21.07.2022 - 07:27 | Son Güncellenme:
Asbest nedir sorusu araştırma konusu olmaya devam ediyor. Kolay tutuşması, ısıya dayanıklı olması ve ısı izolasyonu sağlaması nedeniyle asbest birçok sektörde kullanılmaktadır. Asbest ticari adıyla amyant olarak bilinmektedir. Asbest inşaat, gemi, otomotiv ve tekstil gibi birçok sanayi kolunda kullanılmaktadır. Ülkemizde de 2010 yılına kadar birçok sektörde kullanılmıştır. Asbest ligleri havada solunur hale geldikklerinde öldürücü olabilmektedir. Solununa asbest lifleri akciğerde birikir ve zedelenmelere yol açar.
ASBEST NEDİR NERELERDE KULLANILIR?
Asbest, tabiatta doğal olarak bulunan ve lifsi (iğsi) yapıda olan bir mineral grubuna verilen ortak isimdir. Asbest grubunda yer alan minerallerin temel ortak özelliği lifsi yapıda olmalarıdır.
Lifsi minerallerin boy : en oranı 3’ten fazladır. Yani boyları enlerinden en az 3 misli veya daha fazla uzundur. Asbest mineralleri bu lifsi yapısal özellikleri nedeniyle “fibröz mineraller” olarak da anılırlar. Mineraller bu yapı sayesinde ısı, sürtünme ve baskıya yani strese dayanıklıdırlar, lifsi yapıları onlara mükemmel bir yalıtım yeteneği verir. Bu özellikleri sayesinde asbest endüstride, yaklaşık 3.000 iş kolunda yaygın kullanım alanı bulmuştur.
Son yüz yılda asbest ile insan arasında yoğun bir temas yaşanmıştır. Asbest temasının gelişmiş ülkelerdeki nedeni esas olarak madencilik ve endüstri ortamlarında gelişen mesleksel ilişkilerdir. İşçiler asbest madenlerinde ve bazı iş kollarında doğrudan, bazı iş kollarında ise zaman zaman doğrudan veya dolaylı olarak asbest ile temas etmişlerdir. Yine bu maden veya iş yerlerinin çevresinde yaşayanlar ise oluşan çevre kirliliği nedeniyle, daha düşük yoğunlukta da olsa asbest ile temas etmek durumunda kalmışlardır.
Gelişmekte olan ülkelerde ise asbest teması, sanayinin gelişimine koşut olarak yavaş yavaş artmaktadır. Özel bir temas şekli olarak, bazı coğrafi bölgelerde doğal toprak örtüsünde yer yer bulunan kontaminasyon nedeniyle, özelliklerini detaylı olarak ileride aktaracağımız şekilde, asbest teması kırsal alanda da gerçekleşebilir.
Halen gelişmiş ülkelerin tümünde asbest kullanımı yasaklanmıştır. Ülkemizde de 2010 yılında asbest üretimi ve kullanımı tamamen yasaklanmıştır. Ancak bu tarihe kadar üretilen ve kullanılan asbest halen hayatımızın her anında yer almaktadır. Gelişmekte olan bazı ülkelerde, Hindistan, Rusya ve gelişmemiş ülkelerde asbestin üretimi ve endüstride kullanımı devam etmektedir.
Asbest üretimi ve kullanımının yasaklandığı ülkelerde bu iş kolları yavaş yavaş asbestten farklı maddeler kullanmaya, örneğin cam elyafı kullanmaya dönmüş, böylece iş kollarında asbestten risksiz ortamlar oluşmaya başlamıştır. Ancak daha önce kullanılan ürünler nedeniyle asbest teması devam etmektedir. Örneğin eski model arabalarda fren sistemlerinin tamiri sırasında, eski binaların yıkımında, gemi söküm atölyelerinde, eski tip kaynak ve eski tip yüksek ısı ocaklarında çalışanlarda asbest ile temas mümkündür ve hala bu iş kollarında sorun devam etmektedir.
Yukarıda sıralanan bütün bu özellikleri dikkate alarak asbest ile doğal toplumsal yaşantıda insan temasını epidemiyolojik olarak aşağıdaki gibi sınıflandırabiliriz:
1- Mesleksel temas (endüstri nedenli temas)
2- Primer: Asbest madeni,
3- Sekonder: Asbest içeren madde ile çalışan iş yerleri, örneğin eternit, tekstil sanayii.
4- Tersiyer: Meslek ortamından çevresel temas:
1- Çevresel temas: Yaşam ortamlarında kullanılan bazı malzemelerdeki asbest kontaminasyonu nedeniyle genel popülasyonun teması.
2- Kırsal alanda asbest teması: Kırsal alanda yaşayan köylülerde gerçekleşen temas.
Asbest Teması Nedenli Hastalıklar
Asbestin gerek doğada serbest olarak bulunması gerekse endüstride yaygın kullanımı nedeniyle her insan asbest ile temas eder. Yaşanılan yere bağlı olarak değişmekle beraber günde ortalama 10.000 – 15.000 arası asbest lifi soluyabiliriz. Suda da asbest lifleri bulunur, lif miktarı litrede 200.000’ e ulaşabilir. Bu kaçınılmaz temas nedeniyle her insan günlük yaşamda asbest ile temas eder. Her insanın akciğerlerinde asbest lifleri belli sayılara kadar bulunabilir. Hastalık oluşturmada asbest ile artan temas süresi, çok yoğun temas ve akciğerde artan asbest yükü artan risk getirir. Kısa süreli, düşük konsantrasyonda asbest solumak zaten doğal ortamda yaşamayla temas edilen lif miktarından fazla bir riske neden olmaz.
Asbestin nefes yoluyla alındıktan sonra solunum sistemi üzerine oluşturduğu etkilenim sonucu ortaya çıkan, kesin kanıtlanarak tanımlanmış hastalıklar-patolojiler şunlardır:
1- Kalsifiye veya kalsifiye olmayan plevral plak (akciğer zarı üzerinde kireçlenme yapmış veya yapmamış lokal zar kalınlaşmaları),
2- Diffüz plevral fibrozis (akciğer zarında çepeçevre kalınlaşma),
3- Benign asbest plörezisi (akciğer zarları arasında iyi huylu su toplanması),
4- Asbestozis (akciğerlerde asbest toplanmasına bağlı sertleşme ve bozulma),
5- Yuvarlak atelektazi (akciğerde küçük sönmüş alanlar),
6- Mezotelyoma (akciğer zarı kanseri),
7- Akciğer kanseri.
Bu hastalıklar asbest ile temas etmiş topluluklarda normal insan topluluklarına göre çok daha sıktır.
Asbest’in yol açtığı hastalıkların ekonomik yükü de olukça büyüktür. Asbest’in yol açtığı hastalıkların tedavisi için Almanya’nın yıllık harcaması 290 Milyon Euro’yu bulmaktadır. Japonya’da ise bugüne değin toplam 27 Milyar Yen harcandığı belirtilmektedir.
Önümüzdeki 30 yıl boyunca sadece mezotelyoma hastalığının gelişmiş ülkelere maliyeti 300 Milyar USD’den fazla olacaktır. Halbuki asbest teması önlenebilir bir durumdur. Dolayısıyla asbest nedenli hastalıklar da tamamen önlenebilir hastalıklardır. Nitekim başta gelişmiş ülkeler olmak üzere dünyanın bir çok bölgesinde asbest nedenli hastalıkların önlenmeleri için büyük çabalar gösterilmektedir. Türkiye Asbest Kontrolü stratejik Planı da bu tür çalışmaların en kapsamlı ve ne önemli örneklerinden birisidir.