“Türkiye’de sol diye bilinenler sağdır, sağ bilinenler ise sol” diyen İdris Küçükömer’i haklı çıkaran bir süreçten geçiyoruz.
Sol-sosyal demokrat CHP ve büyük sermayenin çatı örgütü TÜSİAD el ele vermiş faizi düşüren sağ-muhafazakâr iktidarı devirmeye çalışıyor! Gerekçeleri en az bu birlikteliğin kendisi kadar tuhaf. Çünkü iktidar büyük sermayenin isteklerini yerine getirmiyor.
Normal şartlarda yatırımın, üretimin artmasını istemesi gereken büyük sermaye “Hayır, ben üretimden değil yüksek faizden yanayım. Riske gireceğime, eskiden olduğu gibi paradan para kazanmayı tercih ederim” diyor. Bu yaklaşıma en sert tepkiyi göstermesi gereken sosyal demokrat CHP ise heyecanla TÜSİAD’ın yanında saf tutuyor ve “Yes, we can” diye haykırıyor!
Tarihi bilmeyenler onu tekrar yaşamaya mahkûmdur. CHP’nin mevcut yönetimi partilerinin tek başına kurduğu son hükümetin TÜSİAD marifetiyle yıkıldığını ya bilmiyor ya da bilmezden geliyor. Bir ihtimal ise Küçükömer’in tezinin haklılığını ispatlamaya çalışıyorlar.
Yıl 1979... Soğuk savaşın en kasvetli günleri... Türkiye’de Ecevit’in CHP’si tek başına iktidarda. ABD o dönemde casus uçaklarını Türkiye’den havalandırmak ve SSCB’yi gözetlemek istiyor. Ecevit, Washington’un bu talebini kabul etmiyor. Devreye hemen TÜSİAD giriyor. Bir ay içinde yedi gazete ve bir dergide hükümeti hedef alan 24 ilan yayımlanıyor. Hükümet baskıya dayanamıyor ve düşüyor.
Ecevit yıllar sonra o günleri anlatırken hükümetin düşme sebebi olarak TÜSİAD ilanlarını gösterir. Ecevit’e göre dönemin güçlü adamı Brzezinski, Washington’da TÜSİAD’a hükümeti düşürme görevini vermiş, onlar da gereğini yapmıştır.
Nereden nereye... Amerika’ya kafa tuttuğu için iktidarı kaybeden Ecevit’ten, büyük sermayeye direnen Erdoğan’ı devirmek için TÜSİAD’la beraber hareket eden Kılıçdaroğlu’na.
Ecevit yaşasaydı ne derdi acaba bu derin çelişkiye?
İmamoğlu gemileri yaktı
CHP’deki tek gündemin TÜSİAD ve ekonomi olduğunu zannediyorsanız fena halde yanılıyorsunuz. CHP’de asıl gündem Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı sorusu.
Kılıçdaroğlu ne kadar bastırsa da Ekrem İmamoğlu’nu adaylıktan vazgeçiremiyor. Bırakın geri adım atmayı, İmamoğlu sürekli vites büyütüyor ve Kemal Bey’e şok üstüne şok yaşatıyor. Kulis bilgilerine geçmeden önce bir hatırlatma yapalım.
CHP, Kayseri’den önce Gaziantep’te belediye başkanlarını toplamıştı. Orada genel merkezin yönlendirmesiyle söz alan bir belediye başkanı “İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın isimlerinin sürekli Cumhurbaşkanı adayı olarak geçmesi partiye zarar veriyor” dedi. Bu CHP Genel Merkezi’nin iki belediye başkanına verdiği “Adaylık düşüncesini aklınızdan çıkarın” mesajıydı.
İntikam soğuk yenilen bir yemektir. İmamoğlu rövanşı almak için Kayseri’deki toplantıyı beklemiş. Kayseri’de 20’nin üzerinde belediye başkanı sırayla söz alıp Kılıçdaroğlu’na “Ekrem Başkan bize çok yardımcı oluyor. Bütün ihtiyaçlarımızı karşılıyor” diyor. Öncesinde İmamoğlu ile görüşmüş olma ihtimalleri sizce nedir? Havadaki organize işler kokusu ta Ankara’dan duyulmuyor mu?
İmamoğlu’nun gövde gösterisi bununla sınırlı kalmıyor. Kayseri’den sonra soluğu Kırıkkale’de alıyor. İmamoğlu’nun kente geleceğini CHP Milletvekili Ahmet Önal duyuruyor partililere! İmamoğlu ve Önal’ın resimlerinin yan yana olduğu “İmamoğlu Kırıkkale’mizi ziyaret edecek” afişi genel merkezi karıştırıyor.
Bir grup başkanvekili Ahmet Önal’ı arıyor. Bir genel başkan yardımcısı da Kırıkkale İl Başkanı’nı... İmamoğlu’nun karşılanmaması, ziyaretin gövde gösterisine dönüşmemesi gerektiği lisanımünasiple anlatılıyor. Ama kimse bu uyarıları takmıyor. İmamoğlu, Kırıkkale’de CHP Genel Başkanı gibi karşılanıyor. Ziyaret İBB’nin resmi sitesinden coşkulu kalabalığın görüntüleriyle “İmamoğlu Kırıkkale’de” diye duyuruluyor.
Bitmedi… İmamoğlu, kendisine karşı her yerde parti örgütlerini uyaran genel merkeze sitem telefonu açıyor. Telefonun öbür ucundaki bir genel başkan yardımcısına “Kemal Bey’e gaz verip durmayın. Seçilme şansı yok, Türkiye’ye kötülük yapıyorsunuz” diyor.
Bu işin gittiği yer çok açık. Kemal Bey muhalefeti dizayn edip, Cumhurbaşkanı adayı olacağım diye uğraşırken partiyi de adaylığı da İmamoğlu’na kaptırabilir.
Yazın bir köşeye... “Adayımız İmamoğlu olmalı” diyen belediye başkanı, il başkanı, hatta milletvekillerinin açıklamalarını okumamız yakındır.