Martin Luther King…
ABD’de siyahların özgürlük mücadelesinin simge ismi.
28 Ağustos 1963’te 200 bin kişiye hitap ettiği meşhur konuşmasına “Benim bir hayalim var” diyerek başladı.
CHP’li Özgür Özel’in “İmamoğlu ile ortak bir hayalimiz var” diye başlayan açıklamaları sanırım King’den alıntı. Güzel bir çıkış noktası. Ama altını doldurmak şartıyla…
King’in tarihi konuşmasından sonra gelişen siyasi hareket, ABD’de siyahların haklarını güvence altına alan önemli yasal değişiklikler getirdi.
Kılıçdaroğlu’na karşı birlikte hareket eden İmamoğlu-Özgür Özel ittifakı ise bir siyasi hareket gibi görünmüyor.
Daha çok “Kemal Bey ve ekibi gitsin, bizim ekipler gelsin” havasındalar.
CHP’de delege, belediye pazarlıkları ve ekipçilik her şeyin önünde olduğu sürece hiçbir şey değişmez.
Hayaller Martin Luther King gerçekler İmamoğlu-Özel formülü bırakın Türkiye’yi, CHP’de de tutmaz.
İmamoğlu’na Karayalçın tarifesi
CHP elitlerinin parti içi iktidar yarışında birbirlerini ekarte etmek için kullandıkları yöntemler ve üç adım sonrasını hesap ederek yaptıkları hamleler ‘Siyaset Bilimi’ derslerinde okutulmayı hak eden siyasi zekâ örnekleriyle dolu.
Kılıçdaroğlu an itibariyle iddialı İmamoğlu’nu “Belediye Başkanı adayı” parantezine hapsetmeyi başarmış görünüyor. Ama durmayacak. Bundan sonraki süreçte Deniz Baykal’ın Murat Karayalçın ve kendisine uyguladığı taktiği İmamoğlu’na uygulayacak. Rakibini belediye başkanı adayı yaparak siyaseten budayacak! (Bknz: Karayalçın’ın 1999 ve 2009’da Baykal tarafından Melih Gökçek’in karşısına çıkartılması/ Kılıçdaroğlu’nun en parlak döneminde İstanbul adayı gösterilerek siyaseten hırpalanması.) İmamoğlu seçimi alırsa bu Kılıçdaroğlu’nun da başarısı sayılacak. Kendisine bayrak açan haylaz evladına İstanbul’u hediye eden bilge lider olacak. Kaybederse “Elindeki belediyeyi AKP’ye hediye etti” diyerek İmamoğlu defterini kapatacak.
Kemal Bey bu yol haritasını takip ederken İmamoğlu da boş durmuyor… “Değişim olmazsa kaybederiz” mesajını sürekli işliyor. Hatta fısıltı gazetesi aracılığıyla “Kılıçdaroğlu gitmezse bütün belediyeleri kaybederiz” diyerek CHP’nin baraj altında kaldığı 1999 seçimlerini işaret ediyor. Kazanırsa “Kılıçdaroğlu’na rağmen kazandım,” kaybederse “Kılıçdaroğlu gitmediği için kaybettim” diyecek.
Yani CHP’deki bu kavga yerel seçimden sonra daha da şiddetlenecek devam edecek. Kılıçdaroğlu “CHP’yi yönetmek ülkeyi yönetmekten zor” derken galiba haklıydı!
İyi Parti’nin yolu
Her ne kadar inkâr etseler de…
İyi Parti’nin yerel seçim için çalıştığı senaryolar arasında bazı vekilleri büyükşehirlerden aday göstermek var. Bu mesele partinin yetkili kurullarında enine boyuna tartışıldı. Hatta bazı adaylar sahaya çıktı bile..
Eğer CHP ile anlaşma sağlanamazsa…
İstanbul’da Buğra Kavuncu...
Ankara’da Adnan Beker...
İzmir’de Ümit Özlale...
Konya’da Ünal Karaman...
Eskişehir’de Nebi Hatipoğlu belediye başkan adayı olabilir…
Efendim... Seçimi alamazlar!!… Bence de almaları zor.
Ama bazen kaybedeceğini bilerek de mücadele etmek gerekir...
Yoksa seçmen sizi ciddiye almaz.
Bir kez daha CHP’nin peşine takılmak mı?
Rüştünü ispat için kendi adaylarıyla sahaya çıkmak mı?
Bakalım hangi yolu tercih edecek İyi Parti…