Arkeoloji‘Taş Tepeler’de hayvan sembolizmi

‘Taş Tepeler’de hayvan sembolizmi

16.03.2025 - 17:24 | Son Güncellenme:

Şanlıurfa’daki Taş Tepeler’de bulunan hayvan tasvirleri, insanın doğayı anlama ve ona anlam yükleme çabasının en erken izleridir. Bu tasvirler, aynı zamanda bir inanç sisteminin de yansımaları.

‘Taş Tepeler’de hayvan sembolizmi

Bengisu Çolak- Güneydoğu Anadolu’da, özellikle Şanlıurfa ve çevresinde bulunan Göbeklitepe, Karahantepe, Sayburç ve Sefertepe gibi ören yerleri, insanlık tarihine dair köklü sorulara yanıt arayan arkeologlar için adeta birer açık hava laboratuvarı niteliğinde. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Taş Tepeler” projesi kapsamında araştırılan bu alanlar, yalnızca olağanüstü mimari yapılarıyla değil, aynı zamanda taş sütunlar üzerlerinde betimlenen hayvan tasvirleri ve çeşitli ebat ve biçimlerdeki hayvan heykelleriyle de dikkat çekiyor.

Haberin Devamı

Bu kabartmalar, kazıma desenler ve heykeller, yalnızca süsleme amacıyla ve estetik kaygılarla mı yapılmıştı, yoksa bugün vakıf olamadığımız daha derin bir inanç sisteminin parçaları mıydı? Bu tasvirlerin Paleolitik mağara resimlerinde gördüğümüz hayvan tasvirleriyle bağlantıları olabilir mi? Mezopotamya, Hitit ve Yunan mitolojilerinde rastladığımız hayvan sembolizmi, Taş Tepeler’e dayanan bir düşünce geleneğinin devamı olabilir mi? Bu yazıda, Taş Tepeler’deki hayvan tasvirlerini sanat ve mitolojiden örneklerle karşılaştırarak inceliyoruz.

Av, ruhaniyet ve ilk semboller

İnsanın hayvanları tasvir etme geleneği, Neolitik Çağ’dan çok daha eskiye uzanır. Batı Avrupa’daki Lascaux, Chauvet, Altamira gibi mağaralarda rastlanan Paleolitik Dönem sanatında at, bizon, geyik, aslan vd hayvanların mağara duvarlarına yapılan resimleri ve üç boyutlu heykelcikleri yaklaşık 30.000 yıl öncesine tarihlenir. İlk keşfedildikleri dönemlerde bir tür av büyüsü olarak değerlendirilen bu sanat eserleri, doğayla ve hayvanlarla kurulan mistik bağın erken göstergeleri olarak kabul ediliyor. Bazı araştırmacılar, bu tasvirlerin şamanik ritüellerin bir parçası olabileceğini öne sürüyor.

Haberin Devamı

Bu noktada, Taş Tepeler’de karşılaştığımız boğa, aslan, geyik gibi hayvan tasvirlerinin de benzer bir bağlam içinde, bir akım ritüel faaliyetlerinin merkezinde rol aldığı düşünülebilir. Taş Tepeler’deki tasvirlerin çeşitliliği ve dinamizminin yanı sıra birçok yerleşmede benzer kompozisyonlarda tekrar etmesi de, bunların bir anlam sistemi içinde var olduğuna işaret eder.

Bir inanç sistemi

Taş Tepeler’deki sütunlar üzerinde en çok rastlanan yılan, boğa ve tilki figürleri, daha sonraki Mezopotamya ve Hitit mitolojisinde de önemli semboller olarak karşımıza çıkar.

Tilki figürleri, özellikle Göbeklitepe ve Karahantepe’de çok yaygındır. Tilkinin, doğası gereği kurnaz ve çevik bir hayvan olması, ona insanların çeşitli anlamlar yüklemesine yol açmıştır. Mezopotamya mitolojisinde tilki, bazen tanrılarla insanlar arasında bir aracı olarak görülmüştür. Acaba Neolitik Dönem’in insanları da tilkiyi bir tür ruhani rehber olarak mı görüyordu?

Haberin Devamı

Göbeklitepe’de taş sütunlar üzerinde en çok rastlanan hayvanlardan biri olan yılan, bazen sarmal, bazen de düz bir hat üzerinde hareket ediyormuş gibi tasvir edilmiştir. Yılan birçok kültür ve mitolojide farklı ve birbirine zıt roller üstlenen bir hayvandır. Antik Yunan mitolojisinde sağlığın ve yeniden doğuşun simgesiyken, Yahudilikte şeytan yılan kılığına girerek Havva’yı kandırmış ve insanın cennetten kovulmasına sebep olmuştur.

