Koronavirüs krizi dolar/TL’yi tarihi zirvelere taşıdı. Sürdürülebilir olmayan bu çıkışa karşı Merkez’den yeni adımlar bekleniyor.
Kurda aralıktan bu yana artan ivme var. Yükseliş dalgası güçlü dirençlere gelse de çıkış beklentisinin kırılamaması sorun üretir.
Dövizde hareket sürüyor. Koronavirüsün yol açtığı piyasadaki durgunluğa kurdaki artış da eklenince reel ekonomi için çifte baskıya sebep olabilecek. Kur atışı her ne kadar ithal ürünlerde talep daralmasına yol açıp dışarıya döviz çıkışını sınırlasa da diğer taraftan döviz borcu olan firmaları zorlayacak.
Özellikle döviz borcu olan firmaların borçlarının ertelenmesi koronavirüsten kaynaklı reel sektörde yaşanan sıkıntının aşılmasında güçlü bir adım olacaktır. İşletmelerin borçlarını yeniden yapılandırabilmesi meselenin bir ayağı olsa da ikinci ayağı piyasaları sıkıştıran kurdaki artışın dizginlenebilmesi. Kurda özellikle geçtiğimiz aralık ayından bu yana yükselen bir ivme söz konusu ve mart ayından bu yana artış hızı yükseldi. Dolar/TL kuru yıla 5.94 seviyesinden başlarken 17 Nisan itibari ile 6.93’ten alıcı bulmakta. Çıkış hızının devamı halinde ekonomi üzerinde sıkıntı yaratacağı göz ardı edilmemeli. Bu nedenle kuru dizginleyecek daha etkin tedbirlerin devreye girebilmesi kendisini hissettiriyor. Mevcut durumda ekonomi kanadının aldığı tedbirlere rağmen çıkışın devam etmesi ek tedbirlerin alınmasını gerekli kılıyor.
Gözler TCMB’de
Peki TCMB önümüzdeki süreçte hangi adımları atabilir?
1-Faiz indirimini durdurabilir hatta yükseltebilir. Dünyada tüm merkez bankaları faizleri indirirken bu zor bir seçenek olarak gözükse de TL’ye olan ilginin artmasında önemli bir alternatif olabilir.
2- Halkın elindeki dövizi bozmasını sağlayacak dövize dayalı alternatif iç borçlanma senetleri ya da fonlar geliştirilip sistem dışına çıkan döviz tekrar sisteme kazandırılabilir.
3-Yurtdışı fonların nakit girişini temin edecek güçlü adımlar atılabilir.
BDDK’dan krediler için ‘aktif’ hamle
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK), dün sabah toplanarak krediler için yeni düzenleme yaptı. ‘Aktif rasyo’ hesaplamasını değiştiren kurulun kararını açıklayan BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben, yeni düzenleme ile bankaların kaynaklarını daha verimli kullanacağını belirterek, “Reel sektör ihtiyacı olan finansmana daha rahat erişebilecek” dedi. Akben şunları söyledi:
“Bankaların asli görevi vatandaşlarımızdan ve şirketlerimizden topladıkları mevduatı kredi vererek reel ekonomiye aktarmaktır. Ancak, bazı bankaların bu temel fonksiyonu gerçekleştirmek yerine kaynaklarını para piyasaları ve yurt dışı türev piyasalarına yönlendirmeyi tercih ettiğini, bunun neticesinde reel sektörün kredi finansmanına erişimde zorlandığını bir süredir izliyoruz. Koronavirüsün dünya ekonomilerini sarstığı, ülke ekonomimizde yoğun bir finansman ihtiyacının ortaya çıktığı bu dönemde ülke tasarruflarımızı en etkin şekilde kullanmak elzemdir. Bu noktada bankalara önemli görevler düşmektedir.”
26 Mart’ta bankalara, kredi taleplerinin karşılanmasını tavsiye eden bir yazı yazdıklarını belirten Akben, aradan geçen üç haftada bu tavsiyeye uymayan bankalar olduğunu tespit ettikleri için bu düzenlemeyi yaptıklarını bildirdi. Akben şöyle konuştu:
“Kurumumuz düzenleme çerçevesinde kamu-özel, yerli- yabancı sermayeli banka ayrımı yapmamaktadır. Kurul kararı bankaların daha etkin çalışabilmesi için alınmıştır. Salgın sürecinde düzenlemeler ne kadar iyi işler ise herkes bundan o ölçüde fayda sağlayacaktır. Bu dönemde sahada gerçek anlamda bankacılık yapan bankalar müşteri sadakatini de artırıp orta-uzun vadeli karlılıklarını yükselteceklerdir. Vatandaştan toplanan mevduatın kaynak ihtiyacı duyan reel sektöre ulaştırılması için kredi aktarım mekanizmasının etkin bir şekilde çalışmasını sağlamak en öncelikli konularımız arasındadır. Bundan sonra da gelişmelere bağlı olarak gerekli her türlü tedbir ve önlemlerin alınacağından kimsenin şüphesi olmasın.”
Borsa İstanbul’un yükseliş eğilimi sürecek
Borsa İstanbul mart ayında 83.000 seviyesi ile dip yaptı ve yükselişe geçti. Cuma gününü 98.179 seviyesinden tamamlayan BIST 100 Endeksi yükselişini sürdürüyor. Küresel bazda bir sağlık krizi yaşanıyor ve ekonomileri baskı altına alıyor.
Gözlenen tedbirlerin uygulandığı ülkelerde farklılıklar olsa da ortalama üç ay çarkların dönüş hızını yavaşlattığı yönünde. Böylesi durumlarda piyasaların rahatlaması açısından nakit temini önemli.
Likidite arttı
Ülkemizde de likiditede artış gözlendi. Farklı kanallardan piyasaya sürülen likidite piyasaların kriz yaşamasını engelledi. Uluslararası cephede de ekonomileri güçlendirmek için olağanüstü önlemler alındı. Sert düşüş yaşayan borsada, kısa sürede yaşanan kaybın bir kısmı yerine geldi. Ancak henüz ocak sonu itibariyle endeksin test ettiği 124.537’nin yüzde 26,8 gerisinde olduğunu da göz ardı etmemeli.
Yaşanan düşüş sonrasında borsada, Türkiye’nin en büyük 30 şirketinin 19’u defter değerinin altından işlem görüyor. Yani bu şirketlerin hisse senetleri özsermayelerinin altında piyasa değeri ile fiyatlanıyor. Önümüzdeki altı ay içerisinde defter değerinin altında işlem gören hisse sayısı oldukça sınırlı olacaktır.