22.01.2024 - 01:00 | Son Güncellenme:
Dr. Av. Muhammed Hardalaç - Yürürlükte olan 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu 3. Maddesi “Kültür varlıkları tarih öncesi ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili bulunan veya tarih öncesi ya da tarihi devirlerde sosyal yaşama konu olmuş bilimsel ve kültürel açıdan özgün değer taşıyan yer üstünde, yer altında veya su altındaki bütün taşınır ve taşınmaz varlıklardır” demek suretiyle kültür varlıklarının tanımını yapmıştır. Söz konusu tanım içerisinde kalan varlıkları, arkeoloji bilimine uygun biçimde gün yüzüne çıkarmak için yapılan çalışmalara arkeolojik kazı denir. Kazılar; bölgede yaşamış toplulukların yaşayış biçimi, kullanmış olduğu malzeme biçimleri ve hatta beslenme alışkanlıkları hakkında dahi bizi aydınlatıp tarihe ışık tutar. Topraklarımızda varlığını sürdüren medeniyetlerin sosyo-ekonomik, kültürel tüm özellikleri hakkında bilgi sahibi olabilmek için taşınır ve taşınmaz kültür varlıklarını ortaya çıkarmak üzere araştırma, sondaj ve kazı yapma yetkisi Kültür ve Turizm Bakanlığına aittir. Bu konuda yapılacak çalışmaların usul ve esasları Kültür ve Tabiat Varlıklarıyla İlgili Yapılacak Yüzey Araştırması, Sondaj ve Kazı Çalışmalarının Yürütülmesi Hakkında Yönerge ile düzenlenmiştir. Bakanlığın izin verdiği kazı çalışmalarının yasalara ve mevzuata uygunluğunu sağlamak amacıyla Bakanlık adına, Bakanlık Yetkili Temsilcisi görevlendirilir. Roma İmparatorluğu da topraklarımızda pek çok eser bırakmıştır. Bu kültür varlıklarımızdan biri de medeniyetlerinin mimari geleneğine uygun olarak, düz bir alanda tonozlar üzerinde yükselen tek örnek olan tiyatro binasıdır. Bursa’nın İznik ilçesinde gerçekleştirilen İznik (Nicaea) Roma Tiyatrosu Kazı ve Restorasyon Çalışmaları da Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilen izin ve destekler ile sürdürülüyor.
Su altından bir örnek
Kültür varlıkları İznik (Nicaea) Roma Tiyatrosu gibi yer üstüne olabileceği Aziz Neophytos adına yapılan bazilika gibi sular altında da kalmış olabilir. Bazilikanın İznik Gölü’nün sularına M.S. 740 yılındaki depremle gömüldüğü tahmin ediliyor. Yapı, havadan fotoğraflama çalışmaları sırasında, İznik Gölü’nün kıyıdan yaklaşık 20 metre açığında tespit edilmiştir. Bu anıtsal yapı, yaklaşık 600 metrekarelik kapalı bir alanı kaplamaktadır. İncelemeler, Roma İmparatorluğu toprakları genelinde yaygın olarak uygulanan Erken Hristiyanlık Dönemi kiliselerinden biri olduğunu göstermektedir. Bazilikaya ilişkin çalışmalar tıpkı aynı medeniyete ait tiyatro gibi Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilen izin kapsamında ve yönergelere uygun olarak yapılıyor. Var olduğumuz topraklar, şu an bizim hayatımıza şahitlik ettiği gibi arkeolojik keşifler ile ortaya çıktığı üzere pek çok medeniyete de şahitlik etmektedir. Arkeolojik keşifler insan yaşamını gözler önüne sermekte olup tüm insanlık için geçmişin gün yüzüne çıkarılmasında oldukça önemlidir. Ülkemizde her yıl onlarca keşif yapılıyor. Bu keşiflerde yapılacak arkeolojik çalışmalar hukuksal düzende korunuyor ve tüm insanlığa ışık tutmak üzere ortaya çıkarılıyor.