ABD’de enflasyon son 31 yılın zirvesine çıktı. Başkan Biden, kendisine market ve benzin fiyatlarındaki artışın sebebini soran gazetecilere “Kovid tedarik zincirlerini etkiledi, fiyatlar yükseldi” dedi. (ABD iyi yönetiliyor.)
Avrupa’nın genelinde enerji krizi baş gösterdi. Enerji fiyatları tarihi zirvesini gördü. Artan enerji tüketimi kış öncesinde arzda kısıntı yaşanabileceği endişesiyle birleşince doğal gaz fiyatları, Avrupa vadeli işlemler piyasasında ilk kez 1000 metreküpte 1000 dolar bandını aşarak rekor yeniledi. (Avrupa’da medeniyet var, saat gibi işleyen bir sisteme sahipler. AB iyi yönetiliyor.)
Türkiye, 115 dolardan 1100 dolara çıkan doğal gazı vatandaşlarına 150 dolar seviyesinden vererek adeta yarısını hibe ediyor. Bunun yanı sıra arzdaki sıkıntıyı önceden gördü ve Tuz Gölü’nün altına dünyanın en büyük doğal gaz depolama tesisini inşa etti. (Türkiye’de Avrupa ülkeleri gibi doğal gaz arzında sıkıntı yaşanmıyor ama ülke kötü yönetiliyor! )
Fransa’da üniversite öğrencileri gıda ihtiyaçlarını karşılamak için yardım derneklerinin önünde uzun kuyruklarda bekliyor. Paris’te kira fiyatları tavan yaptı, enflasyon son 10 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. (Fransa iyi yönetiliyor.)
Türkiye’de üniversite öğrencilerine okullar kapalı olmasına rağmen, pandeminin başladığı 2020 Mart-2021 Mart arasında 3 milyar 222 milyon burs, 7 milyar 617 milyon 788 bin lira kredi ödemesi yapıldı. (Öğrencinin kâbusu harçlar yıllar önce kaldırıldı ama Türkiye kötü yönetiliyor. Gençler yurt dışına, özellikle de Fransa’ya kaçmak istiyor.)
Almanya’da enflasyon son 28 yılın zirvesine çıktı. İnşaat maliyetleri 1970’ten beri en yüksek seviyeye ulaştı. Berlin’de kiralar 2010’dan beri yüzde 86 arttı. Almanya, pandeminin başında yaptığı maddi yardımları faiziyle beraber istemeye başladı. (Almanya iyi yönetiliyor.)
İngiltere’de marketlerde temel gıda başta olmak üzere birçok ürünün satışı yapılamıyor. Büyük bir akaryakıt krizi yaşanıyor. (İngiltere iyi yönetiliyor.)
Bütün bunlar olurken kötü yönetilen Türkiye’de durum ne? Biden’ı bile panikleten pandemiye rağmen sanayi üretimi artıyor. İhracatta Cumhuriyet tarihinin rekoru kırılıyor. IMF, Türkiye’nin büyüme rakamlarını güncellemek zorunda kalıyor. Bütçe dengesinin ve bankacılık sisteminin güçlü olduğu uluslararası kuruluşlar tarafından teyit ediliyor. Borsa iki ayda yaklaşık yüzde 25 artıyor ama dolar tutulamıyor! Acaba neden?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomik bağımsızlık mesajı verdiği, mandacı iktisatçılara, küresel finans çetelerine resti çektiği gün neden doların ateşi daha da yükseldi? Türkiye’ye neyin bedelini ödetmek istiyorlar?
Bu sorulara erken seçim çağrısı yapmaktan başka hiçbir gelecek perspektifi ortaya koyamayan muhalefet cevap verebilir mi? Sokak bu yaşananların bir operasyon olduğunun farkında. Muhalefet ise dünyada zenginle fakirin dertlerini eşitleyen pandemiyi fırsat bilip iktidarı devirme derdinde. En doğal hakları. Tabii ki iktidara gelmek isteyecekler. Ama gittikleri yol maalesef yol değil.
Selahattin Demirtaş’ın “Hükümeti devirmek için yedi bölgede ortak miting yapın” dediği gün Meral Akşener “ Saray onlarınsa meydanlar bizimdir” diyor! Kılıçdaroğlu “Haydi meydana” çağrısıyla Mersin’den mitinglere başlayacaklarını duyuruyor!
Belli ki Akşener de Kılıçdaroğlu da rüzgârın değiştiğinin farkında. Rakamlar Türkiye’nin pandeminin sarsıcı etkisinden en çabuk çıkacak ülkelerden biri olduğunu gösteriyor. Çarklar dönmeye başladı. Karadeniz’deki gazın 2023 başında sisteme verilmesiyle ipler tamamen iktidarın eline geçecek. Ve Türkiye seçime böyle bir atmosferde girecek. Demirtaş’a fikri lider gibi davranmaktan çekinmemeleri, malumu ilan etmekten hiç sakınmamaları hep bu yüzden. Aceleleri var.
Davutoğlu’nun Lütfü Elvan iddiası
AK Parti’den ayrılıp parti kuran Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu kendilerinden beklenen patlamayı bir türlü gerçekleştiremiyor. Bunun en önemli sebeplerinden biri AK Parti günlerine dair muhalefetin televizyonlarında yaptıkları tuhaf açıklamalar.
CHP-İyi Parti medyası bu ikili sayesinde reytingin gözünü vururken, Davutoğlu ve Babacan zaten kendilerine itibar etmeyen AK Parti tabanında güneşin altında eriyen kar misali tükeniyor.
Davutoğlu muhalif kanallarda 9 bin 999’uncu kez anlattığı AK Parti’den ayrılış hikâyesine renk katmak için bu kez de Hazine ve Maliye Bakanı Lütfü Elvan ile ilgili bir iddia ortaya attı.
Davutoğlu’nun “Beni tanıyan arkadaşlarımın hepsi benim istifamla birlikte ‘Biz de ayrılalım’ dedi. Lütfü Elvan da bunlardan biriydi” iddiasını bakana çok yakın bir haber kaynağıma sordum. “Lütfü Elvan’ın böyle bir ifadesi kesinlikle söz konusu değildir” dedi. Biz de buradan duyurmuş olalım.