Zafer Şahin

Zafer Şahin

zafer.sahin@kanald.com.tr

Tüm Yazıları

Artık alıştık. Daha doğrusu, alıştırdılar. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)  ne zaman tüm dünyaya parmak ısırtan bir operasyona imza atsa ya da savunma sanayiinde göğsümüzü kabartan bir gelişme yaşansa hemen çeşitli iftiralarla ordu ve Milli Savunma Bakanlığı (MSB) hedef tahtasına oturtuluyor.

Son bir haftadır gündem, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın 4 yardımcısı. Bir emekli albay ve bir gazetecinin ortaya attığı, bazı gazete ve iki muhalefet partisinin “Acaba doğru mu?” bile demeden sahiplendiği iddialarla MSB’nin 4 bakan yardımcısı FETÖ’cülükle, ajanlıkla suçlanıyor!

Haberin Devamı

Aslında yıpratmaya çalıştıkları bakan yardımcıları değil. Doğrudan MSB ve TSK’yı tartışılır hale getiriyorlar. Dünyanın en güçlü ordularından birine psikolojik harp teknikleriyle bildiğiniz operasyon çekiyorlar. Bunu da gazetecilik başarısı, FETÖ karşıtlığı gibi argümanlarla süsleyerek algıya oynuyorlar.

Malum, teknoloji ve sosyal medya çağındayız. Algıyı yöneten olguyu da belirliyor. Bu çağın en önemli özelliği doğru ayağa kalkana kadar yalanın dünyayı dolaşması. Atıyorlar ortaya bir iftira, sonra köşelerine çekilip keyifle izliyorlar olanı biteni. Yalan ve iftiralarının siyaset ve medya dünyası tarafından süratle sahiplenileceğini biliyorlar çünkü. Ama bu kez fena çuvalladılar. Attıkları iftiralar kısa sürede ayaklarına dolandı.

Ne dediler hatırlayalım.

Bakan Yardımcısı Muhsin Dere Bylock kullanıcısı! Kardeşleri, eniştesi FETÖ’cü!

Diğer Bakan Yardımcısı Yunus Emre Karaosmanoğlu ABD’ye bilgi vermiş!

Bakan Yardımcısı Şuay Alpay, bir FETÖ itirafçısının iddiasıyla 2009 yılında örgütün bir sohbet toplantısına katılmakla suçlanıyor.

Bir diğer Bakan Yardımcısı Alpaslan Kavaklıoğlu ise milletvekiliyken FETÖ’nün Türkçe Olimpiyatları’nda şiir okumuş…

Emekli de olsa bir Askeri Hâkim’in bakan yardımcılarını FETÖ’cü ilan ederken somut bilgi ve belgelerle konuşması beklenir değil mi? Ama Üçok’un böyle bir derdi yok.

Kendisine Emniyet’ten geldiğini söylediği bir bilgi notuna dayanarak bu iddiaları ortaya atıyor! Mülakat verdiği köşe yazarı kendisine “Bu Emniyet güçlerinin hazırladığı bir evrak mı?” diye soruyor. Üçok’un cevabına dikkat: Bende böyle bir kanaat uyandırdı. Fakat kesin bir şey diyemem!

Haberin Devamı

İşte insanlara, kurumlara iftira atmak, TSK’yı yıpratıcı ve yıkıcı bir dedikodu süreci ile meşgul etmek bu kadar basit. Bu çağda “Bende böyle bir kanaat uyandı” deyip insanların onuruna, şerefine saldırmak, kurumları hedef tahtasına oturtmak vaka-i adiyeden sayılıyor. Kimse de çıkıp “Madem kesin bir şey diyemezsin, neden konuşuyorsun?” demiyor!  Geçmişte bu yöntemi Üçok’u da mağdur eden FETÖ kullanıyordu. Geldikleri nokta hakikatten ibretlik.

Bütün bu iddiaları çeşitli gazete ve TV’lerden okudunuz, izlediniz. Peki, Bakan Yardımcısı Muhsin Dere’nin Bylock kullanıcısı olmadığını kanıtlayan Emniyet Genel Müdürlüğü’nün resmi evrakından haberdar oldunuz mu? İddia edilenin aksine Dere’nin kamudan KHK ile ihraç edilen kız kardeşleri ve eniştelerinin olmadığını biliyor musunuz? Tabii ki hayır. Çünkü bunlar gerçekler. Maalesef bunları yazmıyor, size göstermiyorlar.

Haberin Devamı

Göstermedikleri,  yazmadıkları bunlarla sınırlı değil. ABD’ye bilgi vermekle suçladıkları Yunus Emre Karaosmanoğlu, 2007 yılında Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğü’nde bürokrat olarak görev yapıyor. ABD Büyükelçiliği’nden gelen üç kişilik bir heyetle tercüman aracılığıyla kayıt altına alınan resmi bir görüşmeye katılıyor. Bu ayrıntıları değil Karaosmanoğlu’nun ABD’ye bilgi verdiği yalanını yazıp, çiziyorlar.

Bakan Yardımcısı Alpaslan Kavaklıoğlu, milletvekiliyken FETÖ’nün düzenlediği sözde Türkçe Olimpiyatları’na katılmış ve şiir okumuş mu? Evet, okumuş. Tıpkı bugün CHP’de siyaset yapan bir milletvekili ve genel başkan yardımcısı gibi o da protokol görevini yerine getirmiş. Kavaklıoğlu’nun o toplantıda kürsüye çıkmasını eleştirenler neden aynı hassasiyeti aynı organizasyonda konuşan CHP’li vekile göstermez? Bunu da tartışmak lazım değil mi?

Sözün özü... Kimse “Bende böyle bir kanaat uyandırdı” cümlesinin arkasına saklanıp TSK’nın moralini bozamaz. Bu karalama kampanyalarıyla varılmak istenen yer bellidir. O kampanyalara millet itibar etmez.