04.09.2024 - 18:03 | Son Güncellenme:
DHA
Gurbet GÖKÇE-Umut IŞIK/KIRKLARELİ, (DHA)- KIRKLARELİ'nin Demirköy ilçesi İğneada beldesinde yaşanan sel felaketinde 'Sisli Vadi' bungalov evlerinde tatil yapan 6 kişinin ölümüne ilişkin davanın duruşmasında gerginlik çıktı. Selde ölen tesis müdürü Ümit Solmaz'ın ablası Yasemin Demir, kardeşinin cinayete kurban gittiği iddia etti. Solmaz'a ilişkin "Konu sabah programları olmasın diye bu konulara girmiyordum. Ümit kardeşimi çok severim. Hayatı riskliydi" şeklinde sözler sarf eden tutuklu sanık Bülent Bayrak, tepki çekti. Yakınlarını kaybeden aileler, Solmaz'ın özel hayatının konuşulmasına tepki gösterdi.
Demirköy ilçesi İğneada beldesinde 5 Eylül 2023'te şiddetli yağış nedeniyle 'Longoz Ormanları'ndaki Sisli Vadi'deki turistik bungalov evlerin olduğu bölgede, sel oluştu. Dere içinde kurulan bungalov evlerde tatil yapan Dr. Selman Bağışlar, eşi Mihriban Bağışlar, Suna Duman, emekli öğretmen Raile Şimşek, eşi Ahmet Baki Şimşek ile tesis müdürü Ümit Solmaz, sel sularına kapılarak yaşamını yitirdi. Olayla ilgili yürütülen soruşturmada, 'Sisli Vadi' adıyla kurulan ve sele kapılan 18 bungalov evin ruhsata aykırı olarak inşa edildiği ortaya çıktı.
YIKIM KARARI VERİLMİŞ
Özel İdare tarafından mühürlenen işletme hakkında yıkım kararı verildiği de anlaşıldı. Ancak yıkım kararına rağmen 'Sisli Vadi' adı altında sosyal medyada tanıtımı yapılan bungalov evlerin, vergi levhasında faaliyet alanı olarak 'karma çiftlik' olarak gösterildiği tespit edildi. 'Bitkisel veya hayvansal üretim konusunda uzmanlaşma olmaksızın üretim' adıyla faaliyet yürüttüğü belirlenen tesislerin tanıtımının, sosyal medya hesaplarından, 'Doğada uyanmak, doğaya uyanmak', 'Oksijeni bol, stresi az' ifadeleriyle yapıldığı belirlendi.
SANIKLAR İÇİN 22 YIL 6'ŞAR AYA KADAR HAPİS CEZASI
Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın sürdürdüğü soruşturmada firmanın sahibi Bülent Bayrak hakkında 'Taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma' suçundan gözaltı kararı verildi. Keşan'da yakalanan Bayrak ile firma yöneticileri Sevcan Ulutürk ile Cenan Aydın tutuklandı. Ulutürk ile Aydın, daha sonra avukatlarının itirazı sonrası tahliye edildi. Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın olaya ilişkin hazırladığı iddianame, Kırklareli 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde kabul edildi. İddianamede, tutuklu Bayrak ile şirket yöneticilerinden Büşra Gökgöz, Cenan Aydın ve Sevcan Ulutürk hakkında 'Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ve yaralanmaya sebep olma' suçundan 3 yıldan 22 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası istendi.
BİLİRKİŞİ RAPORU HAZIRLANDI
Sanıkların yargılandığı Kırklareli 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nin olay yerinde bilirkişi heyeti ile keşif yapılmasına karar vermesinin ardından bölgede 28 Haziran'da oluşturulan heyet keşif yaptı. Bilirkişi heyetindeki İstanbul Teknik Üniversitesi'nden inşaat mühendisi-mimar Doç. Dr. İsmail Dabanlı, meteoroloji mühendisi Doç. Dr. Elçin Tan, inşaat mühendisi Dr. öğretim üyesi H. Emre Alçiçek ve jeoloji mühendisi Dr. Orhan Yavuz'un hazırladığı rapor, mahkemeye sunuldu. Olay yerinin krokileri ve fotoğraflarının da yer aldığı 21 sayfalık raporda, tutuklu sanık Bülent Bayrak, tutuksuz yargılanan Cenan Aydın, Büşra Gökgöz, İl Özel İdaresi ve DSİ, 'asli kusurlu' bulundu. Sevcan Ulutürk'un kusuru olmadığı tespit edildi.
