Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yazının başlığındaki bu kural, ekonomik dalgalanmalarda olduğu kadar, siyaset hayatımızda da geçerli. Bu kuralın önemini kavrayabilmek için “serbest piyasa dünya görüşü”nü iyi kavramış olmak gerekiyor. Günümüzde yapılan ekonomik veya siyasi olsun derinlikli tahminlerin hemen hepsinde bu prensibin uygulamaları var. Bu nedenle, son tahlilde iyi olmadığını zannettiğimiz birçok gelişme iyi sonuçlar verebiliyor. Her aydınlık bir karanlığın habercisi olduğu kadar, her karanlık da bir aydınlığın habercisi.
Dalgalanma kaçınılmaz; önemli olan sadece iniş ve çıkışların süresi. Aslında, ekonomi bilimi de, siyaset bilimi de sadece iyi veya aydınlık bölümü daha uzun tutmak için uğraşıyor. İşte bu dünya görüşü bize, hem umutsuzluğa kapılmamayı, hem de başarı ve kazanç döneminin süresinin ne denli önemli olduğunu gösteriyor.

Hesap uzmanları kurulu kapatıldı
1945 yılında kurulan Hesap Uzmanları Kurulu bu ayın başında kapatıldı. Yeni denetim prensibi, birbirinden ayrı ve birbiriyle rekabet eden kurullar yerine denetim tek elden yönetilmesi prensibine dayanıyor. Böylece, denetimin daha çok ve bilimsel kurallara bağlanabilmesi sağlanırken, kurullar içindeki hayat boyu birbirini destekleme klikleri de yok ediliyor. Ancak, denetim elemanlarının gittikçe daha çok siyasetçilerin emrine girmesi de kaçınılmaz hale geliyor.
Siyasetçiler, Özal döneminden beri Maliye Müfettişleri ve Hesap Uzmanları gibi güçlü kurullardan şikayet ede geldiler.
Diğer bütün kurulların kapatılmasından sonra sıra zaten Hesap Uzmanlarına gelmişti. Üniversitelerin sosyal ilimler, hukuk ve ekonomi bölümlerinden mezun olan öğrencilerin birçoğunun hayalinde Maliye Müfettişi veya Hesap Uzmanı olma hayali yatardı. Bu kurullara ancak, en yetenekli, bilgili ve aile yapısı güçlü mezunlar girebilirlerdi.
Bu özellikleri taşımadığı sonradan anlaşılanlar, 3 yıl sonra yapılan yeterlilik sınavında elenirlerdi. Bu kurullardan, devletin ve özel sektörün en üst kademelerine geçiş yapılırdı. Bu kurulların mensuplarının hepsi ülke sevgisi ve özveriyle çalışmanın temsilcisi olmuşlardır. Ülkemize uzun yıllar hizmet etmiş olan bu kurullarda çalışanların hiçbiri yolsuzluğa bulaşmadı.
Getirilen yeni sistemin vergi denetiminde etkinlik, verimlilik ve tarafsızlık sağlayacağına inanıyorum. Ancak, devletimiz çok nitelikli eleman yetiştirme olasılığını da gittikçe kaybediyor.
Vergi toplamanın neresindeyiz?
Bu konuda 2010 yılı sonu rakamları elimizde:
* Ülkemizde 46.383.977 vergi mükellefi varken, bunlardan sadece 4.248.942 adedinden vergi toplanabiliyor.
* 2006 yılında toplam vergilendirilebilen mükellef sayısı 3.937.878 iken, 2010 yılı sonunda ancak 4.248.942’ye çıkmış.
* Mükellef sayısındaki 5 yıllık artış hızı, nüfusumuzdaki artış hızına ulaşamıyor.
* Buna rağmen, vergi gelirleri artıyor ve işsizlik oranları düşüyor.
Hiçbir şey çıkmadan düşmeyeceğine göre acaba düşme sürecine yaklaşıyor muyuz dersiniz?