Yasemin Congar

Yasemin Congar

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yıldızlar, çizgiler ve ötesi Batılı gözlemcilerin AKP'ye olumlu bakmasını belirleyen öncelikli faktör, birinci Erdoğan hükümetinin icraatıydı. Sandığın sonucunu da benzer şekilde yorumlayabilir, seçmenin çok büyük bir kesiminin, AKP'nin beş yıla yaklaşan icraatını tasvip ettiğini söyleyebiliriz.ABD'nin ve Avrupa'nın ciddi gazete ve dergilerinde çıkan hemen bütün seçim öncesi yorumlarda, Türkiye'nin son beş yılda, Avrupa Birliği güzergahında ilerlemesi, demokratik reformlar, iktisadi istikrar ve dünyaya açılım övüldü; bunların aksamadan devamının, ikinci bir Erdoğan hükümetinde daha kolay olacağı ima edildi. Dün, Türkiye seçmeni de 'istikrarın, reformların ve AB çizgisinin devamından yana' konuştu.* * *ABD ve Avrupa'daki birçok siyasi yorumcu, 22 Temmuz seçimlerine, AKP'nin icraatına verdiği olumlu not ve aynı icraatı diğer siyasi partilerin devam ettirmeyeceği inancı ile baktı. AKP'nin kendisine en yakın parti ile arasındaki muazzam oy farkı, Türkiye seçmeninin de mevcut siyasi oluşumlar içinde, AKP'ye bir alternatif görmediğini yansıtıyor.Öte yandan, son haftalarda, Türkiye'de, AKP'nin bugüne kadarki uygulamalarının ötesine geçecek çok daha köklü bir demokratik dönüşümün yaşanmasına odaklanan Batılı gözlemciler de vardı.Wall Street Journal'ın Avrupa baskısının yorum sayfası editörü Matthew Kaminsky'nin 20 Temmuz'da yayımlanan İstanbul mahreçli makalesinin son bölümü, bu yaklaşımın iyi bir örneği:"Türkiye ... olgun bir demokratik ulus-devlet olma yolculuğunda. Son birkaç yıldır, Türkler kendilerine zor sorular sordular. Kürtler azınlık haklarına kavuşursa, Türkiye birlikteliğini koruyabilir mi? 1915 Ermeni katliamlarına ilişkin tartışma açılırsa ne olur? Ya kadınlar okula başörtüsüyle giderlerse? Ya ordu, siyasetin dışında kalırsa? ... Müslüman bir ülkede, inananların ve inanmayanların haklarını güvenceye alıp bunu yaparken demokrasiyi de güçlendirecek bir şekilde, İslam'a kamusal alan açılabilir mi? Bu soruların cevaplarını alamamak ve Türk tarihindeki bu olağanüstü dönemin, 1920'lerden kalma bir laiklik nosyonu adına, tamamına ermeden sonlandırılması ne büyük talihsizlik olur. Böyle bir durum, Müslüman ülkelerin illiberal kalmaya mahkum olduğu, gerçek demokrasiyi hazmedemeyeceği sonucunun çıkarılmasına neden olacaktır. Siyasetleri karışık olsa da, Türkler bize bunun böyle olmadığına inanmamız için iyi bir sebep veriyor."22 Temmuz seçiminin sonucu, işte tam da bu son cümlenin tescilidir. Türkiye'de seçmen dün, 1954'te DP'ye verdiği desteğe benzer bir destekle, birinci Erdoğan hükümetinin icraatını onayladı. Ama bununla kalmadı; cumhurbaşkanlığı krizi ve 27 Nisan ertesinde, adeta bir referanduma dönüşen seçim sandığını, Kaminsky'nin makalesinde yer alan türden soruları demokratça cevaplamak için de kullandı.* * *Geçen hafta, Dış İlişkiler Konseyi (CFR) adlı kuruluşun ABD ve Avrupa'nın yatırım-finans çevrelerini temsil eden üyelerine, Türkiye'deki seçimler ve sonrası konusunda konuşurken bana yöneltilen soruların çok büyük bölümü, 'AKP'yle devam, Türkiye'nin yararına olur' ön kabulünü içerirken, hemen aynı solukta, 'AKP'nin sandıkta büyük bir galibiyet kazanması, krize yol açar mı' diye merak ediyordu.En çok üstünde durulan, bugünden itibaren Türkiye'nin de odaklanacağı soru şuydu: AKP'nin seçim zaferi ardından cumhurbaşkanlığı seçim süreci krizsiz atlatılabilir mi; Erdoğan, bunu gözeten bir cumhurbaşkanı adayı gösterecek mi; TBMM'deki muhalefet ile Türk Silahlı Kuvvetleri, 'AKP ve Meclis dışı' bir aday ısrarıyla, demokrasi dışı bir baskıyla işi çıkmaza sokabilir mi? Başka deyişle, Kaminsky'nin değindiği türden bir açılım şansının daha baştan engellenip engellenmeyeceği merak ediliyordu. Sandık dün bu olasılığa karşı; krizden değil demokrasiden yana işaret verdi.Şimdi Türkiye'nin önünde, yine Kaminsky'nin tek tek sorduğu sorular üzerinden söylersek, Kürt meselesine, din meselesine, tarihimize, sivil-asker ilişkisine demokratça bakabilmek ve yeni bir anayasa ile demokrasiyi kurumsallaştırmak için muazzam bir fırsat var. Bu fırsatı heba edecek bir krizi önlemek, başta seçimin galibi olmak üzere demokrasiye inanan herkesin görevi. Dün demokrasi kazandı. Kıymetini bilelim. ycongar@erols.com Gözünü 22 Temmuz sandığına diken Batı basınında, son bir hafta içinde çıkan yorumların hemen tümü, AKP'nin yeniden tek başına iktidara gelmesinin Türkiye'nin yararına olacağı yönündeydi. Dünkü sonuçlar, Türkiye seçmeninin de aynı fikirde olduğunu göstermiştir.