CaddeATLANTiK’iN iKi YAKASINI BiRLEŞTiREN SANAT KÖPRÜSÜ

ATLANTiK’iN iKi YAKASINI BiRLEŞTiREN SANAT KÖPRÜSÜ

02.10.2011 - 23:29 | Son Güncellenme:

Amerikalı Kevin Spacey, Britanya’nın en önemli tiyatrolarından Old Vic’in başında bulunurken...

ATLANTiK’iN iKi YAKASINI BiRLEŞTiREN SANAT KÖPRÜSÜ

...Sam Mendes bir İngiliz olarak Amerika’nın en büyük sinemacıları arasında yer alıyor. İkilinin işbirliği sinemadan sonra tiyatroda da devam ediyor ve Spacey, ‘Amerikan Güzeli’ndeki yönetmeni Mendes’in ‘III. Richard’ rejisiyle İstanbul’u şereflendiriyor

Haberin Devamı

Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi, bu hafta büyük bir tiyatro olayına tanıklık edecek. İstanbul Tiyatro Festivali ve İstanbul Şehir Tiyatroları’nın işbirliğiyle Sam Mendes’in yönettiği ve Kevin Spacey’nin başrolünü oynadığı, Shakespeare klasiği ‘III. Richard’ beş gece boyunca İstanbul’da sahnelenecek.
Amerikalı sinema ve tiyatro oyuncusu Kevin Spacey’nin genel sanat yönetmenliğini üstlendiği Old Vic Tiyatrosu ile İngiliz film ve tiyatro yönetmeni Sam Mendes’in sahibi olduğu tiyatro ve sinema yapım şirketi Neal Steal’in ortak yapımı olan temsil, Bank of America’nın sponsorluğunda, İngiliz ve Amerikalı sanatçıların ortak çalışmalarını destekleyen The Bridge Project kapsamında gerçekleştiriliyor.

Haberin Devamı

Bu ikiliye dikkatDünyanın birçok önemli sanat merkezinde sahnelenmesi planlanan oyun Mendes ve Spacey’nin tiyatro alanındaki ilk işbirliği özelliğini taşısa da sanatseverler bu ikiliyi Oscar Ödüllü ‘Amerikan Güzeli’ (American Beauty) filmindeki ortaklıklarından ötürü çok iyi tanıyor.
Aslında onların kariyer hikayesi tam anlamıyla Atlantik’in iki yakasını birleştiren bir köprü niteliğinde. Mendes bir İngiliz olarak Amerika’nın en büyük sinemacıları arasında yer alırken, Amerikalı Spacey, Britanya’nın en önemli tiyatrolarından birinin başında bulunuyor.
Spacey, yetenekli olduğu kadar esrarengiz bir kişiliğe de sahip. Bu nedenle de özel yaşamıyla ilgili çok fazla bilgi vermekten kaçınmıştır hep. 1998’de bir röportajda şöyle der: “Özel yaşamın hakkında çok fazla bilgi vermeyerek sanmayın ki kendimle ilgili esrarengiz bir hava yaratmaya çalışıyorum. Tam tersine, benim hakkımda ne kadar az şey bilirseniz ekranda ya da sahnede gördüğünüz karaktere sizi çok daha kolay inandırabilirim.”

Okuldan atıldı, tiyatroyla tanıştı1959’da Kaliforniya’da doğan Kevin Spacey, yoksul bir Amerikan ailesinin üç çocuğundan en küçüğü. Annesi hemşire, babasıysa geçici işlerde çalışan bir işçi olan Kevin, henüz ilkokul çağlarındayken ablasının bahçedeki ağaç evini ateşe verince babası tarafından Northridge Askeri Lisesi’ne gönderilir. Burada da rahat durmaz. Bir arkadaşıyla kavga eder ve daha ilk haftasında okuldan atılır. “Aslında ben haklıydım ama oranın kuralları vardı ve herhangi bir olaya karışan öğrencinin gitmesi gerekiyordu” diye anlatıyor durumu: “Böylece başka bir liseye başladım ve hayatımın dönüm noktası olan tiyatroyla da tanıştım.”
Lisede sahnelenen ‘Sound of Music’ müzikalinde oynadığı Yüzbaşı von Trapp rolüyle tiyatro oyunculuğuna da ilk adımı atar. 1980’li yıllarda Broadway’de yardımcı oyuncu olana kadar çeşitli mekanlarda stand-up gösterilerine çıkar. Özellikle sinema ve televizyon dünyasının ünlü isimlerini taklit ettiği gösterilerle dikkat çeker.
Daha ilk yıllarda, kendisine sahne ismi olarak babaannesinin soyadı olan Spacey’i seçer. New York’taki prestijli sanat okulu Julliard’da iki yıl boyunca drama eğitimi aldıktan sonra, 1981’de New York Shakespeare Festivali’nde sahnelenen ‘IV. Henry’de oynadığı küçük rolle profesyonel kariyerine de başlamış olur. Festivalin yönetmeni Joseph Papp’ın desteğiyle bir yıl sonra Amerikan tiyatro dünyasının tam kalbine düşer.
Broadway’de ilk ortaya çıkışı Henrik Ibsen’in ‘Hortlaklar’ında canlandırdığı Oswald karakteriyle olur. Oyunun başrolünde Liv Ullman oynamaktadır. 1986 yılında Jack Lemmon ve Peter Gallagher gibi usta aktörlerle birlikte oynadığı ‘Long Day’s Journey Into Night’ adlı Eugene O’Neill oyunu ABD’de büyük ses getirir. Ustası ve akıl hocası olduğunu her fırsatta dile getirdiği Jack Lemmon ile dostluğu da bu yıllara dayanır.
Kevin Spacey 1991’de Neil Simon’un Broadway’de sergilenen oyunu ‘Lost in Yonkers’da canlandırdığı Louie Amca karakteriyle tiyatro dünyasının önemli ödüllerinden Tony Ödülü’nü alır.

