20.03.2023 - 04:02 | Son Güncellenme:
AYKUT FERAH
Aykut Ferah/ Milliyet Arkeoloji Proje Danışman- Değerli Milliyet Arkeoloji Dergisi Okurları;
Ülkemizin hemen hemen tamamını etki altına alan önemli deprem kuşakları ve çoklu afet riskleri sebebiyle, tarih boyunca yapılar, anıtlar ve birçok doğal varlık, en başta da yer sarsıntıları olmak üzere, doğal veya insan kaynaklı sayısız afetlerden dolayı zarar görmüş, yıkılmış, kayıplar vermiş ve önemli bir kısmı da yeniden inşa edilmek zorunda kalmıştır. Tüm bu afetlerin en yıkıcı etkileri özellikle yerleşim alanlarında görülmekte, maddi ve manevi telafisi çok zor olan büyük kayıplara yol açmaktadır. Bu kayıplar içinde insan canından sonra şüphesiz yerine konulması neredeyse imkânsız olan en önemli değer ise kültürel mirasımızdır. Uygarlıkların yaşar kalmasının izleri olan kültür varlıkları ve çevre, insanlığın hafızasını oluşturan somut ve soyut değerlerin bütünü olan kültürel mirasın bileşenleri ve tüm değerleri yaşamımıza derinlik ve zenginlik katmakta, geleceğin şekillenmesinde toplumların ortak hareket noktalarını oluşturmaktadır. Bu nedenle özellikle afete maruz kalan bölgelerde afet yönetimi kapsamında yapılacak çalışmalar, kültürel mirasın varlığını tehdit eden yıkıcı etkilerin kontrol altına alınmasında hayati önem taşımaktadır.
Önemli adımlar
Kültür ve Turizm Bakanlığımızın depremden etkilenen 11 ildeki kültür varlıklarının hasarlarının tespitine ilişkin çalışmalara zaman kaybetmeden başlamış olması, depremlerden etkilenen illerimizde bulunan 29 müzemizde ise küçük hasarlar olmakla birlikte tamamen fiziki bir yıkımın olmaması, mülkiyeti kamu ya da özel olmasına bakılmaksızın tüm tescilli kültür varlıklarının korunmalarının sağlanması da ülkemiz adına oldukça önemlidir. Bakanlık tarafından ayrıca uzmanlar tarafından oluşturulacağı açıklanan “Afet Bölgesi Kazı Başkanlığı” ve alanında yetkin tüm üniversitelerin gönüllü olarak çalışmalara dâhil edilmesi ayrıca değerli bir adımdır. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada, kurum bünyesinde yer alan ve deprem bölgelerinde hasar görmüş, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamındaki taşınmaz kültür varlıklarıyla alakalı bakım, onarım, yaşatma, röleve, restorasyon ve restitüsyonların yapılmasında her türlü ayni-nakdi bağış ile yardımlar ve harcamaların yüzde 100’ünün vergi matrahından düşürüleceği konusunda bilgi verilmiş ve bu bağlamda özel sektörün de değerli katkılarının önü açılmıştır. Türkiye, kültürel miras açısından evrensel düzeyde zenginlik ve çeşitliliğe sahip bir ülkedir. Bu durum, ülkemize ve her birimize ayrıca uluslararası düzeyde de bir sorumluluk yüklemektedir. Kültürel miras en başta toplumumuza ortak geçmişimizi anlatan, birlik ve dayanışma duygularımızı güçlendiren, tarih boyunca biriktirdiğimiz deneyimlerin ve geleneklerin devamlılığını, geleceğin doğru kurulmasını sağlayan paha biçilemez bir hazinedir. Ona miras niteliğini veren evrensel değerlerin yanında gençlerimize de birçok öğrenme ve gelişme fırsatları sunar, insanımıza güzel duygular ve sıcak anılar yaşatır, içimizdeki sonsuz yaratıcılık ve keşfetme dürtüsünü besler, dünyaya ve hayata bakışımıza derinlik katar. El birliğiyle, dayanışmayla yüzyılın felaketinden etkilenen bölgelerimizde “Geçmişimiz için bir gelecek” inşa etmek, kültürel mirasımızın korunması ile ilgili çalışmaları bütüncül bir yaklaşımla ele almak ve geçmiş nesillerin üretmiş olduğu değerlerin gelecek kuşaklara aktarılması günümüz bireyleri için bir görev olmasının yanında bu ruhun yeni nesillere kazandırılması da ulusal bütünlüğümüz için önem taşımaktadır. Depremin ilk anından beri yardıma koşan resmi kuruluşlar, sivil toplum örgütleri, gönüllüler, desteğe gelen yabancı ekiplere ve bölgede çalışmalara destek veren herkese minnettarız. Kaybettiğimiz tüm canlar için Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar, tüm yakınlarına ve vatandaşlarımıza sabır diliyorum. Türkiye olarak acılarımızı hep birlikte saracak ve depremden etkilenen kadim uygarlıkların yerleşkesi şehirlerimizi hep birlikte, el ele yeniden inşa edeceğiz.