CHP’den istifa eden Deniz Baykal’ın kızı Aslı Baykal’ın “Atatürkçüler bu dönem itibarıyla mücadele alanı olarak Millet İttifakı’nda hiçbir şekilde imkân bulamayacaklar” sözleri önemli.
Baykal çizgisinin biraz gecikmeli de olsa bu noktaya gelmesi seçim sonrasında CHP’de büyük bir hesaplaşmanın yaşanacağının ilk işareti. Mesele Aslı Baykal’ın istifasından çok daha derin bir anlam taşıyor. Neden mi? Anlatalım…
Tarih 4-5 Mayıs 2018. Cumhur İttifakı’nı oluşturan AK Parti ve MHP ile CHP ve İyi Parti’nin liderliğindeki SP-DP destekli Millet İttifakı kendi aralarında imzaladıkları protokolleri ardı ardına Yüksek Seçim Kurulu’na sundu.
Cumhur İttifakı protokolünün 4’üncü maddesinde yazanlar dikkat çekiciydi: “Cumhur İttifakı Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkma’ hedefini yakalama azmi ile milli ve üniter devlet olan Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve Türk Milletini ilelebet yaşama iradesidir.”
Bu metinden de anlaşılacağı üzere, Cumhur İttifakı, Atatürk’e sahip çıkıyor, üniter devlet yapısını kırmızı çizgisi ilan ediyor ve Türk Milleti kavramının altını kalın çizgilerle çiziyordu.
Millet İttifakı protokolünde ise Atatürk, Türk Milleti, üniter devlet yapısı, egemenlik, bağımsızlık gibi kavramlar yer almıyordu! Sabah-akşam herkesi Atatürk düşmanı ilan edenler imzaladıkları protokolde onun adını bile anmaktan çekiniyordu!
Yani Atatürkçülerin tarihin bu döneminde Millet İttifakı çatısı altında istenmedikleri 4,5 yıl önce YSK’ya sunulan protokolle ilan edilmişti.
Protokolü yazanlar geride kalan süreçte attıkları imzanın hakkını fazlasıyla verdiler.
Kendilerine yakın gazetecilere istedikleri kadar “Aslı Baykal milletvekili listesine alınmayacağını gördüğü için ayrıldı” diyerek meseleyi önemsizleştirmeye çalışsınlar.
Aslında ne olduğunu, olacağını en iyi onlar biliyor. CHP’de tarihin tekerrür ettiğinin farkındalar.
30 yıl önceki SHP-CHP kavgasından ayakta kalarak çıkan, Deniz Baykal’ın başını çektiği Ulusalcı-Atatürkçüler olmuştu.
Kılıçdaroğlu ile beraber dengeler SHP çizgisi lehine değişti.
2023 seçimleri sonrasında Atatürkçüler partiyi geri almak için bastıracak.
Başarılı olma şansları düşük ama mücadelenin çok sert olacağı bugünden belli.
İTO’daki 2023 provası
İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarihinin en geniş katılımlı seçiminde zafer Cumhur İttifakı’nı desteklediğini seçim öncesinde ilan eden Şekip Avdagiç ve ekibinin oldu.
İTO seçimi deyip geçmeyin. Muhalefetin 2023 yılına ilişkin stratejilerinde meslek odaları hele de İTO seçimleri çok önemliydi. Eğer seçimi “İstanbul’da iş dünyası olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhur İttifakı’nın yanındayız” diyen Avdagiç kaybetseydi muhalefet bunu “Erdoğan’ın yenilgisi” olarak anlatacak ve 2023 seçimlerine yönelik büyük bir işaret olarak gösterecekti.
Daha sonuçlar belli olmadan bir gazeteciye sosyal medyadan yazdırdıkları “İTO’da zafer Kılıçdaroğlu ve CHP’nin. CHP örgütü resmen sandıkları patlattı. AK Parti büyük bir hezimet yaşadı” mesajı meseleye nasıl baktıklarının bir özeti adeta.
Ama olmadı. Kılıçdaroğlu’nun Londra’dan verdiği “Parayı buldum” açıklamasına, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tüm imkânlarıyla topa girmesine, altılı masanın ve gayri resmi ortaklarının tüm çabalarına rağmen iş dünyasının tercihi değişmedi.
Peki, bu başarı nasıl geldi? AK Partili bir kaynağıma “İTO’da neler oldu?” diye sordum. İşte cevabı: Karşı taraf seçimi normal oda seçimi bağlamından çıkarıp siyasal bir zemine oturtunca biz de safları net bir şekilde çizdik. İTO üzerinden Cumhurbaşkanımızı hedefe koyacaklardı. Akıllarınca psikolojik üstünlüğü ellerine alacaklar ve bu seçimi yeni bir yerel seçim zaferi gibi göstereceklerdi. Onlar İTO seçimlerini 2023’ün provasına dönüştürünce iş dünyası da buna tepki gösterdi. Tarihin en geniş katılımlı İTO seçimi oldu. Prova denemeleri ellerinde patladı.
İTO seçimlerinden siyasetin çıkarması gereken çok dersler var. Sadece iş dünyası değil vatandaş da algılara değil gerçeklere bakıyor.
Muhalefet sosyal medyadaki havayı ve ruh halini gerçek zannetmeye devam ettiği sürece daha çok “Adam kazandı” mesajı okur.
AK Parti’nin yüzde 46 hedefi
Anadolu Yayıncılar Derneği’nin organizasyonunda bir grup gazeteci AK Parti’nin Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erkan Kandemir’i dinledik.
Kandemir, AK Parti’nin hedefini 2018’de aldığı yüzde 42’nin üzerine minumum 4 puan koymak olarak açıkladı. Yani iktidar partisi 46-47 gibi bir oy almayı planlıyor. Bu nasıl olacak diyorsunuz değil mi?
20 yıldır iktidarda olan AK Parti’nin nasıl çalıştığını Kandemir’den dinleseydiniz, bu soruyu sormazdınız.
Ben sadece bu kadarını yazayım, gerisini kendilerini rüya takımına benzeten altılı masanın sakinleri düşünsün.