Yapay zekânın yakın gelecekte öğretmenlerin yerine geçebileceği; 18 ay gibi kısa sürede okuma-yazma becerilerini öğretebileceği, hatta basit matematik denklemlerini anlatır hale geleceği öngörülüyor. Teknolojinin geldiği nokta, eğitimin geleceğini nasıl etkileyecek?
Teknoloji hızla gelişiyor. Yapay zekâ robotların yakın gelecekte pek çok mesleğin yerini alacağı yıllardır tartışılıyor. Ancak robotların duygusal zekâya sahip olmadığı, bu nedenle birebir iletişim, duygulara anlık yanıt verme, empati gibi insani pek çok özelliği karşılayamayacağı da konuşulanlar arasında. Fakat geçtiğimiz günlerde Microsoft’un kurucusu Bill Gates, chatbotların yakında öğretmenlerin yerini alacağını, öyle ki çocuklara 18 ayda okuma öğreteceğini, yapay zekânın herhangi bir insanın yapabileceği kadar iyi bir öğretmen olacağını açıkladı. Bu robotlar sayesinde eğitimde fırsat eşitsizliği sorununun da ortadan kalkacağını vurguladı. Bu gerçekten mümkün mü? Bir yapay zekâ, öğretmenin yerini alabilir mi? Akademik bilgiyi verse de çocukların ilişki ve bağlanma ihtiyacını karşılayabilir mi? TeacherX Kurucusu, eğitimci Dr. Işıl Boy Ergül ve Eğitim Teknolojileri Uzmanı Akademisyen Mona Aykul ile eğitimin geleceğini ve değişen öğretmenlik mesleğini konuştuk.
Dr. Işıl Boy Ergül (TeacherX Kurucusu)
“Öğrenme çok boyutlu bir süreçtir”
Yapay zekâ, gerçekten de öğretmenin işlevlerini yerine getirebilir mi?
Herhangi bir teknolojinin öğretmenin yerini alabileceği düşüncesine sahip olanlar, öğretmenin rolünü aslında hiç anlayamayanlardır. Öğrenme çok yönlü bir süreçtir ve farklı boyutları vardır. Bunlar arasında sosyal, bilişsel ve duygusal boyutlar yer alır. Sosyal boyut, öğrencilerin birbirleriyle etkileşimleri, işbirliği, tartışma ve paylaşma yoluyla öğrenmelerini sağlayabilir. Bilişsel boyut, öğrencilerin bilgiyi işleme, anlama ve hatırlama şeklini içerir. Bu boyutta, öğrencilerin analitik düşünme, eleştirel düşünme, problem çözme ve karar verme becerileri geliştirilir. Duygusal boyut, öğrencilerin öğrenme sürecinde hissettikleri duyguları ve öğrenmeye olan motivasyonlarını içerir. Bu boyutların hepsi birbiriyle etkileşim halindedir ve başarılı bir öğrenme süreci için her biri önemlidir.
Yapay zekâ chatbotları, yazma ve okuma becerileri konusunda yardımcı olabilir ama sosyalleşme, duygusal destek, yaratıcılık, eleştirel düşünme gibi diğer birçok eğitim alanı da insana dokunuş gerektirir. Öğretmenleri sadece bilgi aktaran kişiler olarak görmek yanlıştır, öğretmenin dönüştürücü gücü vardır, öğrencilere öğrenme tutkusunu aşılar, onlara rehber olurlar. Yapay zekâ chatbotları öğrenciler için ek destek ve geri bildirim sağlayarak öğretmenlere yardımcı olarak kullanılabilirler.
Öğretmenler geleceğe nasıl hazırlanmalı?
Öğretmenlik mesleği, teknolojik gelişmeler ve değişen dünya ile birlikte yeniden değerlendirilmeli ve öğretmenler bu değişimlere uyum sağlamak için hazırlanmalıdır. Bunun için öğretmenlerin teknolojik becerilerini geliştirmesi, sürekli eğitim almaları önemlidir. Bu sayede öğrencilerin ihtiyaçlarına cevap verebilen, teknolojik gelişmelere uyum sağlayabilen ve kendini sürekli geliştirebilen öğretmenler haline gelebilirler. OECD 2020 raporu, öğretmenlerin geleceğe hazırlanması için sadece mesleki yeterliliklerinin değil, bilişsel ve fiziksel iyi olma hallerinin de önemli olduğunu vurguluyor. Öğretmenlerin stresle başa çıkabilme, duygusal zekâ, iş-yaşam dengesi ve fiziksel sağlık gibi konularda desteklenmeleri gerekiyor.
“Yapay zekâ sürücüsüz bir araca benziyor”
Yapay zekânın bu anlamda artıları ve eksileri neler olacak?
Öğrenci performansı ve ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş öğrenme programları oluşturmak için yapay zekâ algoritmaları kullanılabilir. Öğretmenler, sınıf performansını analiz ederek geri bildirim sağlamak ve öğrencilerin ihtiyaçlarını anlamak için yapay zekâdan faydalanabilirler. Ayrıca, öğretmen eğitiminde yapay zekâ, öğretmenlerin profesyonel gelişimlerini destekleyebilir; öğretmenlerin pedagojik yaklaşımlarını daha verimli bir şekilde kullanmalarına ve öğrencilerinin öğrenme sürecini daha etkili hale getirmelerine yardımcı olabilir. Kısacası yapay zekâ, öğretmen eğitiminde bir rehber ve yardımcı olarak düşünülebilir.
