Koronavirüs dünyaya yayılırken ekonomiler gibi yatırımcının yaklaşım tarzı da kademeli olarak değişti. Şimdi normalleşme adımları atılırken yatırımcılarda bekle-gör eğilimi hakim olabilir.
Koronavirüsün Çin’de görülmesi ve bundan küresel çapta haberdar olunması aralık ayında olurken yatırımcılar bu aşamada pek de ilgili değildi ve diğer grip salgınlarından farklı görülmedi. Ancak Dünya Sağlık Örgütü’nün konuyla ilgili 20 Ocak’ta yayınladığı rapor tehlikenin boyutu hakkında ciddi işaretler verirken yatırımcıların da hem ilgisi arttı hem de konu hakkında daha fazla bilgilenme ihtiyacı hissetti. Bu aşamada olayın risklerini gören ve açık pozisyonu bulunan fonlar borsalarda hızlı şekilde satışa geçerken kritik desteklerin kırılması ile algoritmik emirlerin de çalışmaya başlamasıyla hisse senetlerinde ciddi düşüşler yaşandı. Bilişim, gıda ve sağlık sektörü dışındaki tüm sektörlerde değer kayıpları panik boyutuna kadar geldi.
‘En kötü’ geride kaldı
Bir sonraki aşama İtalya’nın en üretken bölgesi Lombardiya’da salgının karantina sürecini getirmesi ve hayatın kilitlenmesine neden olmasıydı.
Borsalarda kısa sürede tarihin en büyük kayıpları mart ayında yaşandı. İnsanlar aniden virüsün onları doğrudan etkileyebileceğini fark etti.
Borsada kendini gösteren panik, süpermarketlerde farklı bir boyutta satın alma ile aynı anda sürdü. Bu aşamada hisselerin fiyatı beklenenden hızlı geriledi. Dow Jones Sanayi Endeksi’nin en kötü ikinci günü 16 Mart’ta gerçekleşti; ABD endekslerinin en kötü 15 gününden üçü 9-16 Mart tarihleri arasında gerçekleşti. Çok fazla borcu ve nakit sıkıntısı olan şirketler hızla gerilerken, yatırım ve emeklilik fonları hisse oranlarını azalttı. Yabancılar hisse satışı yaptı.
Finansal piyasalarda oynaklığın artması hem kurumsal hem bireysel yatırımcıları ürkütmüş durumda.
Bir süre bekle gör eğilimi hakim olabilir. Mayıs ayındaki normalleşme çabalarının etkileri görülmek istenecek. Bu süreç içerisinde para değerli metal altında park edebilir.
Oynaklık arttı
Kovid-19 virüsü yatırımcılar için belirsizliği ve yeni bir riski temsil ediyor. Bu nedenle, yatırımcı davranışlarında olağan dışı hareketlere neden olabiliyor. Oynaklık arttı. Ancak oynaklığa ve paniğe rağmen, makul ekonomik beklentiler şirketlerin hisse senedi fiyatlarına yansıyabiliyor. Bu olağandışı süreç yatırımcılara oynaklıkların yüksek olduğu dönemde panik yapmamaları gerektiğini bir kez daha öğretiyor.
AYLIK Enflasyon %0.85
Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) nisanda aylık bazda yüzde 0.85, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yüzde 1.28 artış gösterdi. Yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 10.94, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 6.71 oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, nisan itibarıyla 12 aylık ortalamalar dikkate alındığında, tüketici fiyatları yüzde 12.66, yurt içi üretici fiyatları yüzde 10.87 arttı.
Yİ-ÜFE, kapsamında enflasyon madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 7.44, imalatta yüzde 6.27, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 12.86, su temininde yüzde 4.57 arttı. TÜFE kapsamında da aylık bazda en yüksek artış yüzde 4.66 ile çeşitli mal ve hizmetlerde kaydedildi. Onu yüzde 4.08 ile giyim ve ayakkabı, yüzde 2.53 ile gıda ve alkolsüz içecekler takip etti. En fazla düşüş gösteren ise yüzde 1.83 ile ulaştırma oldu.
Tüketici fiyatları bazında nisanda en yüksek fiyat artışı yüzde 46.18 ile sarımsakta gerçekleşirken, en çok ucuzlayan ürün yüzde 43.57 ile patlıcan oldu.
Dolarda kritik eşik
Dolar kuru için kritik eşiklerdeyiz. Bu fiyatlar artık aşırı değerlenmenin olduğu seviyeler. Yatırımcıların dolar/TL’nin önümüzdeki dönemde düşüş eğilimine girme ihtimaline inanmaları dolar mevduatlarının bozulmasını sağlayabilir. Yabancıların borsadaki payları dip seviyelerde ve bir süre daha olmayabilirler. Bu ortamda yerli kurumsal yatırımcıların önemi artıyor.
Piyasalardaki aşırı volatil ortamı yerli kurumsal yatırımcılar dengeleyebilir. Hisselerde seçici hareketlerle dengeler kurulacaktır. Altın, pandemi etkisi netleşinceye kadar yatırımcıların öncelikleri arasında yer almaya devam edecek.