PKK bağlantılı YPG’nin Esad’la anlaşıp Afrin’den çekileceği, onun yerine Esad güçlerinin buraya yerleşeceği haberi gündeme bomba gibi düştü. Hem de Afrin’de Zeytin Dalı harekâtı devam ederken...
20 Aralık’ta bu köşede, “Moskova, yakında Afrin’den YPG’nin çekilip Şam rejimine teslim edildiğini duyurursa şaşırmayın” diye bu ihtimalden bahsetmiştim. Peki şimdilerde gerçekleşen bu gelişme ne anlama geliyor?
Anlaşmanın anlamı
1.si; Esad’ın ve arkasındaki Rusya’nın YPG üzerindeki etkisini, istediklerinde örgütü harekete geçirebildiklerini gösteriyor. 2.si; Rusya ile diyalog kurmamızın ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor. Zira arkasında Moskova olmasa Esad böyle bir adımı atamazdı. Kaldı ki Afrin’de hakim olan YPG’ye asıl desteği yıllardır Rusya veriyor.
3.sü; hakikaten Esad’ın askerleri Afrin’e yerleşip Türkiye-Suriye sınırında konuşlanırsa... Rejimle koordinasyon kurmanın önemi daha da artacak. Dahası, bu gerçekleşirse, Esad’la YPG’ye karşı iş birliği yapılabileceği de ortaya çıkmış olacak. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, “Rejim buraya YPG’yi temizlemek için girerse problem yok” sözleri de zaten buna işaret ediyor.
Ve son olarak: YPG Afrin’den çıkarsa, kuvvetle muhtemelen Fırat’ın doğusuna geçecektir. Yani, ABD’nin YPG’yi desteklediği bölgeye. Bu da ABD ile Rusya arasında fiili bir anlaşmanın olduğuna delalet. Yani öngörülebilir gelecekte Fırat’ın batısının YPG’den temizleneceğini, doğusundaki YPG varlığına ise ABD’nin sahip çıkmaya devam edeceğini varsayabiliriz.
Üç kilit strateji
Peki, karşı karşıya kaldığımız bu YPG sıkışıklığını aşmak için ne yapabiliriz? Ankara’nın izleyebileceği 3 strateji var. Bunlardan biri uluslararası, diğeri bölgesel, 3.sü ise yerel düzeyde.
Uluslararası denklemde ABD ile Rusya arasında denge politikası gütmenin önemi gitgide daha çok ortaya çıkıyor. İki büyük güce de bel bağlamadan, ancak ikisiyle de iş birliğini sürdürmemiz, bize bu meseleyle baş edebilmek için ciddi manevra alanı sağlar.
2.si; bölge ülkeleriyle iş birliğinin önemi gitgide daha çok öne çıkıyor. Tahran’la ve Bağdat’la yakaladığımız diyalog, elimizi çok rahatlattı. Şam’la kuracağımız koordinasyonun sahada ne kadar fark yaratabileceği de ortada.
Zaten eğer ki bundan sonra rejim YPG konusunda somut iş birliği gösterirse, Ankara’da Şam’a karşı ılımlı bir hava oluşabilir.
***
3.sü, kuzey Suriye’de PKK/YPG bağlantısı olmayan Kürt gruplar hiç de azımsanacak ölçüde değil. “Kürt Ulusal Konseyi” adlı çatı örgütü altında 8 Kürt partisi var. Bunların hepsi Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin eski lideri Barzani’ye yakın. Bu gruplar uzun süredir YPG ile de rakip. Hatta YPG’nin kuzey Suriye’de ilan ettiği özerkliği tanımadıkları için, ofisleri geçtiğimiz mart ayında kapatılmıştı.
İşte Ankara, PKK kontrolü altında olmayan bu gruplarla Barzani ile olduğu gibi bir diyalog kurabilir. Dahası, Barzani’nin de desteğini alarak kuzey Suriye’de YPG dışı Kürt grupların güçlenmesinin yolunu açabilir. Bu strateji aynı zamanda -Afrin operasyonunda vurgulandığı gibi- Ankara’nın Kürtleri değil, PKK’yı hedef aldığını da kendiliğinden ortaya koyacaktır.