Depremden etkilenen çocuklarla nasıl oyun oynamalıyız? Kullandığımız sözcükler ya da oyuncaklar çocukların travmasını tetikler mi? sorusunu oyun terapisti, klinik psikolog İrem Polat’a sorduk.
Deprem bölgesindeki çocuklar için temel ihtiyaçların dışında, ülkenin dört bir yanından oyuncak ve kitap da gönderiliyor. Yine yüzlerce gönüllü psikolog, çocuk gelişim uzmanı ve öğretmen, deprem bölgesindeki çocuklara destek olmak için var gücüyle çabalıyor. Oyun oynamanın çocuklar için ne kadar faydalı ve iyileştirici olduğunu biliyoruz. Oyun, çocukların kendilerini ifade edebildiği, kendini güvende hissettiği, çevreyi ve dünyayı tanıdığı bir araç. Travma dönemlerinde de çocuğun psikolojik sağlığı için en çok kullanılan yöntem olarak oyuna başvuruluyor. Ancak, “Depremden etkilenen çocuklarla nasıl oyun oynamalıyız? Bu oyunlar, kullandığımız sözcükler ya da oyuncaklar, çocukların travmasını tetikler mi?” gibi birçok soru da zihinlerimizi meşgul ediyor. Oysaki çocukların en büyük ihtiyacı, kendilerini güvende hissettikleri bir yerde ve güvenecekleri kişilerle oyun oynamak; bu yolla duygularını anlatabilmek. Bize düşen ise çocuklara müdahale etmek, oyunda yönlendirmek, sürekli bir bilgi verip bir şeyler öğretmeye çalışmak değil, sadece onları gözlemlemek ve oyunlarına eşlik etmek olmalı. Bu önemli ve hassas konuyu oyun terapisti, Klinik Psikolog İrem Polat ile konuştuk.
Doğal akışın işareti
Oyun, çocukların hayatındaki en temel ihtiyaçlardan. Çocuklar deneyimlediklerini, duygularını, duyumlarını oyunla ifade eder. Olup biteni anlamlandırmak, işlemek ve doğal iyileşmenin gerçekleşebilmesi için oyuna alan açmak önemlidir. Burada konuyu, “uzmanla oynanan oyunlar” ve “diğer oyunlar” olarak ikiye ayırmakta fayda var. Çocuğun kendi kendine oynadığı, akranlarıyla, bakım verenlerle oynanan oyunlar değerli; çünkü bu normalliğin, sıradanlığın, doğal akışın devamlılığıdır. Çocuk oynarken kendini güvende hisseder, ötekiyle oyun arkadaşıyla bağ kurar. Ne oynandığından ziyade nasıl oynandığı daha önemlidir. O anda orada olabilmek, oyuna odaklanmak, dikkati birbirine verebilmek büyük önem taşır. Henüz afeti daha yeni yaşamış yetişkinler için oyuna eşlik etmek kolay olmayabilir. Denemek bile çok kıymetlidir. Ebeveynlerin oyunu analiz etmesine lüzum yok. Çocuklarına şefkatle eşlik etmeleri yeter.
Oyunların, çocukların travma enerjisinin boşaltmasını sağlayan bir etkisi var. Çocuk oyunda edilgen değil, etkin konumdadır. Oyunlar çocukların zorlandıkları alana mesafe alarak, emniyette olduklarını hissettikleri bir yerden bakma fırsatı verir. Çocuklar aynı oyunları tekrarlayabilir. Yaşadıklarını anlamlandırmak ve baş etmek için içgüdüsel olarak oyuna yönelirler. Bazı oyunlarında, gerçek hayatta yaşadıklarını, olduğu şekliyle oynayabilirler, bazen de olmasını dilediklerini oynarlar. Travma esnasında bedende bir hazırlık olur; savaşacak, kaçacakmış gibi enerji birikir. Tehdit geçtikten sonra güvenli bir anda bu fazla enerji boşaltılır. Bu enerjinin boşaltımı için güvenli biriyle bağ kurmak, oyun, hareket çok önemlidir. Çocuk, oyununda kovalayabilir, kaçabilir, güvenli bir yöne doğru ilerleyebilir, etrafına sınırlar inşa edebilir… Tüm bunlarla birlikte travma anında yarım kalan etkileri tamamlama fırsatı bulur. Savaş/kaç yanıtlarını güvenli bir ortamda dışa vurur ve birikmiş enerji boşaltılır. Oyunlar çocuğa gücünü geri kazandırır, canlılığını hissetmesini sağlar, yani sağaltıcıdır.
Hangi yaş grubunda, ne tür oyunlar oynanmalı?
Çocuğun ihtiyacına ve ilgi alanına göre karar verilebilir. Bazı oyunlarda yönetmen çocuktur, kimisinde de ebeveynler. Çocukların serbest oyunlarına fırsat vermek çok önemlidir. İstedikleri oyuncakları seçip diledikleri şekilde oynayabilirler. Tek oynamak isteyebilirler, kendilerine muhakkak birisinin eşlik etmesini isteyebilirler. Grup oyunlarını, hareket içeren patırtılı oyunları, gücün çocukta olduğu oyunları çok değerli buluyorum. Bir grubun parçası olmak, birlikte hareket etmek, dayanışmak, çocukların güvenlik hissini eğlenirken pekiştirir.
Toplumsal bir travma yaşıyoruz ve çocuklarımız da bundan haberdar oluyorlar. Sallama, yıkma, devirme, inşa etme, kaçma, bağırma gibi süreçleri oyunda görebiliriz. Çocuğa eşlik etmek ve verdiği role girmek yeter. Elbette oyun kurallarınızı aşan bir şekilde oynanıyorsa şefkatle sınır konulabilir.
Temas, bakışma, yakınlık içeren bağ odaklı oyunlar çok değerli. Yapılandırılmış aktiviteler ya da serbest oyunlar olabilir. Çocuğun istediği oyunların yanı sıra ebeveynler de zaman zaman çocuğa kendi hazırladıkları karşılıklılık içeren oyunlar teklif edebilirler.
Bunları yapmayın
*Oyuna gereksiz müdahalelerde bulunmak
*Oyunu sınava çevirmek
*Oyunda sürekli bir şey öğretmek,
*Çocuğu sık sık düzeltmek,
*Mesaj kaygılı oyunlar oynamak.