. Kız, bir popçunun eski nişanlısıymış ama nafile. Bu arada Londra’da klibini çektiği ‘Tutamıyorum Zamanı’ adlı şarkıyı da Ebru Akel için yazmış. Şarkının sözlerine gelince; "İnadına yenilmeden, aşık olmadan gel / Bu gidişin sonu kötü, kalbi kaybetme gel / Siyahını bırak da gel, derdi sil yeter / Şafağım daralır, kararır geceler / Yerine hiç beni koyup sarhoş oldun mu sen / Kaderine boyun eğip düne küstün mü sen / Yüreğine cayır cayır kor çile saçıp / Göz göre göre korku saklayıp / Boğazına gömülüp sustun mu hiç / Kal gittiğin yerde mutlu ol / Ya da gel, kalbimde tahta sahip ol / Senin gülen yüzüne hasret bu serseri kalbim / Ama karar ver, tutamıyorum zamanı"... Artık adını koreograf olarak bir dünya markası haline getiren sevgili Uğurkan Erez şimdi de İstanbul Kültür Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi’nde öğretmenliğe başladı. Fakülte bünyesinde gerçekleştirilen ‘Dizi film oyunculuğu’, ‘İletişim stratejileri’ adlı sertifika programları dahilinde, Uğurkan perşembe günleri saat 14.00-18.00 saatlerinde koreografi konusunda uygulamalı ders verecek. Bu derslere Uğurkan’ın ajans kadrosunda yer alan Çağla Şıkel, Yüksel Ak İpek, Burcu Kutluk, Şenol İpek ve Murat Mısırlı da katılacaklar. Evet efendim, bugünlük de bu kadar,
en kötü gününüz benimkinden iyi olsun.
Yazara e-mail:
MAGAZİN