Ülkelerin eğitime ve askeri harcamalara hangi oranda para ayırdıkları ile, ülkelerin gelir dağılım durumları ve nüfus artış hızları arasında bir korelasyon bulmak üzere, CIA-The World Factbook bilgilerini kullanarak bir araştırma yaptım.
Aşağıdaki tabloda, ülkelerin askeri harcamaları ve eğitim harcamalarının, o ülkenin Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH)’sına oranı yer alıyor. Oranlar hesaplanırken bazı ülkeler için 2009, bazıları için ise 2008 veya mümkün olan en yakın tarih esas alınmış. GSMH rakamları ABD doları bazında ve “satın alma gücü paritesi” göz önüne alınmaksızın hesaplanmış.
İlk iki sütuna bakıldığında, gelişmiş ülkelerin eğitim için harcadıkları paranın, askeri harcamalar için harcadıklarından oransal olarak çok yüksek olduğunu görüyoruz. Gelişmekte olan ülkelerin askeri harcamaları ise, neredeyse eğitim için ayırdıkları paranın iki katı. Zaten, bu yüzden de geri kalıyorlar ve ülkelerinde gerçek anlamda demokrasiyi yerleştiremiyorlar. Dikkat edilirse, dünyadaki en yüksek askeri harcamayı yapan ABD’de bile, eğitim harcamaları askeri harcamaların üzerinde. Almanya ve Brezilya gibi ülkeler, askeri harcamalarının 3 katı eğitime para ayırıyorlar. Sürekli savaş halinde olan İsrail’de bile eğitim harcamaları askeri harcamalara yakın. Bizim ise, eğitime harcadığımız para, askeri harcamalarımızın neredeyse yarısı kadar.
Üçüncü sütundaki “ailelerin gelir dağılımındaki yeri” tablosu hazırlanırken, Lorenz eğrisi esas alınmış. Bu sütundaki rakam (Gini Endeks) küçüldükçe, gelir dağılımı iyileşiyor. “45”in üzerindeki bir gelir dağılımı rakamının, dünya ortalamasından iyi olduğunu söyleyebiliriz. “41” rakamına ulaşan Türkiye’de gelir dağılımının, dünya ortalamasından biraz kötü olduğu anlaşılıyor. Askeri harcamaların yüksek olduğu ülkelerde, genellikle gelir dağılımı da bozuk. Yöneticilerimiz maalesef yıllardır görmek istedikleri rakamlardan bahsederek, bizi yönlendiriyorlar. Gelir dağılımı ve askeri harcamalar onları pek ilgilendirmiyor.
Dördüncü sütundaki ülkelerin nüfus artış hızı, doğum-ölüm farkı alınıp bu rakama ülkeye giren göçmenler eklenerek hesaplanmış. Yani, asgari 3 çocuk yapmakla iş bitmiyor; nüfus göçünü de kontrol altında tutmak gerek. Gelişmiş ülkelerde “Göçmen Bakanlığı” bu yüzden oluşturulmuş. Bu sütundaki “gerçek nüfus artış hızı”, ülkelerin büyüme rakamını doğrudan etkiliyor; nüfus artış hızı kadar yıllık büyüme rakamı düşüyor. Yine görülüyor ki, genellikle nüfusu hızlı artan ülkelerde, eğitim harcamalarının askeri harcamalara oranı düşüyor. Geri kalmışlık kısır döngüsü bu yüzden kırılamıyor.