Gelişmekte olan ülkeler sıcak para girişine karşı tedbir almaya başladı. Geçen hafta, Brezilya Merkez Bankası kanuni karşılıklarda artış yaptı. Merkez Bankamız da benzer bir tedbir almıştı. Merkez Bankamızın kriz öncesi seviyelere yükselttiği kanuni karşılıkların daha da yükseltileceği anlaşılıyor. Merkez Bankamız kanuni karşılıklara faiz ödemeyi de durdurdu. Bunlara ek olarak, Hükümet kriz sırasında düşürdüğü tüketici kredileri üzerindeki Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu kesintisini yeniden kriz öncesi seviyeye, % 15’e getirdi.
İsrail, Tayland, Çin, Macaristan ve Hindistan faiz artımına gittiler. Faiz artırımı, daha çok sıcak para girişini özendirme anlamına geliyor ve çoğu kez mali istikrarı bozuyor. Merkez Bankamız ise, faizleri artırmak yerine kanuni karşılıklarla oynayarak, sıcak parayı özendirmeyen ama ekonomideki büyümeyi azaltıcı, balon oluşturmayı önleyici bir politika sürdürüyor.
Merkez Bankası, Bloomberg ve Akbank kaynaklarından alınan aşağıdaki tablo, gelişmekte olan ülkelerdeki reel faizlerin durumunu gösteriyor:
Tablodan görüldüğü gibi, Türkiye enflasyon beklentisinin üzerinde bir faiz vermiyor ve böylece kendisini sıcak parayı özendirici bir konumda tutmuyor. Buna karşılık Türk Lirası, 2007 başının baz olarak alındığı gelişmekte olan ülkeler ortalaması ile karşılaştırmalı gerçek kur göstergelerinde, bu ülkelerin paraları karşısında % 16 oranında “değerli” bulunuyor. Yani, bizim paramız gelişmekte olan ülkeler paralarına göre daha değerli. Öte yandan, 2009 yıl başından beri TL, ABD doları karşısında % 6 oranında ek bir değer kazanmış bulunuyor.
Veriler, Hükümet’in sıcak para girişi için tedbir almaya çalıştığını; buna rağmen, sıcak para girişinin dengeli biçimde süreceğini gösteriyor.