Cumhuriyetimizin 100. yılında önce Milletler Ligi’ni kazandılar, ardından Avrupa şampiyonluğu geldi. Bu başarının bir parçası olan A Milli Kadın Voleybol Takımı’mızın yıldızlarından Hande Baladın ve altyapıda yetişen genç sporcu Defne Başyolcu ile 100. yıl özelinde voleybolda zirveye varan yükselişin izlerini konuştuk.
Farklı branşlarda kadın sporcularımızın art arda gelen başarıları, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılına armağan oldu. Kazandıkları ulusal ve uluslararası kupalar ve madalyalarla, Türk kadınının gücünü, azmini ve kararlılığını bir kez daha tüm dünyaya kanıtladılar. A Milli Kadın Voleybol Takımı’mız Cumhuriyetimizin 100. yılında önce FIVB Milletler Ligi şampiyonluğunu kazandı, ardından Avrupa şampiyonluğu geldi. Filenin Sultanları’nın sayısız başarısı, kız çocuklarının ve ailelerin voleybola olan ilgisini de katladı. Turnuvada milli takım adına dikkat çeken isimlerden biri Hande Baladın oldu. Takımın en iyi hücum eden smaçörü unvanını alan Baladın ile Eczacıbaşı’nda forma giymeye başlayan 17 yaşındaki genç sporcu Defne Başyolcu’yu bir araya getirdik. Son yıllarda kadın voleybolundaki yükselişin zirvesini 100. yıl penceresinden konuştuk.
*Türk sporunda kadınların yaşattığı üst üste başarılar adeta Cumhuriyetimizin 100. yılına armağan oldu. Bu armağana katkısı olan bir milli sporcu olarak duygularınız neler?
Hepimiz için gerçekten de çok özel ve gurur verici bir yıl. Türk sporunda kadın sporcuların başarıları, Cumhuriyetimizin 100. yılına özel bir hediye gibi hissettiriyor. Ben de bu yılın, bu başarıların bir parçası olmaktan gurur duyuyorum. Belki de bu yıl, tarihe geçecek ve yıllar geçse de asla unutulmayacak. Türk kadını isterse, izin verilirse her şeyi başarır demiştik. Biz başardık. Duygularımı ifade etmek çok zor ama bu başarıların arkasında büyük bir ekip çalışması ve azim var. Hedeflerim, hayallerim bundan da fazlası.
“Genç sporculardan öğrenecek çok şey var”
*A Milli Kadın Voleybol Takımı’mızın başarılarından sonra voleybola olan ilgi arttı. Kulüplere başvurular çoğaldı. Bu hayali kuran kız çocuklarına ne söylemek istersiniz?
Belki de senelerce kız çocuklarının hayallerine ortak olabilmek için uğraştık. Ben de hep hayal kurdum ve hayallerimin peşinden gitmeyi tercih ettim. Onlara önerim, hayal kurmaya devam etmeleri. Gerçekten nerede olmak istediklerini hayal etsinler ve bunun için çok çalışsınlar. Gözlerini kapadıklarında kendilerini nerede görüyorlar? Nerede görüyorlarsa, hayal ettiklerini başarılacaklarına eminim. Voleybol; disiplin, dayanıklılık ve takım çalışmasını gerektiren bir spor, bu yüzden azimli olmaları çok önemli.
*Altyapıda yetişen genç sporcularla iletişiminiz nasıl? Defne Başyolcu da bu sporculardan biri. Jenerasyon farkını hissediyor musunuz?
Altyapıdaki genç sporcularla iletişim kurmak benim için büyük bir mutluluk. Onların enerjisi ve isteği beni her zaman motive ediyor. Onlardan enerji alıyoruz diyebilirim. Evet, jenerasyon farkını hissediyoruz ama bu benim için bir avantaj. Onlardan da öğrenecek çok şeyim var ve onlarla iletişim kurarak her gün ben de geliştiğimi hissediyorum. Defne çok yetenekli ve özellikle çok disiplinli bir sporcu. Yetenekleri de çok özel. Jenerasyon farkımız olsa da takım içinde çok güzel bir iletişimimiz var.
“İnandığımız değerler genç sporculara da taşınmalı”
*Sizin altyapıdaki koşullarınızla şu anki durum arasında farklar var mı?
Elbette, zaman içinde şartlar ve koşullar değişiyor. Bana da hem kulübüm Eczacıbaşı’nın hem de federasyonumuzun çok desteği oldu. Bu konuda bir değişiklik olmasa da beslenme, teknoloji, antrenman teknikleri ve sporcu psikolojisi gibi konularda teknik farklılıklar var. Ancak temelde başarı için gereken; disiplin, azim ve çalışma aynı kalıyor. Motivasyon da bu işin bir parçası. Sporcunun onu taşıması ve istemesi lazım. Bu belki de sonradan öğrenilebilecek bir şey değil. Ben başarılı ve iyi bir sporcu olabilmek için kendi inandığım ve bana iyi gelen değerlere her zaman sahip çıktım. Bu değerleri her zaman benimsedim. Genç sporculara da bu değerler taşınmalı.
*Başarıları izlemek çok güzel ancak arkada büyük bir emek ve çalışma var. En iyi olmak ve ülkeye bu madalyaları getirmek nasıl fedakarlıklar gerektiriyor?
