Kırılabilecek eşyaları sarmak için kullanılan baloncuklu naylonların 1950’lerde üretilme sebebi aslında çok daha farklıydı. Alfred Fielding ve Marc Chavannes temizlenebilir bir duvarkağıdı için yeni malzemeler üretmeyi denedi ve ortaya bu baloncuklu naylonlar çıktı. Daha sonra IBM’ye satıldı ve marka bilgisayarlarını bu naylonlarla sarmaya başladı. Koşu bantları 1918’de suçluları cezalandırmak için kullanılıyordu. Tabii suçlular sadece koşmuyordu, ellerine bir çubuk veriliyordu ve bir bıçak üzerinde koşmaları isteniyordu. Daha sonra zımpara makinesi olarak da kullanılan koşu bantları zaman içerisinde bugünkü halini aldı. 12.yy’da siyah güneş gözlükleri Çin’de kullanılıyordu. Fakat bu kullanım güneşten korunmak için değil duygularını gizlemek içindi. Özellikle yargıçlar mahkemelerde güneş gözlüğü takarlardı ki hiç kimse ne düşündüğünü ve ne hissettiğini anlayamasın. Çay poşetleri 1904 yılında kazara üretildi. Çay eskiden ince keseler içinde satılırdı fakat daha sonra küçük paketler içinde satmanın daha kolay olacağı düşünülerek çayları minik poşetlerde üretmeye başladılar. New York restoranları bu poşetlerin çay demlemede kullanılabileceğini fark etti ve böylece sallama çay kavramı ortaya çıkmış oldu. İlk webcam 1991’de Cambridge Üniversitesi’nde üretildi. Peki ilk gösterdiği şey ne dersiniz? Kahve makinesi. Bunun elbette bir sebebi var. 1991 yılında Cambridge Üniversitesi’nde sadece bir kahve makinesi vardı ve makine başka bir kattaydı. Bu yüzden çalışanlar kat değiştirmeden kahvenin piştiğini veya bittiğini anlayabilmek için kahve makinesinin önüne yerleştirdiler. Konsantrasyon sorunu ve kaygı bozukluğu olan insanlara iyi geldiği söylenen stres çarkı 2017 yılında popüler oldu fakat daha önce de benzeri ürünler üretilmişti. Stres çarkının üretiminde Catherine Hettinger kızı için 1993’te gazetelerden ve bantlardan yarattığı oyuncaktan ilham alındı ve ona ithaf edildi. Yastıkların üretiliş amacı: böceklerin uyuyan insanların burnuna, kulaklarına ve ağzına girmesini engellemekti. Fakat o zamanlarda dünyanın birçok yerinde yastıkla ilgili farklı inançlar ortaya çıktı: Çin’de yumuşak yastıkların vücudun enerjisini emdiğine inanıldığı için sert yastıklar kullanılırken, Avrupa’da yastıkları zayıflığın sembolü olarak benimsedi ve yastık kullanmamayı tercih ettiler. Afrika’da ise durum daha değişik: Yastıkların uyurken atalarıyla konuşmalarını sağlayan bir araç olduğuna inanıyorlardı.