Bütün ülkeler kendilerine uygun bir krizden çıkış stratejisi uyguluyorlar: n ABD para basarak ve faizleri düşürerek krizden çıkmaya çalışıyor. ABD, dolar dünya parası olduğundan bol ithalat yapıp, bu ithalat karşılığında verdiği dolarların da yeniden kendisine yatırılmasını sağlayarak, krizden çıkışta başarılı oldu. Şimdi, ABD’deki en önemli sorun, piyasaya verilen likiditenin geri çekilmesi ve diğer ülkelerin paralarının değerli hale getirilmesi. Ancak, diğer ülkelerin paralarının değerli hale getirilmesi politikası, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde rahatlıkla uygulanıyor olsa da Euro bölgesi ülkeleri bu isteğe karşı çıkıyorlar.
- Avrupa Merkez Bankası (ECB), ABD’nin aksine para basmak yerine sıkı para politikaları ile krizden çıkmaya çalışıyor. Bu nedenle de, Euro’nun değeri Dolar karşısında yükseliyor. Ancak, ECB sınırlı da olsa para basmak zorunda kalacak.
- Türkiye, krizin etkilerini bankalar yerine özel sektöre yönlendirmekle, krizin zararlarını halka ve bir ölçüde de kamuya ödettirdi. Bankalarının güçlü olması sayesinde Türkiye, krizi ilk atlatan ülkelerden biri olacak. Merkez Bankamız, bu dönemde döviz fiyatına müdahale etmese bile, faizleri düşürerek kredilerin artması adına iyi bir iş yaptı. Ancak, munzam karşılıkların yükseltilmeye başlanması faizde artış baskısını yeniden gündeme getirecek.
- Uluslararası bankaların büyük çoğunluğunun “stres testi”nden başarı ile geçmiş olmasına rağmen, halâ sadece Euro bölgesinde 200 milyar dolar civarında karşılanması gereken risk var. Bu durum, Avrupa ülkelerinin bir gecikme ile krizden çıkması anlamına gelecek.
- Kriz sonrasında, sadece ABD’de 240’tan fazla yeni bankacılık düzenlemesi uygulamaya konuldu. Bu düzenlemelerin uygulanmasının, bankaların “oyun alanı”nı ciddi biçimde kısıtlayacağı anlaşılıyor. Ayrıca, ABD, Avrupa ve Asya’da bankacılık sektörüne getirilen yeni kuralların birbirine uymadığı ve bir çok çelişki içerdiği de anlaşılıyor. Önümüzdeki dönemde bu sorun gittikçe büyüyerek önümüze gelecek ve sermaye hareketleri de buna göre yönlenecek. BDDK’nın bu düzenlemeleri yakından takip etmesi gerekiyor.
- Krizden çıkış stratejilerinin en büyük problemi, vergilerin yükseltilmesi olacak. Gerek kamu tarafından karşılanan zararların azaltılması, gerekse hazine ve belediyelerce yapılan harcamaların düşürülmemesi nedeniyle, başta ABD ve Euro bölgesi ülkeleri olmak üzere neredeyse tüm ülkelerde vergi oranları yükseltiliyor veya yeni vergiler konuluyor. Bu durumda Türkiye, vergilerle oynamayı biraz erteleyebilirse, ihracatçılarımız için yeni bir oyun alanı da açılabilir.
n Basel III sermaye standartlarının uygulanması, ABD ekonomisinin % 1-2 ve Avrupa ülkeleri ekonomilerinin de % 4-6 oranında küçülmesi, sonucunu doğuracak. IIF (Institute for International Finance) ve EBF (European Banking Federation), bu uygulama sonucunda mali sektör karlarının da % 2-4 oranında düşeceğini açıkladı.
Bu konuların, karar vericiler tarafından çok yakından takibi gerekiyor.