24.04.2023 - 04:43 | Son Güncellenme:
Doç. Dr. Akın Ersoy
Doç. Dr. Akın Ersoy | akin.ersoy@ikcu.edu.tr- Yunan ve Roma uygarlıklarında çocukların günlük yaşamında oyun ve oyuncaklar günümüzde olduğu gibi önemli rol oynuyordu. O dönemlerde de oyuncak ve oyunların amacı çocukları hayata hazırlamaktı. Arkeolojik kazılarda parça veya bütün olarak oyuncaklar da ele geçiyor. Ancak biz oyun ve oyunların kuralları hakkında bilgilere, oyuncaklardan çok Antik Çağ’a ait vazolar, mozaikler, duvar resimleri, mezar taşları, lahitler üzerinde yer alan resim ve kabartmalardan; antik yazarların anlatılarından fikir edinebiliyoruz. Antik Çağ’da çocuklar da günümüz çocukları gibi ebeveynlerini günlük işlerini yaparken izliyor, davranışlarını oyun haline getiriyor, “rol kesiyorlar”dı. Anne ve babanın kullandığı kap-kacaklar, iş aletleri, yakından tanıdıkları hayvanların pişmiş toprak veya metal heykelcikleri “evcilik” oyunlarının önemli nesneleri idi. Kız ve erkek çocuklar, ergenliğe adım atar atmaz oyuncaklarını ailenin veya çocuğun benimsediği tanrıça ve tanrılara hediye ediyorlardı. Tapınakların dışında oyuncaklara çocuk mezarlarında da rastlanıyor. Bu durum mezar sahibi çocuğun bazı oyuncaklarını sonsuza dek saklamak istemesi ile ilişkilendiriliyor. Antik Çağ’ın oyun ve oyuncaklarını şu şekilde özetleyebiliriz:
ÇINGIRAKLAR: Oyuncaklar içinde kökeni en eskiye dayanan nesnelerden biri, odaklanma ve dikkati pekiştiren çıngıraklardır. Çıngıraklar çoğu kez çocukların yakın çevresinden bildiği kuş, köpek, horoz, ayı, kaplumbağa gibi hayvan biçimleri ile karşımıza çıkar. Vazo veya duvar resimleri üzerinde de çıngırakların sıklıkla tasvir edildikleri görülmektedir.
OYUNCAK ARABALAR: Tekerlekli-tekerleksiz pişmiş toprak veya metal arabalar, erkek çocukların en sevdikleri oyun nesnelerindendi. Büyük olasılıkla oyuncak arabalar, babaların özellikle erkek çocuklarına alabilecekleri en kıymetli oyuncaklardan biriydi. Nitekim Aristophanes’in Bulutlar adlı komedyasında korobaşı Strepsiades, oyundan kazandığı para ile oğluna küçük bir oyuncak araba almıştı. Antik Çağ vazoları ve mezar stelleri üzerinde sık görülmekle birlikte az sayıda da olsa mezar buluntuları içinde pişmiş toprak ve metal araba veya parçaları ele geçmiştir. Bu arabalar doğal olarak dönemin at arabalarını taklit ediyorlardı.
AŞIK KEMİKLERİ: Kökeni tarihin derinliklerine inen ve kalıntılarını Yunan ve Roma kültüründe de sıklıkla gördüğümüz aşık kemiklerinin, üzerlerindeki yazı, rakam ve işaretler ile fal açmakta da kullanıldığı biliniyor. Aşık kemikleri, zar atılan oyunlarda, Yunanların “artiasmos”, Romalıların “parimpar” dedikleri, “tekçift” veya “tek mi çift mi” olarak da adlandırılan oyunda kullanılıyordu. Roma İmparatorluğu’nun kurucusu Augustus’un çok sevdiği bu oyunun oynanması, avuç içine saklanan aşık kemiği, kemik zar veya çakıl taşı sayısının, rakip tarafından tahmin edilmesi üzerine kuruluydu. El göz uyumu gerektiren bir başka oyun da halen sevilerek oynanan “pentalitha” yani beştaş oyunu idi. Aşık kemiği ile oynanan, dikkat ve beceri isteyen “tropa” ise bir yuvaya, bir deliğe veya bir vazo içine aşık kemiği atma kuralına dayanıyordu.
TOPAÇ: Cam, metal, kil ve ahşaptan yapılmış topaçlar Mısır’da parmaklar yardımı ile çevriliyordu. İp ile çevrilmeyi ilk kez Çinlilerin kullandığı kabul ediliyor. Sonraki yüzyıllarda her iki şekilde de oynanan oyun, Yunan ve Romalı çocuk ve gençler tarafından da çok sevilmiştir. Özellikle bir sap veya çomağa bağlanmış üç deri iple yere atıldıktan sonra “kamçı”lanarak yönlendirilen ve hızlandırılan topaç döndürme, pek çok antik vazo resminde karşımıza çıkmaktadır.
