Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bab-ı Âli toplantılarının 100.süne Yunanistan eski Dışişleri ve Kültür Bakanı, Atina eski Belediye Başkanı Theodora Bakoyannis katıldı. Daha birkaç hafta önce, Demokratik İttifak Hareketi’ni başlatan Bakoyannis’in, Yunanistan’ın yeni başbakanı olması olasılığı yüksek. Bakoyannis, Yunan eski Başbakanı Constantine Mitsotakis’in kızı. Mitsotakis de modern Yunanistan’ın mimarı olarak bilinen Eleftherios Venizelos’un yeğeni oluyor. Bilindiği gibi, Mitsotakis, 1967’de askeri cuntanın tutuklama emri çıkartması üzerine, Türkiye’ye kaçmıştı. Bakoyannis, parti genel başkanı olarak ilk yurtdışı gezisini
Türkiye’ye yaptı.

İlginç tespitler
Bakoyannis’in konuşmasından Yunanistan’ın hâlâ gerçekleri görmekte zorluk çektiğini hissettim. İlginç noktalar şöyleydi:
- Yunanistan’ın 1922’den beri Türkiye’den toprak isteği yok ama Türk ordusunun Kuzey Kıbrıs’tan çıkmamasını, Türkiye’nin toprak isteği olarak görüyoruz.
- Güney Kıbrıs, Yunanistan’dan bağımsız bir devlet iken, neden Kuzey Kıbrıs Türkiye’den bağımsız bir devlet değil? İki topluluk birlikte yaşayacaksa, geleceklerine kendileri karar verebilmeliler.
- Yunanistan topraklarının 1/3’ünü Ege’deki adalarımız oluşturuyor. Bu nedenle, Ege’deki haklarımızdan vazgeçemeyiz. Türkiye, topraklarının 1/3’ünde bazı haklar kaybetmek durumunda kalsa buna hoşgörüyle yaklaşabilir mi?
- Türkiye, ne kıta sahalığı, ne hava sahası ve ne de deniz sahası konularında uluslararası hukuka uymuyor.
- Türkiye, Kıbrıs’taki varlığını kaldırmadıkça ve azınlık haklarını ihlal ettikçe, Avrupa Birliği’ne giremez. Bu konular, üyelikle ilgili diğer reform bölümlerinin açılıp sonuçlandırılmasını da engelliyor. Dolayısıyla, Türkiye’nin AB üyeliği, bir kısır döngünün içine girmiş durumda.
- Yunanistan’da Türk azınlık olduğunu kabul etmiyoruz ama Müslüman azınlık olduğunu kabul ediyoruz. “Müslüman azınlık” söylemi, Lizbon anlaşmasıyla kabul edildi. Dolayısıyla, azınlık konularını Türk’lerle değil, tüm Müslüman göçmenlerle konuşuyoruz.
- Şimdiye kadar Atina’da cami yapılmasına izin verilmiyordu. Bu yıl yapılması kararı alındı.
- Savunma harcamaları, hem Yunan hem Türk halkının cebinden yapılıyor. İki ülke aralarındaki problemi çözerse, bu harcamaya da gerek kalmayacak.
- Yunanistan halkı, güçlü bir sosyal iletişim içindedir. Her büyük krizden sonra olduğu gibi bu krizden sonra da Yunanistan’da politik zemin değişecektir. Bu nedenle, yeni partimizin fırsat yakalayabileceğini düşünüyorum.
- Azınlıklar için pozitif ayrımcılık yapılmalıdır. Çünkü, artık onları da Yunanlı saymaya başladık. Şimdiye kadar, mülkiyet hakları yoktu. Ehliyet alamıyorlardı. Ancak, 1991 yılında “kanun önünde eşitlik” sağlandı. İktidara gelirsek, azınlıklar için pozitif ayrımcılık yapacağız ve onlara belli konularda kontenjanlar tanıyacağız.