Merkez Bankası aldığı bir kararla; n Döviz mevduatı zorunlu karşılık oranlarını, 1 puan arttırarak % 11’e,
- Türk Lirası mevduatı zorunlu karşılık oranlarını, 0.5 puan arttırarak % 5.5’e çıkarttı.
- Böylece, piyasadaki likidite yaklaşık 1.5 milyar ABD doları ve yaklaşık 2.1 milyar Türk Lirası azaltılmış olacak.
- Kredi miktarı da yaklaşık 12 milyar ABD doları ve yaklaşık 17 milyar Türk Lirası azaltılmış olacak.
Kanuni karşılıklara faiz ödenmiyor.
Merkez Bankası demek istiyor ki:
1- Önümüzdeki günlerde döviz alarak piyasaya süreceğim likiditenin bir bölümünü bankacılık sistemini kullanarak geri çekeceğim.
2- Vadeli-vadesiz mevduat ayrımı yapmadan bankaları aynı ölçüde cezalandırırım.
3- Döviz mevduatı toplayan bankaların cezası, yaklaşık 3 misli olur. Bankalar, döviz mevduatı için ödedikleri faiz oranlarını düşürsünler. Mevduat sahibini de, döviz tutmaktan caydırmak istiyorum.
4- Bundan sonra, bankalar daha az kâr edip, daha az vergi versinler.
5- Ekonomi olması gerekenden hızlı büyüyor. Bunu önlemek için, büyümenin acele durdurulması lazım. Bunun adı, “ekonominin soğutulması.”
6- “Büyümenin arttırılıp işsizliğin azaltılması” politikasını destekleyemiyorum. Seçim ekonomisi uygulanmasını da istemiyorum.
7- Kredi faizlerin yükselmesi lazım ki, şirketler ve tüketiciler kolay kredi alamasınlar. Böylece, ekonomi soğutulmuş olur.
8- Merkez Bankası ile yapılacak işlemlerin faizlerine dokunmuyorum. Bankalar, aynı faizle para toplayıp, daha pahalıya satacaklar. Böylece, faizler yükselecek ama ben faiz yükseltme kararı almamış olacağım.
9- Faizleri yüksek tutmak sayesinde, döviz rezervimi yükseltsem de, döviz kurunu düşük tutacağım. Böylece, ihracatçılara “elimden geleni yaptım ama olmadı” diyebileceğim.
10- Bundan sonra, “düşük kur-yüksek faiz” politikasına daha ciddi devam edeceğim. “Sıcak para” politikalarını destekleyeceğim.
11- Hem özel sektörün hem de Hazine’nin, içerden borçlanmak yerine dışarıdan borçlanmasını istiyorum. İçerden borçlanırlarsa, faizine katlanırlar.
12- Türk ekonomisinin, bankalarının ve şirketlerinin kredi maliyeti ile büyüme stratejileri bakımından henüz yabancı ekonomilerle rekabet etmeleri gerekmiyor.
İki hafta önce, Merkez Bankamızın “faizlerin yükseltilmesi baskısı”na dayanamayacağını söylemiştim. Galiba, haklı çıktım.