Türkiye onu 80’lerde “Kızıl Milyarder” olarak tanıdı… Ama o sıkı bir solcuydu!
Emlaktan madenciliğe, gazete patronluğundan restoran işletmeciliğine birçok alanda faaliyet gösteren şirketler kurdu. 80’lerde TSK’nın F-16 uçaklarının koruma sistemlerinin geliştirilmesi ihalesini bile aldı!
Aynı zamanda sıkı bir STK’cı.. İş insanı, aktivist!
Türkiye’nin yakın tarihinde yaşanan birçok kritik gelişmede ilginç bir şekilde o çıkıyor karşımıza! Dünya genelinde seçilmiş hükümetlere karşı darbeler planlayan Geoge Soros’un Açık Toplum Enstitüsünün Türkiye temsilcisi. Zaman içerisinde “Kızıl Milyarder” olan lakabının “Kızıl Soros” olarak değişmesi de böyle başladı.
Kimse sebebini tam olarak izah etmiyor ama Kavala hem bizim muhalefet partileri hem de AB- ABD için çok ama çok önemli. Yargılaması devam ederken aralarında ABD’nin de bulunduğu 10 ülke onun serbest bırakılması çağrısı yaptı!
Sadece Soros ve Batı ülkeleriyle değil terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile de sağlam bir hukuku var.
Tarih 23 Şubat 2013… Yer İmralı Cezaevi… HDP heyetindeki Sırrı Süreyya Önder, terör elebaşına Kavala’dan bahsediyor ve şu sözleri söylüyor: Başkanım, her şeyi konuştuk. Bir de başkanlık meselesi var. Kamuoyu bu konuda çok endişeli. Osman Kavala’nın size selamları var. Totaliter bir yapıya dönüşmesinden endişe ediyorlar!
Endişe eden belli ki sadece Kavala değil. Kavala’nın birlikte hareket ettiği yapı-yapılar… Yoksa Önder neden “Endişe ediyorlar” diyerek çoğul eki kullansın ki?
Kavala’nın TV ekranlarında “PKK rasyonel bir örgüt. “PKK’nın silah bırakmasını doğru bulmuyorum” diye başlayan açıklamalarına hiç girmeyelim. Zaten kimsenin ilgisini de çekmiyor değil mi?
Peki Selahattin Demirtaş’a 2013’te “Seni Başkan yaptırmayacağız” dedirtenin Kavala olduğu iddiasına ne diyeceğiz? Kim bu Kavala?
Daha doğrusu kimin, kimlerin adamı?
Ve ortada bir yargı kararı varken neden Kavala’nın bu karar hiçe sayılarak dışarı çıkması gerekiyor?
Hiçbir önyargıya sahip olmadan soruyorum bu soruları… Mantıklı bir açıklaması olan varsa lütfen anlatsın.
Bir tuhaf görüşme trafiği
CHP’nin fiili lideri gibi davranan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adına bazı gazeteciler gün ve neredeyse saat vererek “Ekrem İmamoğlu, Kılıçdaroğlu ile yemek yiyecek” diyor!
Kılıçdaroğlu’na yakın kaynaklar ise “ Ne bir görüşme talebi ne de yemek daveti var. Bu söylentiler nereden çıkıyor” açıklaması yapıyor!
Gidişatın tuhaflığını gören İmamoğlu “Sayın Kılıçdaroğlu’na sohbet edelim dedim ama net bir tarih yok. Birilerinin bunu farklı anlamlara çekmesini hayretle izliyorum” diyerek durumu toparlamaya çalışıyor.
Belli ki bir İmamoğlu-Kılıçdaroğlu görüşmesi olacak. Ancak taraflar görüşmenin yeri ve şekline ilişkin ortak bir noktada buluşamıyor. İmamoğlu’nun tercihinin bir akşam yemeği olduğu gazetecilerin beyanından anlaşılıyor.
Kılıçdaroğlu’nun tercihi ise muhtemelen Ankara’daki Atatürk Mahallesi Barış Sitesi’ndeki bürosu. Kılıçdaroğlu’na yakın kaynaklar “Kemal Bey görüşme talebini geri çevirmez. Bürosunda daha önce Özgür Özel ve Mansur Yavaş ile de görüştü. Kapısı İmamoğlu’na da açık. Aracılara gerek yok. Kendisi bir telefon kadar Ekrem Bey” e yakın” değerlendirmesinde bulunuyor.
Bütün işaretler şartların olgunlaştığını ve o görüşmenin gerçekleşeceğini gösteriyor.
Bazılarının iddia ettiği gibi Özgür Özel’e karşı bir İmamoğlu-Kılıçdaroğlu ittifakı çıkmaz bu buluşmadan. Ama basit bir nezaket ziyareti gibi değerlendirmek de yanlış olur. Kim ne derse desin Kılıçdaroğlu an itibariyle CHP’deki parti içi iktidar mücadelesinde belirleyici aktör konumunda.
Bu ilginin başka bir izahı yok.
NOT: İmamoğlu, Kılıçdaroğlu ile görüşmek için adeta papatya falları açarken, Mansur Yavaş erken davrandı. Ankara’da bu akşam Kılıçdaroğlu-Yavaş ikilisi yemekte buluşacak. Görüşme talebinin Yavaş’tan geldiği öğrenildi.