FETÖ ve PKK… Küresel çetenin Türkiye’nin başına bela ettiği iki proje terör örgütü.. İkisinin de çıkış noktası CIA’nin 1960’ların başında hayata geçirdiği “Barış Gönüllüleri Projesi.”
Projenin amacı aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 139 ülkeyi Sovyetler Birliği’nin etkisinden uzak tutmaktı. Binlerce CIA ajanı “Barış Gönüllüsü” adıyla ve sözde insani yardım amaçlı bu ülkelere gönderildi. Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusunda 1972 yılına kadar faaliyet gösterdiler.
Giderken arkalarında bizzat kurdukları, devlete sızmasına zemin hazırladıkları iki proje örgüt bıraktılar. Bölgedeki ayrılıkçı hareketin ve FETÖ’nün 1970’li yıllarda taban tutması, lider kadrolarının o dönemde şekillenmesi tesadüf değil.
Hikayenin devamını biliyorsunuz… 1999’da PKK’nın başındakini Kenya’da bize verdiler. FETÖ’nün başındakini ise yanlarına aldılar.
Dönemin Başbakanı Ecevit’i bile şaşırtan bu teslimat aslında küresel çetenin yeni bir projeye başladığının işaretiydi. Öyle de oldu.
Çeyrek asır sonra ise çanlar bu kez FETÖ elebaşı için çalıyor. PKK’nın başındaki kendisini kabul edecek ülke bulmak umuduyla Avrupa’da aylarca oradan oraya sürüklendi. Raf ömrünün bittiğini, kullanılıp çöpe atıldığını anladığında artık her şey için çok geçti. Kenya’da paketlenip Türkiye’ye teslim edildi. Bugün de benzer bir kaderi FETÖ elebaşı yaşıyor. Eceliyle ölmesini bile beklemeden Pensilvanya’daki çiftlikten başka bir yere nakledildi. Nerede olduğu, yaşayıp yaşamadığı dahi muamma…
Örgüt içindekilerin derdi para. Küresel çete ise tıpkı 1999’da olduğu gibi yeni bir proje için kolları sıvamış görünüyor.
Ölüsünü ya da dirisini Kenya’da Türkiye’ye teslim ederlerse şaşırmayın. Zaten yaşayan bir ölüden farksızdı. Dünyanın 160 ülkesinde faaliyet gösteren 150 milyar dolarlık bir ekonomiye hükmeden bir örgütü yöneten elbette ki o değildi. Kuklacıyı hepiniz tahmin ederseniz.
Gelinen noktada bütün bu anlattıklarımız teferruattan ibaret. Artık ayrıntılara takılmadan yeni projeye odaklanmak lazım. PKK’nın adını YPG yapıp, dünyaya “İŞİD’e karşı savaşan kahramanlar” olarak tanıtan aklın FETÖ için de bir planı olmaması imkansız.
Şimdilik şunu bilmek ve hazırlıklı olmakta fayda var: Yeni FETÖ muhafazakar ve alnı secdeye değen insan profiline hitap eden bir proje olmayacak. Odak noktasında gençlerin olduğu başka bir sosyolojiyi kendilerine hedef kitle olarak belirlediler bile.
Türkiye’nin başına kimi, nasıl bela edeceklerini öğrenmemiz çok zaman almaz.
DEM’li Başkan alınmasaydı kaçacaktı
Mehmet Sıddık Akış.. Hakkari’nin DEM Partili belediye başkanı… Dün Van’da gözaltına alındı.
Üzerinde yüksek miktarda para bulundu. İstihbarat bilgisine göre Van’dan yurt dışına kaçmak üzereyken yakalandı. “Daha 2 ay önce belediye başkanı seçilen bir kişi neden yurt dışına kaçsın” diyorsunuz değil mi?
Bu sorunun makul ve mantıklı bir cevabı var elbette.
Akış, gözaltına alınmasaydı yarın Hakkari 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacaktı. Silahlı terör örgütünü yönetmek, örgüt propagandası yapmak suçlarından dosyası vardı ve yargılaması devam ediyordu. Mahkeme yarın kararını açıklayacaktı.
Bu davadan ve silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan hakkında Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan soruşturma kapsamında gözaltına alındı.
“Hakkari’ye kayyum atandı” diye yaygara koparan sözde Atatürkçü gazeteciler ve siyasiler için yukarıda anlattığımız detaylar bir şey ifade etmiyor olabilir.
Varsın etmesin. Devlet dimdik ayakta…
Terörün gölgesinin siyasete düşmesine izin vermiyor. Önemli olan da bu.