BAKANLIK OLUMSUZ GÖRÜŞ VERMİŞ
Raporda, yapılar için Kırklareli Valiliği'nin Tarım ve Orman Bakanlığı'na başvurusunda bakanlığın olumsuz görüş verdiği ve imar plan sürecinin sona erdiği belirtilerek, bütün ruhsatsız yapılar hakkında yıkım kararı verildiği kaydedildi. Yıkım kararına rağmen inşaatların ruhsatsız olarak yapıldığı, turizm amaçlı yapıların inşaat ruhsatı ve yapı kullanım izni belgesine ulaşılamadığı kaydedildi.
DSİ'NİN ASLİ KUSURU KALDIRILDI
Kırklareli 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün görülen 5'inci duruşmaya, bilirkişinin hazırladığı rapora itiraz edilmesi sonrası hazırlanan ikinci rapor sunuldu. Raporda, DSİ'nin sorumluluğunun yeniden değerlendirildiği belirtilerek, "Plansız alan yönetmeliği kapsamında ele alınması gerektiği kanaatine varılmıştır. Bu yüzden DSİ'ye atıf edilen sorumluluğu ve kusurun sorumlu idare olan İl Özel İdaresi'nin sorumluluk ve kusuru içerisinde değerlendirilmesi gerektiği, bu yüzden DSİ'ye ayrıca bir kusur atfedilmemesi gerektiği" denildi. Raporda diğer görüşlerin aynen korunduğu kaydedildi.
'EVLATLARIMI KAYBETTİM, ONLAR İÇİN SAVAŞIYORUM'
Duruşmada tutuklu sanık Bülent Bayrak hazır bulunurken, tutuksuz yargılanan Cenan Aydın, Sevcan Ulutürk, Büşra Gökgöz SEGBİS aracılığıyla katıldı. Duruşmada söz alan, selde kızı Mihriban Bağışlar ile damadı Selman Bağışlar'ı kaybeden Safiye Yaşa, reddihakim talebinde bulundu. Savcı, daha önce de reddihakim talebinde bulunulduğunu belirterek, talebi reddetti. Safiye Yaşa, geçen yıl selin yaşandığı güne duruşma gününün verilmesine tepki göstererek, "Sadece adalet istiyorum. Çocuklarımızı kaybettiğimiz gün buraya geldik. Buraya her zaman geliyorum. Özel muamele istemiyorum. Sadece gerçek adalet istiyorum. Evlatlarımı kaybettim, onlar için savaşıyorum" dedi.
'GÖRÜNTÜLER DAVANIN SEYRİNİ DEĞİŞTİRECEK'
Safiye Yaşa, olay gününe ait görüntülerin kaydedildiği cihazın parçasının bozulması nedeniyle çözümlenemediğini belirterek, "Bu parçayı aileler olarak temin ederiz. Türkiye'de bulunmuyorsa gerekirse yurt dışından getiririz" diye konuştu. Selde ölen Ümit Solmaz'ın ablası Yasemin Demir, duruşmaya SEGBİS ile bağlanarak, görüntüleri kaydeden cihazın İstanbul Jandarma Komutanlığı kriminal laboratuvarında çözülemediğini belirterek, "Bize seri numarasını versinler, yurt dışından getirtelim. Kamera kayıtları ortaya çıksın. Görüntüler davanın seyrini değiştirecek" dedi.
'KAYITLAR BULUNSUN, ADALET YERİNE BULSUN'
Duruşmada savunmasını yapan tutuklu sanık Bülent Bayrak, bilirkişi ek raporun görmediğini belirterek, "Kamera kayıtları ile ilgili söylenecek bir şey yok. Kayıtlar bulunsun, adalet yerini bulsun. Davanın seyrini değiştirecek bir şey yok" diye konuştu. Savcı, bir sonraki duruşmada mütalaa vereceğini belirterek, tutuklu Bülent Bayrak'ın kaçma şüphesi ve delilleri karartma şüphesi nedeniyle tutukluluk halinin devamını istedi.
'KARINCA BİLE EZEMEM'
Talep üzerine söz alan Bülent Bayrak, projeyi Türkiye'ye örnek olması için yaptığını belirterek, "Maalesef çok büyük bir afet oldu. Öngörülemez bir afet oldu. Benim başka işlerim var, çocuklarım var. 12 aydır tutukluyum. Çalışanlarım var, tutuklu yargılanmam sürece zarar vermeye başladı. Tahliyemi talep ediyorum. Diğer sel felaketlerinde 3-6 ay tutuklu kalanlar, tahliye edildi. Bu bir doğal afet, karınca bile ezemem" diye konuştu.
'SADECE SİSLİ VADİ'DE 6 KİŞİ ÖLDÜ'
Selde eşi Suna Duman'ı kaybeden, 5 yaşındaki kızı Mila ile birlikte yaralı kurtarılan Hüseyin Duman, bölgede aynı gün başka yerlerde de yağışlar olduğunu ancak hiç kimsenin ölmediğini ve yapıların zarar görmediğini anlattı. Duman, "Dere yatağına yapıldığı için sadece Sisli Vadi'de 6 kişi öldü. Bülent Bayrak, hayvanlarını korumak için onlara korunaklı binalar yapmış, ama bungalov evler dere yatağına yapılmış. Kızımı, eşimi kurtarmak için 3 saat mücadele ettim" dedi.