Boğa figürü, sonraki dönemlerde Eski Yakın Doğu uygarlıklarında karşımıza çıkan güçlü bir semboldür. Sümerlerde fırtına ve yağmur tanrısı Adad’ın kutsal hayvanı olan boğa, aynı zamanda kozmik düzenin sembolü olarak kabul edilir. Hitit mitolojisinde gök tanrısı Teşup boğayla özdeşleştirilmiştir. Antik Yunan’da baş tanrı Zeus sık sık boğa kılığına girer. Yakın Doğu uygarlığında boğa; genellikle doğayı, gücü, iktidarı, erkekliği temsil eder. Taş Tepeler’deki boğa tasvirleri de muhtemelen güç, bereket ve doğurganlıkla ilişkilidir.

Haberin Devamı

Daha yeni bir keşif olan Sayburç’ta bir duvara işlenmiş sahne ise son derecede ilgi çekicidir. İki leopar veya aslanın ortasında sakin bir şekilde ayakta durarak penisini gösteren bir erkek sahnesi, sonraki dönemlerde Çatalhöyük’te ve Mezopotamya uygarlıklarında sık sık karşımıza çıkacak hayvanlarla insanların ruhani ya da şamanik bir şekilde iç içe geçtiği bir mitolojik çerçevenin ilk örneklerinden biridir.

‘Taş Tepeler’de hayvan sembolizmi

Alt alta dizilmiş üç hayvan figürü: Boğa, tilki ve turna

Mitolojinin doğuşu mu?

Taş Tepeler’de bulunan hayvan tasvirlerinde insanlığın doğayı anlama ve ona anlam yükleme çabasının en erken izlerine tanıklık ederiz. Bu tasvirler, yalnızca sanatsal bir kaygının dışavurumu değil, bir inanç sisteminin yansımaları, insan ruhuna yerleşmiş ve binlerce yıl boyunca dini düşünceyi şekillendirmiş güçlü sembollerdi. Daha sonraki dönemlerde Mezopotamya, Mısır, Hitit ve Yunan mitolojilerinde karşımıza çıkan bu semboller, mitolojinin Neolitik Çağ’dan günümüze uzanan evrimini anlamamıza yardımcı olmaktadır. Taş Tepeler’de adeta ruh bulan hayvanlar ister koruyucu, ister kehanet, isterse de ilahi güçlerin cisimleşmiş halleri olsunlar, insanlığın hayvanlar âlemiyle olan köklü bağını ortaya koymaktadırlar. Bu bağ, bugün hâlâ mitlerde ve kültürde yankılanan kalıcı bir bağdır.

Haberin Devamı

‘Taş Tepeler’de hayvan sembolizmi

Akbaba ve turna figürleri

Taş Tepeler’de tasvir edilen kuşlar arasında özellikle akbaba ve turna ön plana çıkar. Akbaba, birçok kültürde ölüme ve ruhların göğe yükselmesine dair inançlarla bağlantılıdır. Neolitik Dönem insanlarının, ölülerinden bazılarını doğrudan toprağa gömmek yerine, açık alanlara bırakarak akbabaların ve başka hayvanların yemesine izin verdikleri ve geriye kalan kemikleri gömdükleri uzun zamandır tartışılıyor. Bu geleneğe Eski Mezopotamya’da, Zerdüştlükte ve Tibet Budizmi’nde de rastlanır. Bilhassa Göbeklitepe’deki sütunlar üzerinde sıklıkla yer bulan yer alan akbaba figürleri de bu ölü gömme geleneğinin ve inanışın erken bir örneği olabilir.

Turnalar ise günümüzde bile birçok kültürde kutsal kabul edilir. Özellikle kuzey yarımkürede baharın gelişini müjdeleyen turnalar her zaman bereket, bolluk ve dolayısıyla mutluluk, barış ve huzur ile anılır. Turnaların çift halinde, karşılıklı yaptığı dans, en ayırt edici özelliklerinden biridir ve Anadolu Aleviliğinden bildiğimiz gibi, birçok kültürde taklit edilmiştir. Göbeklitepe’deki tasvirlerde turna figürlerine sık rastlanması, Neolitik Dönem’in insanlarının da bu kuşlara özel bir anlam yüklediğini gösteriyor.

KEŞFETYENİ
Tek fotoğraf karesi yetti! İki ünlü oyuncu aşkını ilan etti
Tek fotoğraf karesi yetti! İki ünlü oyuncu aşkını ilan etti

Cadde | 16.03.2025 - 16:17

Magazin dünyası günlerce onların aşk iddiasını konuştu. İddialara cevap vermemeyi tercih eden Nesrin Cavadzade ve Pamir Pekin'den yeni paylaşım geldi.