ÇEMBER ÇEVİRME: Son zamanlara kadar bizim de oynadığımız; lastik araba tekerlekleri, bisiklet jantı sürmeye benzeyen bu oyunda, Yunan ve Romalı çocuklar çemberi, sürücü anlamına gelen, ucu kıvrık bir sopa olan “elater” yardımı ile yönlendiriyordu. Çemberi çevirirken düşürmemek kuraldı. Çemberler, olasılıkla özel üretim gerektirdiğinden ahşap, demir ve bronzdan üretiliyordu. Bu nedenle çoğunlukla varlıklı ailelerin çocukları sahip olabilirdi.
TOP OYUNLARI: Top oyunları da günümüzde olduğu gibi yetişkinler tarafından da sevilerek oynanıyordu. İstop ve yakartop gibi sokak oyunlarından voleybol ve hentbol gibi salon ve saha oyunlarına kadar içinde bu oyunları anımsatan aksiyonları barındıran kurallı kuralsız çeşitli top oyunları vardı. Toplar bez ve deriden kılıf içine kum, toprak, saman, kıtık, yün, at kılı, tüy, kumaş parçaları, ip, sünger gibi malzemeler doldurularak yapılırdı. Ancak organik malzeme ile yapılan topların günümüze ulaşması pek mümkün olmadığı için top ve top oyunları, vazo ve mezar stelleri üzerinde daha çok erkek çocukları ile birlikte görülür. Antik kaynakların sınırlı aktarımları oyunların hangi kurallarla oynandıklarına ilişkin az da olsa bilgi sağlamaktadır. Pergamonlu hekim Galenos, top oyunlarının masrafsız olduğunu, herkesin her yaşta rahatlıkla oynayabileceğini, en iyi egzersizin top oynamak olduğunu ve vücudun her tarafını eşit şekilde çalıştırdığını söyleyerek övmektedir.
Antik “ragbi” Yunanlı çocuklar ve gençlerin oynadığı Episkyros adlı bir top oyunu, ragbiye benziyordu. Bu oyunda oyun sahasına kale çizgileri ve bir orta çizgi çiziliyor, takım oyuncuları topu kapıp atarak rakip takımın kale çizgisini aşmaya çalışıyordu. Çim veya buz hokeyine benzeyen bir oyun da ucu kıvrık sopalarla topa vurularak oynanıyordu. Bir başka sevilen top oyunu phaininda idi. Oyun Yunancada “kapmak, yakalamak” anlamlarına gelen harpaston, Romalılarda ise paganica adlı kuştüyü ile doldurulmuş deri veya bezden yapılmış, yumuşak bir el topuyla oynanıyordu. Oyun, topun şaşırtmalı bir şekilde karşılıklı atılıp düşürülmeden tutulmasına dayanıyordu. Ephedrismos olarak adlandırılan bir başka oyunda ise ortaya dikilen bir taş, top ile devrilmeye çalışılırdı. Başaramayan oyuncu, devirmeyi başaran oyuncuyu devrilen taşa kadar sırtında taşırdı. Kazanan oyuncu, cezalı oyuncunun gözlerini kapatarak ilerlemesini ve devrilen taşı bulmasını güçleştirirdi. Kaydırak, körebe, birdirbir, deve güreşi gibi oyunları da anımsatan bu oyun kızlar ve erkekler tarafından oynanıyordu. Burada kimisini saymadığımız çok sayıdaki top oyunu içinde futbola dair ize rastlayamıyoruz. Futbol değil belki ama futbolun temel eğitiminde yer alan “dizde top sektirme” oyununun oynandığını biliyoruz. Olabildiğince çok sektirmenin oyunun temel kuralı olduğunu, kollar arkada birleştirilerek top sektirmenin daha da zor hale getirildiğini anlıyoruz. Günümüzde olduğu gibi salıncak vazgeçilmez bir eğlenceydi, tahterevalli de oyun yelpazesinde mutlaka yer alıyordu. Bizim oturarak oynadığımız oyun Antik Çağ’da ayakta oynanıyordu. Herhangi bir nesneye gerek duymaksızın oynanan güreş tutma, bağ ve bahçelerde ağaca tırmanma, kovalamaca ve yakalamaca gibi oyunlar her çağda olduğu gibi o dönem çocuklarının da vazgeçilmezleriydi. Günümüzde dijital oyunlar ebeveynler için çocuklarına fiziksel olarak güvenlikli alanlar ve konfor sağlıyorlarsa da sokak oyunlarının ve oyun nesnelerinin yarattığı endişelerden daha ileri sorunlara yol açmadığını kim söyleyebilir?
*Bu yazı, Arkeo Duvar’ın altıncı sayısından kısaltılarak alınmıştır.