Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakanımız, bakanlarımız ve ekonomiden sorumlu bürokratlarımız, döviz kurunun geleceği konusunda demeçler verdiler ve uyarılarda bulundular. Demek ki, döviz kuru sorun olmaya devam ediyor. Öte yandan, IMF’den, Derecelendirme (Rating) Kuruluşları’na, bazı basın organlarına kadar bir yelpazeye yayılan uluslararası kurumlar da Türk ekonomisi hakkında olumsuz görüşler ortaya attılar. Yabancıların ortaya attıkları bu görüşlerin çoğu anlamsız ve abartılı görünse de ekonomimizde bir sorun olduğunu vurguluyor. Oysa, hepimiz biliyoruz ki, ekonomimizde şu an için dış cari açığın büyümesi ve önümüzdeki dönemde kolayca kapatılamama olasılığı dışında bir sorun yok; çünkü, yeterli döviz rezervimiz var.
Dış cari açık, artan ithalat nedeniyle yükseliyor. Artan ithalatı destekleyen en büyük olgu ise, döviz kurunun düşüklüğü. Doğal olarak, ülkemizin gittikçe artan maliyetle yapabildiği enerji ithalatı da var. Sonunda, ister enerji, ister tüketim malı, ister üretim malı, ister ara malı biçiminde olsun yapılan ithalat döviz ödenerek gerçekleşiyor ve ithalattaki artan ihtiyacı karşılayacak döviz girdimizin olmadığı anlaşılıyor. Bu durumda, tek olasılık olarak, döviz kurunun artması gerekiyordu ve artmaya başladı.

Artış nerede duracak?
Şimdi soru, döviz kurundaki artışın nerede duracağı? Döviz kurundaki artış, cari dış açıktaki büyümenin duracağı ve düşmeye başlayacağı noktada duracak. İşte bu noktada, yabancılar yeniden ülkemize gelmeye, özelleştirmeleri desteklemeye, borsaya para yatırmaya başlayacaklar. Yabancıların yeniden gelmeye başlamaları ile döviz kuru yeniden düşmeye başlayacak. Bunu bilen yabancılar kurun olması gerekenden fazla yükselmesini istiyorlar. Döviz kuru yeterince yükselip, Türk Lirası değer kaybedince yabancılar yeniden Türkiye sayfasını açacaklar.
Çünkü, ellerinde bulunan dolar ve euro ile daha çok miktarda mal, hisse, tahvil v.s. alabilecekler.

Yabancı faiz artışı istiyor
Doğal olarak, yabancıların gönlünde Türkiye’deki faizlerin yükseltilmesi de yatıyor. Kısacası, yeterli kur artışını sağladıktan sonra, yabancılar faiz artışı için bastıracaklar. Yabancıların bu stratejisi bir komplo veya kriz yaratma teşebbüsü olarak nitelenemez. Kapitalist sistemin içinde böyle strateji ve tavır alma durumu var. Türkiye dışındaki neredeyse tüm ülkelerde yatırım iklimi çok bozuk olduğundan, yabancılar Türkiye’de çıkarlarına uygun bir yatırım iklimi yaratmaya çalışıyorlar.
Yabancıların bu istekleri konusunda bilinçli olmak ve hoşgörü ile karşılamak gerekiyor. Ekonomiden sorumlu siyasetçilerimiz ve bürokratlarımızın da bu sorunu değerlendirdiği ve tedbir almaya çalıştığı anlaşılıyor.
Zaten olması gereken, ne olduğunu bilmek, gelişmeleri gerçeğe yakın biçimde tahmin etmek ve ülkeye zarar vermeden ekonomiyi büyütmek. Çözüm yolları farklı gibi görünse de, hedef aynı oldukça, sorun yok.