Haberin Devamı

Ünlüler kulübüne girişAynı yıllarda yine Lemmon’un yardımıyla TV dizileri ve sinema filmlerinde adını duyurmaya başlar. ‘Glengary Glen Ross’ isimli 1992 yapımı filmde canlandırdığı ofis müdürü rolüyle sinema izleyicisi ve eleştirmenlerinin de dikkatini çeker. Ancak, Kevin Spacey’nin dünya çapında büyük bir üne kavuşmasını sağlayan tabii ki 1996 yapımı ‘Olağan Şüpheliler’ (The Usual Suspects) filmi olur. Bu filmde canlandırdığı Verbal Kint karakteri kendisine En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar’ı getirir.
Artık ünlüler kulübünün bir üyesidir Spacey. Hasılat rekorları kıran filmlerin aranılan oyuncusu ve yapımcısıdır. Buna rağmen tiyatroyla bağını hiçbir zaman koparmaz:
“Ben her zaman bir tiyatrocu olarak gördüm kendimi ve kariyerimi de böyle noktalamak istiyordum. Sinema oyunculuğu hayatıma bir sürpriz olarak girdi. Ancak geri kalan hayatımı sürekli filmler yapıp arada bir tiyatroda oynayarak sürdürmek istemiyorum. Bunun yerine sürekli tiyatro oyunlarında oynayıp arada bir film yapmayı tercih ederim. Öte yandan bir tiyatrocu olmasaydım sinema oyuncusu da olamazdım. On yıl boyunca tiyatroyla uğraşmam sinemadaki başarımın da sırrıdır.”
1999’da Empire dergisinin yaptığı soruşturmada ‘Tüm Zamanların En İyi Aktörü’ seçilen Kevin Spacey, sinema ve tiyatroda canlandırdığı gaddar, soğukkanlı, dahi ve psikopat karakterler aracılığıyla benzerine sık rastlanmayan, özgün bir oyunculuk ekolünün başlı başına yaratıcısı da olur.

Haberin Devamı

Old Vic’li günlerSinema kariyerindeki yükselişe karşın dönüp dolaşıp yolu gene tiyatroyla birleşir. 1999’da Sam Mendes’in ilk yönetmenlik denemesi olan ‘Amerikan Güzeli’ndeki rolüyle En iyi Erkek Oyuncu Oscar’ına uzandığı yıllarda bile kalbi tiyatro için çarpmaktadır, nitekim 2003’te, Londra’da bulunan yaklaşık 200 yıllık Old Vic Tiyatrosu’nun başına geçer ve artık İngiltere’de yaşamaya başlar.
Aynı zamanda kendi adını taşıyan bir de vakıf kuran Spacey, böylece genç tiyatro yazarları, yönetmenleri ve oyuncularının yetişmesi için önemli çalışmalara da imza attı. Dünyanın her yerinde vakfı aracılığıyla atölye çalışmaları yapan aktör, vakfı kurma amacını şöyle anlatıyor: “Yıllar önce Jack Lemmon bana demişti ki; ‘Eğer mesleğinde yüksek bir yerlere geldiysen asansörü aşağıdakilerin de kullanabilmesi için geri göndermek zorundasın’.
Hayatının geri kalanının alt kattakileri asansörle yukarılara taşımaya adamış görünen Spacey, bu alışkanlığını İstanbul’da da sürdürerek gençlerle bir atölye çalışması gerçekleştirecek.
5-9 Ekim 2011 tarihleri arasında her akşam 20.30’da, biletler hızla tükendiği için ek olarak 8 Ekim Cumartesi bir de saat 15.00’te Harbiye Muhsin Ertuğrul sahnesinde izlenebilecek tiyatro gösterisinde Mendes’e Maureen Anderman, Haydn Gwynne, Jack Ellis, Gemma Jones gibi oyuncular da eşlik edecek.