Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

“Dünyayı Kırıp Geçiren Bankacılar-Finansın Lortları(The Bankers Who Broke The World-Lords of Finance)” adlı kitabın yazarı Liaquat Ahamed, Birinci Dünya Savaşı’ndan başlayarak, Merkez Bankası başkanlarının aldığı yanlış kararlar yüzünden ülkelerinin ne sıkıntılar çektiğini anlatıyor.
Özellikle Birinci ve İkinci Dünya Savaşları, 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve yaşadığımız Global Krizde merkez bankalarının yaptığı hataların nelere mal olduğunun hikâyeleri çok ilginç.
Merkez Bankalarının gittikçe artan rolünün anlaşılması ve birçoğunun bağımsızlığı, Birinci Dünya Savaşı sırasında ve savaş sonrasında gerçekleşti. Birinci Dünya savaşı sırasında ve/veya sonrasında, İngiliz Merkez Bankası Başkanı Sir Montagu Norman, ABD Merkez Bankası New York Başkanı Benjamin Strong, Alman Merkez Bankası Reichbank Başkanı Hjalmar Schacht ve Fransa Merkez Bankası Başkanı Emile Moreau idi.
Bu dörtlü “Finansın Lortları” olarak adlandırılıyordu. Savaş sonrası yıllarda, zaman zaman bir araya gelen bu dörtlü dünya ekonomisini yönlendiriyordu.
1920-30 arasında alınan yanlış kararlar 1929 Dünya Ekonomik Buhranı’na neden oldu. Sonunda, Strong, genç yaşta 1928 yılında öldü; 1930’da Schacht kovuldu ve Moreau emekli oldu. Norman ise, 1931’de emekli edildi.

29 buhranında ekonomiler
1929-33 yılları arasında büyük ekonomilerin hepsinde Milli Gelir % 25 oranında düştü; çalışabilecek durumda olanların 1/4’ü işini kaybetti, ücretler 1/3 oranında azaldı; ham madde fiyatları % 50 ve tüketici fiyatları % 30 oranında düştü. Almanya dahil Doğu Avrupa ülkeleri, borçlarını zamanında ödeyemedi.
Bankacılık sistemi ABD’de % 40 oranında küçülürken, diğer gelişmiş ülkelerde tamamen çöktü. Kriz dalgalar halinde geldi; tam geçiyor derken, diğer ülkelere sirayet etti. 1928 yılında krizin ilk dalgaları Almanya ve Meksika’yı vurdu.
Meksika, ABD’den 50 milyar dolar yardım alıp Peso’yu devalüe ederken, Almanya altın standartlarına bağlı kalmak ve Mark’ın değerini düşürmek istememek yüzünden büyük darbe yedi. 1930’da kriz ABD’ye geri geldiğinde ise, bu kez ABD Merkez Bankası(FED) umursamaz davranıp, piyasaya gerekli likiditeyi vermedi.
Zaten, Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki Paris Barış Konferansı’nda Avrupa ülkeleri büyük darbe yemişti. Bugünkü değerlerle Almanya’nın 2.4 trilyon, Fransa’nın 1.4 trilyon ve İngiltere’nin de 800 milyar dolar borcu vardı.
Savaş sonrasında, Sir Norman ve Schacht karşılıklı görüşmelerle, savaş sırasında çökmüş olan “altın standardı”nı yeniden diriltmekle ülkelerine ve dünya ekonomilerine bilmeden büyük kötülük yaptılar. “Altın standardı”na bağlılık, 1929 krizinin kolayca yayılmasını sağladı. Banknotlar sadece altın karşılığı basılabildiğinden, piyasaya gerekli likidite sağlanamadı.
Kriz sırasında, Sir Norman ve Schacht, zaten yeterli altın rezervine sahip değildi; ama onların baskısıyla ABD Merkez Bankası da piyasaya likidite sağlamadı. Moreau’nun yeterli altını vardı ama o sırada Fransa ekonomik değil, siyasi olarak güçlenmek peşindeydi ve dünya ekonomisinin lokomotifi olma fırsatını kaçırdı.

Kriz ve politikalar...
1929 krizinde paniğe kapılan ve bankalardan paralarını çekmek isteyen halktı; şimdiki krizde paniğe kapılanlar bankacılar ve yatırımcılar oldu. Yaşadığımız ekonomik krizde, ABD Merkez Bankası piyasaya likidite vermekten kaçınmadı. AB Merkez Bankası ise, 1929’da yaptığı hatanın aynısını yaparak, karşılıksız para basmak istemiyor. Bu tercih, krizin Avrupa’ya yayılmasını geciktirdi ise de, felaket çok daha büyük olacak. Bu yüzden, gerekirse para basarak Yunanistan’ın kurtarılması çok mühim.