Dış cari açığımızın kapanması için her ay 5 milyar dolara ihtiyacımız var. Şimdiye kadar ekonomimiz, her ay bu büyüklükteki bir açığı kapatacak döviz girişini sağladı. Ancak, artık dış açığın kolaya kolay kapatılamayacağı anlaşılıyor. Bu nedenle de, yabancılar ülkemize olan doğrudan yatırımlarını durdurdu; borsamıza ilgi göstermiyor ve özelleştirme ihalelerine girmek istemiyor.
Dış cari açığı düşürmek için Merkez Bankamızın aldığı tedbirler yeterli değil. Zaten, Merkez Bankası kanuni karşılıkları yükselterek piyasadan çektiği parayı, Açık Piyasa İşlemleri(APİ) ile tekrar piyasaya veriyor. Banka, kanuni karşılıkları yükseltmekle piyasadan yaklaşık 40 milyar TL çekmiş iken, aynı dönemde piyasaya 37.6 milyar TL vermiş. Neticede, bankalar faizsiz olarak Merkez Bankası’na verdikleri parayı, faizle Banka’dan geri almış oluyorlar ve piyasada çok limitli bir tutarda para daralması yaşanıyor.
Kafayı kumdan çıkarmak
Yabancı yatırımcılar, cari dış açığın önemli bir risk faktörü olduğunu düşünüyorlar. Cari açığın Merkez Bankası’nın aldığı tedbirlerle kapatılabileceği fikrinde değiller. Zaten, Merkez Bankası da ne yapmak istediğini ne yabancılara ne de bize anlatabildi.
Yabancılar, cari açığın kapatılamaması halinde, enflasyonun yükseleceğini ve faiz oranlarının kaçınılmaz olarak artacağını düşünüyorlar.
Ayrıca, TL’nin değer kaybetme riski de var. Yabancılar, Merkez Bankası’nın aldığı tedbirlerin kredilerde daralmaya yol açacağını ve bankalardan başlayarak tüm sektörlerin kârlılıklarının düşeceğini hesap ediyorlar.
Öte yandan, Merkez Bankası’nın hangi ilave kararları, ne zaman alacağı da bilinmiyor. Ekonomiye tam bir belirsizlik hakim. Bu riskler nedeni ile de, geçici olarak Türkiye’den çekilme kararındalar. Merkez Bankamızın vakit kaybetmeden yabancılara ne yapmak istediğini anlatması lazım. Artık, Banka’nın “kafasını kumdan çıkarma” zamanı geldi.
Belirsiz risk en kötüsü
Yabancılar, Borsa yatırımını durdursalar da, Hazine’ye ve bankalara borç vermeyi durdurmadılar. Ancak, ayağı yere basmayan ve uluslar arası pratiğe uygun düşmeyen tedbirler sürdürülürse, bir gün yabancı sermaye girişinin aniden kesilip, ‘sermaye kaçışı’na dönüşmesi riski var. İşte o zaman teğet geçtiğini söylediğimiz kriz, gecikmeli olarak kapımızı çalar.