'KARDEŞİMİ ÖLDÜRÜP, SUYA ATTILAR'
Selde ölen tesis müdürü Ümit Solmaz'ın ablası Yasemin Demir, söz alarak kardeşinin öldürüldüğünü ileri sürdü. Kardeşi ile bölgede bulunanların HTS kayıtlarının incelenmesini isteyen Demir, "Kardeşim bana, 'abla ben öleceğim' diyordu. Kardeşimin telefonunu bana tüm kayıtlarını silerek teslim ettiler. Eşyalarını verirken pantolon cepleri ters çevrilmişti. Kardeşimin cebinde not olduğunu söylediler. Kardeşimi öldürüp, suya attılar. Kardeşimin giysilerinin üzerinde saç telleri vardı. Bunların incelenmesi istiyorum. Bülent Bayrak, B.B. ve B.K.'den DNA testi istiyorum, saç örneği istiyorum. Oyunlar çeviriyorlar. Kardeşimin HTS kayıtları ortaya çıkarılsın. O zaman orada bulunanlar ortaya çıkarılsın. Orada bulunan ve kaçan Afganlılar da yakalansın. Kardeşimin otopsisinde darp izleri vardı" diye konuştu.
'SABAH PROGRAMLARI OLMASIN' SÖZLERİ GERGİNLİK ÇIKARDI
Yasemin Demir'in iddiaları sonrası söz alan Bülent Bayrak, "Konu sabah programları olmasın diye bu konulara girmiyordum. Ümit kardeşimi çok severim. Hayatı riskliydi. Borçlar yüzünden eski eşinin yakınları darbetti. Boşanmasından sonra Ümit, evli bir kadın ile Ankara'ya kaçtı. Kadının eşi, Ümit'i ölümle tehdit etti. Devreye girdim, yapmaması için konuştum" dedi.
'BURADA 1500 YILLIK AFET OLDUĞU SÖYLENDİ'
Safiye Yaşa da Bülent Bayrak'ın Ümit Solmaz'ın özel hayatını anlatmasına tepki göstererek, "Ben de senin yaptıklarını anlatayım. Karını dövdüğünü anlatayım" dedi. Bunun üzerine salonda gerginlik çıktı, mahkeme başkanı duruşmaya ara verdi. Aranın ardından söz alan Bülent Bayrak, duruşmaların gergin geçtiğini belirterek, "Çok üzgünüm, Nasıl üzgün olmayayım ki. Ailelere başsağlığı dilemedim. Haklılar, başsağlığı dilemedim. Olay başka yerlere gidiyor. 1 yıldır içerideyim, hepimiz için zor bir yıl oldu. Öngörülemez bir olay oldu. Cezaevinde vaktim çok oldu, doğal afetleri araştırdım, Burada 1500 yıllık afet olduğu söylendi" dedi.
ÖLEN ÜMİT'İN ANNESİ FENALAŞTI
Bu sırada Ümit Solmaz'ın annesi Emine Solmaz, Bülent Bayrak'a tepki gösterip, "Yavrumu öldürdün, benim ciğerimi parçaladın" diyerek baygınlık geçirdi. Mahkeme başkanı duruşmaya ara vererek, sağlık ekiplerini salona aldı. İlk müdahalesi salonda yapılan Emine Solmaz, daha sonra ambulansa alındı.
AVUKATLAR ARASINDA 'GÜN' GERGİNLİĞİ
Aranın ardından mahkeme başkanı, kararını açıkladı. Mahkeme Bülent Bayrak'ın tutukluluk halinin devamına, Ümit Solmaz ile ilgili HTS kayıtlarının incelenmesine, Solmaz'ın ölümüne ilişkin iddialarla ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturmanın sürdüğünü ve kamera kayıtlarının bulunduğu eksik parçasının temin edilmesine karar verip, duruşma için 11 Ekim'e işaret etti. Mahkeme başkanının duruşma günü için taraf avukatlarının diyeceğinin olup olmadığını sorması üzerine sanık avukatları, müvekkillerinin tutuklu bulunduğu günlerin göz önüne alınarak daha erken bir tarih verilmesini istedi. Aileleri avukatlarının daha geç bir tarih istemesi sonrası avukatlar arasında sözlü tartışma yaşandı, bir kez daha duruşmaya ara verildi. Aranın ardından duruşma günü, 11 Ekim olarak belirlendi. (DHA)
FOTOĞRAFLI