Milli Takım olarak, antrenmanlarımızı, kamplarımızı ve maçlarımızı çok ciddi bir disiplinle sürdürdük. Kulüp sezonundan hemen sonra beş aylık bir serüvenin içinde buluyoruz kendimizi. İki taraf için de motivasyonumuzu yüksek tutmak çok önemli. Mental açıdan sağlıklı kalabilmek belki de başarıyı getiren kilit noktalardan biri. Bu yolda ailemizin ve antrenörlerimizin desteği de büyük bir rol oynuyor. Zaman zaman arkadaşlarımı istediğim kadar görememek, ailemden uzak olmak ve yoğun maç programı beni zorlayabiliyor. Ama başarılı olma isteği bunların üstesinden gelmemi sağlayan temel etken.
“Strese karşı bana iyi geleni seçtim ve ilerledim”
*Stres ve baskı altında duygusal dayanıklılıklarını korumak ve kendileri olarak kalabilmek için genç kızlarımıza neler söylersiniz?
Hayatımızın her alanında stres var, stresin olması kadar normal bir şey yoktur herhalde. Bunu zaman geçtikçe, yaş aldıkça, olgunlaştıkça ve tecrübelendikçe yönetmek belki biraz daha kolay olabiliyor. Stres yönetimi ve duygusal dayanıklılık da zaman içerisinde farklı metot ve sistemler ile geliştirilebilir bir hâl alıyor. Ben de kendime neyin iyi geldiğini zamanla gördüm. Bana iyi geleni seçtim ve onunla ilerledim. Mental yardım almak, paylaşmak ve farkındalık çok önemli. Gençlerimize destek olmak çok önemli, aileleri ve arkadaşlarıyla iletişimde kalmalarını ve duygusal olarak destek almalarını öneririm. Ayrıca spor yaparken zevk almaları buradaki en önemli konu. Çünkü bu tutku ve zevk, stresle başa çıkmalarına yardımcı olabilir. Unutmasınlar ki her zorluğun üstesinden gelebilirler ve hayallerine ulaşabilirler.
Defne Başyolcu: Ablalarım gibi olabilmek için çok çalışıyorum
*Voleybolla tanışmanız nasıl oldu?
Annem babam da voleybolcuydu. Bu sayede başladım voleybola. İlkokul 3’e gittiğim sene Bursa’da Nilüfer Belediye’sinde başladım. İlk başlarda istemeyerek gidiyordum çünkü erken kalkmak ya da antrenmanlar yorucu geliyordu. Ama zamanla, başardıkça zevk almaya ve daha çok çalışmaya başladım. Bir süre sonra bağımlılık oluyor.
*Bir gününüz nasıl geçiyor?
Bir hedefe ulaşmak istiyorsanız bazı yerlerden fedakarlık yapmak gerekiyor. O yüzden ben de gezmek, arkadaşlarla olmak kısmından fedakarlık yapıyorum. Üzerimde baskı var, benden beklentiler var. Ama bunlarla mücadele edebiliyorum. İlla ki bazı zamanlar stres, kaygısı vs oluyor. Ama kötü bir gün geçirdiğimde akşam eve gidip annem ve babama anlatıyorum. Onlar beni çok iyi anlayıp destekliyorlar. Ailemin bu süreci bilmesi beni rahatlatıyor.
*Voleybola artan ilgi sizi şaşırtıyor mu?
Ablalarımın başarısı sadece Türkiye’de değil dünyada da konuşuluyor. Spor yapmak zaten çok güzel. Voleybolun da böyle ilgili görmesi gurur verici. Futboldan daha çok konuşulur olduk. Küçük yaşta başlayan çocukların hepsinin ulaşmak istediği bir insan var. Mesela Hande Abla, Boskoviç Abla diyebiliyorlar. Bu harika bir şey.
*Yakın gelecekteki hedefleriniz neler?
Şu an 17 yaşındayım. En büyük idolüm Boskoviç’ti. Onla aynı takımda olmak benim için büyük mutluluk. Çalışkan bir insanımdır, kaytarmayı sevmem ve hedeflerim var. Ablalarım gibi olabilmek için çok çalışıyorum.
*Spor yapmanın, ergenlik sürecini sağlıklı bir şekilde yaşamada artısı oldu mu?
Paylaşmayı öğrendim. Çünkü takımsan herkes o eşyayı kullanır. Kardeş gibi olmayı, aile gibi yaşamayı öğreniyorsunuz. Bir arkadaşım hata yaptıysa onun hatasını tolere edebilmeyi öğrendim.
*100. yıl sizin gibi genç bir sporcu için ne ifade ediyor?
Atatürk’ün kızları olarak bu başarılara sahip olduğumuz için çok mutluyum ve daha çok başarılar getireceğimize inanıyorum. Bu yıl kupayı getirirsek daha da güzel olacak.
*A Milli Kadın Voleybol Takımı’mızdaki oyuncularla iletişiminiz nasıl?
Ablalarımla aram çok iyi hepsi ayrı destek veriyor. Mental ve teknik olarak çok yardımcı oluyorlar. Jenerasyon farkı var elbette ama çok hissetmiyorum çünkü bana pozitif yönde yaklaşımda bulundukları için jenerasyon farkı yaşamıyorum.