Kızımın okulunda bir klasik müzik konseri vardı. Konserin amacı, çocuklara ve velilere bir dinleti sunmak değil, çok sesli müziğin nasıl yapıldığını anlatmaktı. Çocuklar, orkestranın etrafını saracak biçimde yerleştirildi. Önce, Mozart’ın aşina olduğumuz 40. senfonisinin başlangıcı çalındı. Anlaşılan Mozart, 40’tan fazla senfoni yazmıştı. Sonra, aynı müziği orkestranın tümü değil, önce birinci kemanlar, sonra ikinci kemanlar, obualar vs. ayrı ayrı çaldılar. Aynı müziği çaldıkları halde, her enstrümandan birbiriyle ilgili olmayan nağmeler çıkıyordu. Ancak, hepsi bir arada çalındığında bir müzik ortaya çıkabiliyordu. İşte, “çok seslilik”in anlamı buydu.
Vücudumuzda da bütün organlar kendi kendilerine değişik işlevler görürler. Ancak, hepsi birden çalıştığında organların işlevleri bir mana ifade eder. “Çok seslilik” bir anlamda “cumhuriyet rejimi”nin de bir tanımıdır. Yok etmeye çalıştığımız “kuvvetler ayrılığı” aslında çok sesliliğin bir gereğidir. Rahmetli Muhan Hoca, yılın ilk iş yönetimi dersinde tango dansının nasıl yapılacağını anlattı ve bu konuda sözlü yapacağını söyledi. Hoca, gelecek derse elinde bir gramofonla girdi. Bir tango plağı çalmaya başladı. Sonra, sırayla bütün çocuklardan tango yapmalarını istedi. Çocuklar, tangonun bütün kurallarını öğrenmişlerdi ama dans etmeyi bilmiyorlardı.
Muhan Hoca; işte arkadaşlar teori ile pratik arasındaki fark budur dedi.
Başarı sözleşmesi
Kızımın okulunda bir gelişim programı ve bu programa katılan öğrenciler için “başarı sözleşmesi” düzenlendi. Sözleşmeyi, öğrenci, öğrencinin velisi ve öğretmen ayrı ayrı imzaladılar. Öğrenci, derslere zamanında ve hazırlıklı olarak geleceğini, düzenli bir dosya tutacağını, sınıf çalışmalarına aktif biçimde katılacağını ve ev ödevlerini zamanında teslim edeceğini kabul etti.
Öğrencinin velisi, öğrencinin her gün okula devam etmesini, öğrenciye ait ve sessiz bir çalışma yeri belirlemeyi, günün belirli bir zamanını ders çalışmaya ayırmasını sağlayacağını “başarı sözleşmesi”ni imzaladı. Veli, öğretmen ve okul ile sürekli irtibatta olacağı, soru ve sorunlarını paylaşmak için öğretmene ileti göndermesi, telefon etmesi ya da öğretmeni ziyaret etmesi, öğrencinin dosyasını sürekli güncel tuttuğunu ve bütün malzemelerinin derste yanında bulundurduğunu kontrol etmesi ve her gün öğrenciye, “Bugün ne öğrendiniz?” diye sorması gerektiği konularında da imza verdi.
Öğretmenin “başarı sözleşmesi”nde imzaladığı bölüm ise şöyle idi:
1- Yıl boyunca en iyi biçimde öğretmenlik yapacağım, öğretim becerilerimi geliştirmeye çalışacağım.
2- Derslerimi, basit ve dikkat çekici olacak biçimde hazırlayacağım.
3- Size, sınıfınıza ve okulumuza dair olumlu bir tutum benimseyeceğim.
4- Size saygı duyacağım.
5- Akademik başarınız ve davranışınız konusunda yüksek beklentilerim olacak.
Size ve eğitiminize değer verdiğim için size ve velinize bu sözü veriyorum.