Madalyonun diğer yüzüne baktığımızda ise yapay zekânın yükselişi teknoloji devlerini bile korkutuyor. Elon Musk, OpenAI’nin dil modellerinin geliştirilmesine yönelik faaliyetlerinin durdurulmasını talep etti. Bunun nedeni, dil modellerinin kötüye kullanımını önlemek için yapay zekâ araştırmalarının sınırlandırılması gerektiğine inanması. OpenAI, bu talebe yanıt vererek etik endişeleri ele almak için çalışmalarını sürdüreceğini duyurdu. Örneğin, Oxford Üniversitesi’nde yapay zekâ etik konusunda uzman olan Profesör Stuart Russell da yapay zekâ araştırmalarının sınırlanması gerektiğine dair benzer görüşler dile getirdi. Bu anlamda yapay zekâ, sürücüsüz bir araca benzer; gerekli önlemler alınmazsa, kazalara sebep olabilir. Benzer şekilde, yapay zekâ da gerekli etik kurallar ve önlemler alınmadan kullanılırsa, insanları yanlış yönlendirebilir ve olumsuz sonuçlara neden olabilir.
Mona Aykul (Eğitim Teknolojileri Uzmanı)
“Öğretmenlere yardımcı olabilir”
Chatbotlardan öğretmen olur mu?
Çocukların öğrenme deneyimi sosyal öğrenme şeklinde gerçekleşir, yani sadece okuma yazmayı öğrenmeleri yeterli değildir. Çocuk okulda birçok beceri ve değer kazanır; problem çözme, iş birliği, yaratıcılık ve empati gibi becerileri öğretmeye de chatbotlar henüz hazır değil. Fakat yapay zekânın/chatbotların eğitimde insan faktörünü ortadan kaldırmaktan ziyade, eğitime anlamlı katkılar sunmasının mümkün olduğunu düşünüyorum. Chatbotlar, öğretmenlerin işlerini kolaylaştırabilir ve öğrencilere bazı konuları daha hızlı öğretebilir. Aynı zamanda öğretmenler, öğrencilerle birebir çalışarak kişiselleştirilmiş bir eğitim sunabilir. Öğrencilerin öğrenme stillerini anlayarak, ihtiyaçlarına uygun bir eğitim planı oluşturabilirler. Böylece öğrencilerin sadece akademik başarılarına değil, kişisel gelişimlerine de odaklanırlar. Chatbotlar bu noktada öğretmen ve öğrencilere bir nevi asistanlık etmek anlamında faydalı olabilir.
Bu açıdan bakınca öğretmenleri nasıl hazırlamalıyız?
Öğretmenlerin gelişen teknolojilerin eğitim alanındaki farklı uygulamalarını çok iyi anlamaları ve bu doğrultuda mesleki gelişimlerine yönelik eğitimlerle zamana ayak uydurmaları gerekiyor. Bunun için öğretmenlerin dijital yetkinliklerini geliştirecek eğitim programları ve bilgilendirme rehberleri düzenlenmeli çünkü teknolojik araçlara ve yöntemlere hâkim olmaları, öğrencilerine sınıfta daha etkili bir şekilde eğitim verebilmelerini sağlar. Yapay zekâ araçlarının eğitimde kullanımları ve öğrencilerin ihtiyaçlarını bu araçlarla nasıl belirleyebilecekleri konusunda yardım almaları önemli bir fark yaratacaktır.
Öğretmenlere önerileriniz neler olur?
Yeni dünya düzeninde öğretmen, geleneksel öğretmenlik rolünün ötesine geçerek öğrenciler için bir eğitim rehberi, ilham kaynağı ve mentoru olmalı. Ayrıca, teknolojinin etkisiyle öğretmenlerin, öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarına göre öğrenme deneyimini de kişiselleştirebilen bir rol oynaması gerekiyor. Teknolojik gelişmeleri aktarabilecekleri, öğrenci odaklı ve yenilikçi bir yaklaşım sergilemeliler. Öğretmen eğitimleri de bu yüzden uygulamalı ve günümüzde ihtiyaç duyulan becerileri ön plana çıkaran eğitimlerle desteklenmeli.
Yapay zekânın avantaj ve dezavantajlarını nasıl yorumluyorsunuz?
Avantajları arasında; kişiselleştirilmiş öğrenme, verimlilik, öğretmenin iş yükünü azaltma, öğrenmenin zaman ve yer bağımsızlığı gibi faktörleri sayabiliriz. Ancak dezavantajları arasında; insan etkileşimin eksikliği (Bunun yansımalarını pandemide çokça gördük), öğrenci performansı analizinde doğabilecek hatalardan dolayı yanlış ihtiyaçların belirlenmesi veya yanlış bilginin oluşturulması ve yaygınlaştırılması gibi etik problemler, yüksek maliyet ve fırsat eşitsizliği, gizlilik ve güvenlik sorunları sayılabilir. Bu noktada artı ve eksiler değerlendirildiğinde dikkatli ve bilinçli bir kullanımda eğitimde faydalarından yararlanmak mümkün.